"İçeri gelsene" diye fısıldadı.Ben hala yüzüne bön bön bakmaya devam ederken,
"Uh.Kusura bakma.Uyuya kalmışım,"
"Anladım,"
Bakışlarımı çıplak üstünden uzaklaştırmayı başarabilmiştim,
nihayet."Ayakkabıları çıkarıyor muyuz?"
diye bir soru yönelttim."Ben çıkarıyorum ama sen çıkarmayabilirsin"
"Bizim evde de çıkarıyoruz.Yani saçma değil mi? Tüm gün dışarda ayakkabıyla dolaşıyoruz zaten," diye cevapladım.
Gözlerimin içine bakarak,
"İnanmıyorum.Fazlasıyla kafa dengisin!" dediğinde ayakkabılarımı çıkarmıştım.
Tebessüm ettikten sonra içeriye geçtim.Arkamdan kapıyı kapattı.
Çıplak üstünü göstererek,
"Uhm.Uyurken üstüm çıplak yatıyorum.Sıcak oluyor.O yüzden"
"Anladım,"
"Ben üstümü giyinip geleceğim.Sende kahvaltı masasına geçebilirsin istersen,"
"Sen gelene kadar burda beklemek tercihim" dedim ve beyaz dikdörtgen halıda bağdaş kurup oturdum.
"Pekala.Ben geliyorum" dedikten sonra holda ilerledi ve gözden kayboldu.
Bende etrafı inceleme fırsatı buldum.
Evin kapısından içeri girdiğinizde fazla geniş olmayan fakat uzun bir hol sizi karşılıyordu.
Duvarlar açık mavi bir renkteydi ve üzerlerinde deniz simidi çerçevesinin içinde fotoğraflar ve birkaç tablo vardı.
Ailesi bir denizci olabilir miydi? Olabilirdi,bence.Sormamaştım.
Beyaz halıdan kalkıp, duvara yaklaştım.Resimleri incelemek istiyordum.
Çoğu aile fotoğrafıydı,sanırsam.
Klisede olanlar çoğunluktaydı.Son fotoğraf çerçevesinde elinde mavi bir ayıcık tutan sarışın küçük bir çocuk vardı.Bu Dean olmalıydı.
Tanrım,çok fazla masum.
Gözleri burda da masmaviydi.Fazla etkileyici.Elinde tuttuğu mavi ayıcığın karnında bir kalp vardı.Üstünde birşeyler yazıyordu ama okuyamamıştım.
Ben fotoğrafı incelemeye devam ederken holün sonunda duvara yaslanmış ve beni izleyen Dean'ı ancak konuşmasıyla fark edebilmiştim.
"Uhm.Fazla sıkıcı fotoğraflar var.Çoğuda klisede.Hangisi dikkatini çekti? Çünkü ona on beş dakikadır bakıyorsun,"
O kadar olmuşmuydu? Fark etmemiştim.
Asıl soru şuydu,
"Dean,on beş dakikadır beni mi izliyordu?"
Dağınık saçlarımı karıştırdım.
*multi dağınık saçlı bir fotoğrafı*Sorumu sormak için dudaklarımı araladım ama Dean benden daha hızlı davrandı.
"Hayır seni izlemiyordum.Yeni geldim.Dora'ya yemek verdim.Bu yüzden geciktim."
Dora mı? Bana kardeşi olduğunu söylememişti.İyi de kardeşi varsa neden bizle kahvaltı yapmıyordu?
"Kardeşin mi var?" diye sordum.
"Hayır.O benim kedim,"
Holün sonuna doğru duvar kenarına adımladım.Yan yana konuşmak varken neden on metre mesafeyle konuşalım?
"Kedileri fazla severim.Neden o da bizle durmuyor?"
Ensesini kaşıyarak cevapladı,
"Yeni gördüğü kişileri pek sevmiyor.Barınaktan onu ilk aldığımda bileğimi küçükte olsa çizmişti.Şu an aramız iyi ama seninde bileğini çizip kanatmasını istemem,"
"Uhm.Anlaşacağımıza eminim,"
"O zaman getireyim," dedikten çok geçmeden hemen sonra elinde sarı tüyleri yumuşak görünen bir kediyle yanıma geldi.
Yavaşça yere bıraktığında,kedi hızla gözden kaybolmuştu.
"Oyun oynamak istiyor"
"Anladım,"
Tablodakinin kim olduğunu soracakken,
"Artık kahvaltı yapalım mı? Çünkü ben fazlasıyla açım,"
diyen Dean'ı kafamla onayladım.
Ve önümde yürürken onu takip etmeye başladım.Holden sağa dönüp,açık mavi kapılı bir odaya girdik.Kapısı zaten aralıktı.
Dora koltuğun üstüne çıkmış yatıyordu.
Bu odanın duvarları ise koyu mavi renkteydi.Geniş ve ferah bir odaydı.
Kendimi tutamayarak sordum,
"Maviyi seviyorsunuz sanırım?"
"Uh,evet.Babam bir kaptan zaten.Bende maviyi çok severim"
Annesinden bahsetmemişti.Bir şey olduğunu düşünerek annesini soramadım.
Meşeden yapılmış sandalyeyi çekerek hoş görünen masaya oturdum.Masa tahta gibi duruyordu ve örtüsüde koyu maviydi.Odayla uyumluydu.
İki kişi olacağımızı sanıyordum çünkü sadece iki tabak vardı.
"Ben yemekleri alıp geliyorum.
Soğumasınlar diye getirmemiştim""Pekala"
Yemekten sonra konuşulacak çok şey vardı.Beni kız sanmasından başlıyabilirdim mesela.
Bakışlarımı odada gezdirirken,Dora'yla göz göze geldim.Ne zaman uyanmıştı ki?
Ani bir hareket yapıp,yanıma geldi.
Dean'ın dediği gibi bir taraflarımı çizicek sansamda öyle yapmadı.Kucağıma oturup,mırlamaya ve kuyruğunu sallamaya başladı.
Bende şaşkınlığımı üzerimden atıp,sarı tüylerini okşamaya başladım.
Kapı açıldı ve elindeki tepsiyle masaya yaklaşan bir Dean karşımdaydı.
Tabakları masaya bıraktığını çıkan sesten anladım.
Masaya bakmak yerine,Dora'nın tahmin ettiğim gibi yumuşacık olan sarı tüylerine bakıyordum çünkü.
"Seni sevdi," dediğinde kafamı Dean'a çevirdim.
Sanırım sevmişti.Masaya göz attığımda bende birşeyi sevmiştim.
"Ben de bir şeyi sevdim" dedim hala masaya bakarken.
"Neyi?"
"Pizzaları.Dean pizzaları sevdi." diye cevapladım.
~
Yeyöö,yafrumlar.
Sanırım tüm sorularımız bir bölüm sonra cevaplanıcak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CARE BOY
Historia Corta"Adın cidden Abuzuttin mi?" Sadece başları text. Boy×Boy ama smut yok.