Kuleden hızla aşağı inerken gözüm çok kısa bir anlığına Dean'a kaymıştı ve fazla mutlu gözüktüğünü fark etmiştim.Fazlaca.
Kulede son kez yukarı çıkıp,indikten sonra Dean sesini duyurmaya çalışarak,
"Burdan indiğimizde yeri öpeceğim!"
Memnuniyetle sırıttım ve kuleden inmemiz için saniyeleri saymaya başladım.
Yere indiğimizde Dean'ın kulağına "Yeri öp" diye fısıldadım.
Şaşkınlıkla gözlerini açarken,
"Burada mı?" diye eliyle karşıdaki kalabalığı kastediyordu.Çocuk,kız ve erkek karışık kalabalıktan.
"Evet.Tamda burda."
Aslında bir amacım yoktu.Sadece istiyordum.
Ondan bir iki adım kenera çekilerek onu izlemeyd başladım.
Tedirgince yere eğildi ve beklemediğim bir şey yaparak,tişörtünü çıkardı.
Tişörtünü çıkardı!
Six packlerini kalabalığın karşısında açmıştı.
Bu sefer şaşkınlıkla gözleri açılan bendim.Bana döndü ve sırıttı.
Göz ucuyla kalabalığa baktığımda çoğu kızın -tamam neredeyse hepsinin- ağızından suları akıyordu.
Erkekler ise biraz sinirli gibiydi.
Yani yanında sevgilileri olarak tahmin ettiğim kaltaklara bozulmuşlardı.Dean'ın önüne geçip,
"Bakamayın ona! Sadece benim.Sadece benim sapığım o olabilir. O benim!" diye bağırmak istesemde yapmadım.
Dişlerimi kırarcasına sıkarken onu izlemeye devam ediyordum.
Yere eğildi ve şınav çekmeye başladı.
Bir.
İki.
Üç.Üçte yeri tutkuluca öptüğünde gözlerim neredeyse yuvasından çıkacaktı.
Tamam.Yeter bu kadar!
Hızla Dean'ın önüne geçip,
"Ne seyrediyordunuz? Binsenize siktiğimin kulesine!" diye bağırdım.
Kızlardan bir tanesi,
"Oww.Ona göre sen daha iyisin ama çekilir misin şurdan?" dediğinde yanındaki sevgilisine bile aldırmıyordu.
"Kaltak olmasan senle konuşabilirdim.Üzgünüm" dediğimde,
yanındaki sevgilisi sandığım çocuk gitmişti bile.Çocuğu parmağında oynatıyordu işte.
Ellerimi iki yana açtım ve Dean'ı görmelerini engelledim.
Dean ise hala yerdeydi.Derdi neydi bu çocuğun!
Kız ısrarla "çekil şurdan" diye bağırırken onu takmıyordum.
Sonunda "Beni tak!" diye bağırdı.
Omuz silktim ve sordum.
"Neden sen prezarvatif misin?" dediğimde sustu ve dahada
konuşmadı.Kalabalıl ona gülerken "Ne gülüyorsunuz" diye bağırmak yerine uzaklaşıp gitmişti.
İnsanlara haddinden fazla değer vermeyin.
Dean'a döndüm.Bana şaşkınlıkla bakıyordu.
Yere savurduğu tişörtü elime alıp,
"Giy şunu" diye yüzüne fırlattım ama yüzüne çarpmadan tutmuştu.
Kabin gibi yerde olan Dean'ın çantasınıda omzuma attım ve
"Gidiyoruz." diye fısıldadım.
Tower Park'tan çıktığımızda,
"Neden böyle davranıyorsun,Blake?"
"Çünkü sadece sana yeri öpmeni söylemiştim ama sen yerin ırzına geçtin.Ayrıca birçok kaltağın önünde,"
"İyide ben onlardan hoşlanmıyorum.Bilmiyor mudun?"
"Biliyorum ama uhm istemiyorum işte" fısıldadım.
Yolda biraz sessizce yürüdükten sonra evlerimizin ayrıldığı caddeye gelmiştik.
Bir anda durdu.O durunca bende durdum.
Bana bir adım yaklaştı.
Şekerleme yediğimizden olsa gerek şekerleme kokan nefesini yüzüme değru üfledi.Ve dudaklarını dudaklarıma kapatıp anında çekti.
Hızlıca yürümeye başlarken ben öylece kala kalmıştım.
Bir anda arkasını döndüğünde yemediğimiz şekerlemelerle dolu çantasını almaya gelecek sandım.
*multi şekerlemeler*Öyle olmadı.
"Yarın görüşürüz,Blake" dedi ve tekrar arkasına döndü.
Arkasına tekrar dönmeden önce sokak lamabasının altında bile belli olan pembe yanaklarını çoktan fark etmiştim.
~
Heyöö.Uhm,utangaç bir Dean.
Bence çok hoş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CARE BOY
Short Story"Adın cidden Abuzuttin mi?" Sadece başları text. Boy×Boy ama smut yok.