Uyandığımda nefes alamıyordum.Biri beni öldürmeye mi çalışıyordu yani?Siktir,bu belime dolanan şeyde ne?
Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?
Biraz kıpırdanmaya çalıştığımda yere düştüm.Tabii, o da üstüme.
Hem beni öldürmeye çalışıyor hem benim yere düşmemem sebep oluyor.
Birde utanmayarak üstüme düşüyor.Tacizci sapık!
Ah,Dean'dan bahsetmiyorum tabiiki.
Bunlara sebep olan tek şey benim yorganım.Evet yanlış okumadınız yorganım.
Yorganımı üstümden hızla attım.
Onun işini sonrada halledebilirim.Mavi pijamalarımı üstümden çıkarıp beyaz bir tişört ve koyu mavi bir pantolon giydim.
Tişörtün üstüne "You are my" ile başlayan cümleler ve sonunda minik figürler bulunuyordu.*multi*
Odamdaki küçük banyoya girip saçımı elimle düzelttim.Tarak kullanınca kabarıyorlar çünkü.
Kahvaltı için odamdan çıkacakken yerde dağınık bir şekilde duran yorganımla göz göze geldim.
Çalışma masamdan makasımı alıp,yorganın yanına ilerledim.
Makasla bir kaç kesim işleminden sonra yorgan kullanılmaz bir haldeydi.
Sonuçta beni öldürmeye kalkmıştı!
Yorganı bulduğum gibi bıraktım.
Kapının yanındaki koyu ve açık mavi karışımlı olan Dean'ın çantasını omzuma taktım ve odadan çıktım.Merdivenlerden hızlıca inip,yemek odasına geçtim.
Anneme başımla selam verip,annemin karşısındaki sandalyeye oturdum.
Ağzıma annemin yaptığı patatesler tıkıştırarak konuştum.
"Günaydın,anne"
"Ağzınızda yemek varken konuşmayın,genç adam.Ayrıca sanada günaydın" diye karşılık verirken tabağındaki salamları bıçakla kesiyordu.
Tanrım,bu kadın fazla kibardı.
Salamı bile keserek yiyordu.
Ağzımdaki patatesleri yutup,yenilerini ağzıma attım.
Daha fazla yemek isterdim ama Dean'la da kahvaltı yapabilme ihtimalim var gibiydi.
Ayağa kalktım ve gülümsedim.
"Patatesler harika olmuş"
derken,sandalyemi bulduğum gibi yerine koymuştum."O zaman yiyebilirsin?" hala salamları kesiyordu.
"Uhm.Arkadaşımlada biraz yemek istiyorum ve tekrar teşekkürler"
Başını sallayarak onayladı.
Kapıdan çıkarken göz ucuyla anneme baktım.Sonunda bir dilimlenmiş salamı ağzına atabilmişti.
Holdayken telefonumun mesaj sesiyle merdivenlere oturdum.
Mesaj kutusuna tıkladım.
Dean: Kahvaltıyı bizde yapabiliriz.Uhm tabii daha yapmadıysan.
Sırıttım ve cevapımı yazdım.
Ben: Hayır yapmadım.
Dean: Harika o zamaan bizdeyiz.
Konumunu sorduktan sonra telefonu kapattım.
Oturduğum merdivenden kalkarak yemek salonuna yöneldim.
Sandalyemdeki Dean'ın çantasını omzuma taktım.
"Anne ben kahvaltıya gidiyorum."
dedim ve sustum.Devam etmem için ellerini salladı.
"Anne ben yorganımı kestim,"
Gözleri şaşkınlıkla açıldı.
"Onlar annemin sana hediyesiydi"
"Ama beni öldürmeye çalıştı"
dedikten hemen sonra annemin yanağına bir öpücük kondurdum ve hızla odadan ayrıldım.
Dış kapıyı açtım ve beyaz bağcıklı ayakkabılarımı giydikten sonra ses çıkarmamaya çalışarak kapıyı kapattım.
Caddeye çıktıktan sonra telefonumu cebimden çıkararak Dean'ın attığı konuma baktım.
Çokta uzak değildi.
***
Süt beyazı renkteki evin önüne geldiğimde üç mermerin üzerinde ilerledim ve kapıya ulaştım.
Zili çaldım ve beklemeye başladım.
Kapı gürültüyle açıldığında karşımda giyinik normal bir Dean'ı bekliyordum.
Yarıçıplak olanını kesinlikle değil.
~
Y\N; Heyööö.Sadece yazar notu yazmak için yazdım.Gidiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CARE BOY
Short Story"Adın cidden Abuzuttin mi?" Sadece başları text. Boy×Boy ama smut yok.