ten

509 47 29
                                    

Telefonumu masamın üzerine bıraktım ve kendimi yatağa attım.
Kafamı da yastığıma koydum.

*multi*
Tanrım, bu çocuk çok fazla kırılgandı.Telefonumdan gelen
Pudi Pudi şarkısıyla sevindim.
*Multi Blake'nin telefon zil sesi* ve yatağımdan çıkarak, telefonumu elime aldım.

Arıyordu. Beni arıyordu. Beş dakika önce yüzüme kapatan Dean beni görüntülü arıyordu.

Telefonumu elime aldım.Tekrar eski yerime geçtim. Telefonumu yatak başlığımın üstüne yasladım ve aramayı cevaplandırdım.

Bundan hemen sonra yatağımın en ucuna kaymayı ihmal etmedim.

Hey, gööğüslerime konuşmasını istemezdik değil mi?

Yada istermiydik?

Görüntü yüklendiğinde yutkundum. Gözleri kızarmış ve saçları dağılmıştı.

"Üzerine ne oldu,tanrı aşkına?"
ekledim,

"Daha doğrusu gözlerine?"
Bakışlarını kameradan kaçırdı.

"Ağladın mı?" dediğimde omuz silkti.

"Blake. Ben yani üzgünüm yüzüne kapamamalıydım,"

"Önemli değil,"

Önemliydi.

"Herneyse sana sormam gereken çok şey var,"

"Cevaplarım. Dinliyorum" dedi gözlerini gözlerimden ayırmazken.

Artık mantıklı sorular sorma vaktim gelmişti ama karşımda bir çift buz mavisi göz varken bu olmuyordu.

Daha doğrusu bir çift kızarmış buz mavisi göz varken.

Kıkırdadı.

"Gözlerimi beğendin, huh?"
Çok fazla oyalanmıştım.

Yalan niye söyleyeyim?

"Tabii, mavi gözleri severim,"
Gözlerini şaşkınlıkla açtığında,
devam ettim.

"Ama buz mavisi gözlere taparım”

Şaşırmıştı. Belli ki dalga felan geçeceğim sanmıştı.
Hayır ben öyle biri değilim.

Güzel olan şeyleri inkar etmezdim. Şimdi de olduğu gibi.

"Sorularıma geçiyorum," dedim onaylamasını beklerken.

Bakışlarım beyaz tişortünün altından hafifçe  belli olan six packlerine kaymıştı.

Hey, onda olan bende de var. Tamam mı?

Onaylayan bir ses çıkardığında bakışlarımı tekrardan tam gözlerine sabitledim.

Gözler asla yalan söylemezdi.
Tabii, doğru bakıyorsanız.

"İlk sorum,"

"Dinliyorum," derken, parmaklarıyla oynuyordu.

"N'haber?"

Bir gülümseme geçti, dudaklarından.

"İyiyim,sen?"

"Şsh soruları sadece ben sorucağım," dedim, fısıldayarak.

Gözlerini kırpıştırarak onayladı.

"Aynı okuldamıyız?"

"Evet,"

"Seni neden daha önce görmedim?"

Daha çok kendime sormuştum, sanırım. Bu soruyu.

"Okula çok sık gelmem, sınavlar harici,"

'Oh? Sebep?' diye sormak istesemde, sormadım.

Burdan bakınca nemli gözüken saçlarını inceledim ve diğer soruya geçtim.

"Beş dakika içerisinde duş mu aldın?"

"Evet,uh kendime gelmek için genelde duş alırım,"

"Nerden bildin?" dedikten hemen sonra eliyle ağzını kapadı.

"Pardon. Sen soruyordun,"

"Ben bilirim" dedim cevap niteliğinde.

"Bende tek soru sorabilir miyim soracağın sorudan sonra?"

"Aslında buda bir soruydu,"

Bana bir soru sormuş olmuştu.

"Uh?" dedi anlamazca.

Ellerimi 'boşver' anlamında havada salladım.

Bir yandan soracağı soruyu merak ederken sorumu sordum.

"Evlerimizin yerini biliyorsan. Şu anda aramaızda kaç kilometre var?"

"Uh, onu bilmiyorum ama aramızda iki veya üç cadde olduğunu biliyorum,Blake"

~

Kavrayamayanlar olduysa sarışın çocuk Dean.

Multideki yafrumuz Blake.

CARE BOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin