Büyük gri renkli kapıya ilerlerken, bir anda durdum."Bunu yapacağımıza emin misin? Büyük ihtimalle acıyacak," diye sordum.
Çünkü ben korkuyordum. Tanrım ölene kadar vücudumda kalacak bir şey yaptıracaktım. Nasıl korkmam? Doğrusu sadece ben değil ikimizde yaptıracaktık.
Ama yinede bir haksızlık vardı! Bu onun ilk dövmesi değildi. Benim aksime. Onun ikinci dövmesi olacaktı.
Köprücük kemiğinin üstünde yarım ay dövmesi var. İtiraf etmeliyim ki nefes kesici. Çok çok hoş duruyor.
Ellerini göğsünde birleştirdi ve
"O dövme yaptırılacak," diye mırıldandı."Neden?" derken, tek kaşımı kaldırmaya çalışıyordum.
"İkimizin vücudunda birbirimize ait izler olması hoş olur,"
Aslına bakarsan... Bunu başka yollarla da yapabiliriz. Ama renk seçeneğimiz sadece mor olurdu değil mi?
Bunu tabiki de içimden geçirmiştim.
"Pekala ama bu benim ilk ve son dövmem olacak," diye mırıldanıp, gri kapıyı çaldım.
Kapı büyük bir gürültüyle açıldı.
Her iki koluda bütünüyle dövmeyle kaplanmış, tıpkı kapının rengi gibi gri saçları olan, tahminen kırklı yaşlarda bir adam karşıladı ikimizi. Ah tabii, kaşındaki piercingi unutmamak lazım.Ben dövme yaptırmaya korkarken adamın kolları dövmeyle kaplıydı. Bu bir yandanda bana motive oluyordu. Onda yüzlerce olduğu halde ölmüyorsa, bir tane beni hiç öldürmezdi.
Blake ona sarılırken,
"Merhaba Peter Dayı," demişti.Uh, bu adam onun dayısıydı yani. Dayısının bir dövme dükkanı vardı. Bu... çok hoş. Derimin kazınmasından hala korksamda hoştu.
Blake bana dönerek,
"Dean. Bu dayım Peter," diye bizleri tanıştırdı. Dayısını başımla selamladım.
"Nasıl bir dövme yaptıralım?" diye sorusunu yöneltti bana, Blake.
Düşünmeye başladım. Düşündüm... Aklıma onun dövmesi geldiğinde kuruyan dudaklarımı ıslattım ve gülümsedim.
"Senin dövmenin diğer yarısı gibi bir dövme istiyorum," dedim.
Çok güzel olurdu.
Dayısı ortalıklarda görünmüyordu. Büyük ihtimalle dövme aletlerinin olduğu odadaydı. Beni korkutan oda.
Aklımdaki fikirleri Blake'ye anlattım. Kararımızı vermiştik. O bir tane daha dövme yaptırmayacaktı. Ben ise yarım ay dövmesi yaptıracaktım.
İkimizinde aynı ve tek dövmemiz olmuş olacaktı.
"Bu senin ilk ilk dövmen değil mi?" Kafamı salladım.
Ben odaya girmeden hemen önce, "Fark ettin mi? Herşeyde ilkin benim," diye mırıldandığını duymuştum.
Yeşil koltuğa oturdum. Ayaklarımı heyecandan olsa gerek hafif sallandırıyordum. Aletlere bakmak yerine ayakkabılarıma bakmak daha mantıklıydı.
"Nasıl bir dövme istiyorsun, genç adam?"
Saçlarımı elimle kırıştırdım. Bakışlarımı yanımdaki Blakeye çektikten sonra,
elimle Blake'nin yana kıvrılmış tişörtünu gösterdim. Dövmesi belli oluyordu." Onun aynısının diğer yarısını köprücük kemiğimin tam üstüne istiyorum" dedim.
Peter beni onayladıktan sonra tişörtmü çıkarmamı istedi. Dediğini yaparken, Blake ise hala tam yanımda duruyordu. Ayrılmamıştı yanımdan.
Peter köprücüğüme soğuk birşeyler sıkarken gözlerimi kapatmıştım.
"Hazır mısın?" diye sorduğunda
"Evet" diye mırıldandım.
Motive olmam için Blake elimi tuttu. İşlem boyuncada bırakmadı.***
"Dean gözlerini açabilirsin bitti," kulağıma fısıldarken, gözlerimi açtım.
Artık sonsuza dek bir dövmem vardı!
"Ayna yok mu? Nasıl oldu çok merak ediyorum" diye mırıldandım.
"Emin ol çok guzel oldu,"
Peter dayı eliyle çaprazımızdaki boy aynasını gösterdiğinde gülümseyerek aynanın karşısına geçtim. Blake yanımdaki yerini alırken, oda gülümsüyordu. Dövmem Blake'nin dediği gibi çok güzel olmuştu.
Blake tişörtünü çıkardığında ona döndüm. Tamam six packlerine bakmayı elbette her zaman istiyordum ama burası uygun bir yer değildi. "Bak" dediğinde zaten six packlerine bakıyordum."Bakıyorum zaten,"
Gülümsedi ve kafasını iki yana salladı."Hayır six packlerime değil. Köprücük kemiklerimizin uyumuna bak,"
Rezillik! Baştan aşağı rezillik kaynağıyım.
"Uh, yanlış anlamışım," dediğimde hala gülümsüyordu. Bakışlarını six packlerinden aynadaki yansımamıza çevirdim. İki yarım ay yan yana cok güzel duruyordu. İkisi bir bütün olmuştu yan yanayken. Tanrım, bu... Bu çok güzeldi.
Hala yansımamıza bakarken, Blake elimi tuttu.
"Yarım kalmamak için hep yanımda ol. Benimle olur musun?"
Bu çıkma teklifi oluyordu. Öyle değil mi? Rüya felan da değildi bu. Blake bana çıkma teklifi etmişti az önce.
Gülümsemem büyüyecekmiş gibi dahada büyürken çok şapşal göründüğümün farkındaydım. Ama kendime engel olamıyordum ki."Tabiki! E-evet" dedim. Kekelemiştim ama hala şapsal şapsal gülmeye devam ediyordum. Ben gülümseyince oda gülümsedi. Önce köprücük kemiğinden tam dövmesinin üstünden öptüm onu. Bakışlarımı gülümsemesine çıkardım.
Odaya göz attığımda Peter Dayı odada görünmüyordu. Hiçbirşey onu öpmeme engel değildi. Sonra da gülüşünden öptüm uzun süre. Nefessiz kalınca ondan ayrıldım.
Sesimi bulduğumda konuştum.
"Her ilkim senle. Haklısın. İlk ve son sevgilimsin. İlk ve son dövmem de seninle,"
elimi dudaklarına koydum göstermek istercesine ve devam ettim,"İlk öpücüğüm de seninle" Sonra yine gülümsedim.
"Aslında kim bilir belki ilk ve son evliliğinde benle olur," diye fısıldadıktan sonra bu sefer o beni gülüşümden öptü.
~
Yeyöö. Geç yazdığım için çok özür dilerim. Diğer bölümlerdeki yazım yanlışlarını da düzenleyeceğim. Bölüm Dean'ın bakış açısındandı.
Herneyse, bu başlıktanda anlışılacağı üzere finaldi yavrumlar.Başka hikayemi okumak istiyorsanız Muz Çocuk' u okuyabilirsiniiz.
Bu bölüme kadar hepsini okuduysanız ve yanımda olduysanız çok teşekkürler. İyiki varsınız. Multi burası içindi. Hoşçakalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CARE BOY
Short Story"Adın cidden Abuzuttin mi?" Sadece başları text. Boy×Boy ama smut yok.