twelve

426 48 17
                                    


Arkamı döndüğümde bir çift mavi gözle karşılaşmayı bekliyordum.

Öyle de oldu.

Dean gülümseyerek yanıma geldi.Bende çoktan ayaklanmıştım zaten.

İlk önce aramızda iki metreye yaklaşık bir mesafe bıraktı.

Tepeden tırnağa benu inceledi.Saçlarım dağınıktı zaten,fazlasıya.Eksi puan.

Beklemediğim bir hareket yaparak iki büyük adımla yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı.

Bir anda şaşırsamda bende karşılık verdim.Kafasını boyun girintimin içine yerleştirdiğinde,

"Ne yapıyorsun?" derken mırıltılı bir ses çıkarmama engel olamadım.

"Tanrım,çok çok güzel kokuyorsun ve ben,uh seni kokluyorum,"

Utangaçca gülümsedi ve kafasını kaldırdı.

Bu hareketine karşılık kahakaha attım.Uysal bir kedi gibi davranıyordu.

"Hey,komik olan ne?"

Kafamı yere eğdim ve siyah spor ayakkabılarıma bakarak konuştum.

"Hiç"

Kafamı kaldırdığımda beni inceliyordu.Evet,hala.

"Uhm, sorularımıza devam mı edelim? Yoksa burda mı duralım?"

"Aslına bakarsan daha iyi bir fikrim var,Dean"

"Ama" dedim ve sustum.Devam etmem için kafasını salladı.

"Burayı daha önceden biliyormusun?"

"Aslına bakarsan navigasyonla buldum ve uhm şey daha önce demiştim.Evden pek çıkmam"

Anlayışla başımı salladım.

A-sosyal ama yakışıklı bir çocuk.
Hiç bir ego kırıntısı olmayan masum çocuk.Böyle biri var mıydı? Yanımda olmasa asla bilemezdim.

"Pekii,yükseklik fobun var mı?"

"Hayır"

"O halde gidiyoruz" derken 'u' ları uzatmıştım.

Afalladı.Eee haklı tabi çocuk.Daha yeni geldik.

"Sadece beni takip et"

Dean arkamdan gelirken kulenin önüme çoktan gelmiştim bile.

"Blake?"

"Huh?"

"Ben şekerleme alıp geleceğim.Burda harika şekerlemeler var" demişti kuleden dükkanlara bakaken.

Başımla onayladım.

Dean'ı beklerken biletleri almak için sıraya girdim.
Parkın aksine burası fazlasıyla kalabalıktı ve saat on buçuktu.

Aslında karanlıkta kuleye binmemiz saçma diye düşünebilirsiniz ama panayır gibi burası.Her yer ışıklandırmayla dolu.Ve şekerci dükkanları rengarenk kuleler şeklindeler.
*multi dükkanların gündüz gözüyle görünümü*

Buraya daha önce geldiğimden biliyorum ki kulenin en tepesine çıktığımızda rengarenk ışıklar yanıyor amo kulenin tepesine çıkarken tek ışık bile yanmıyor buda demek oluyor ki karanlıktan aydınlağa geçiş yapıyorsunuz.

Kesinlikle muhteşem!

Bilet alma sırası bana geldiğinde,yaka kartında 'Cansu' yazan siyah kıvırcık saçlı kıza baktım.

Bu ismi daha önce hiç duymadığıma yemin edebilirim.

Ah, ne kadarda şanslıydı!

Burada çalışanlara özel şekerlemelerin su gibi fiyata satıldığını duymuştum ama zayıflığına bakarsak hiçte şekerleme yiyormuş gibi gözükmüyordu.

Acaba rus muydu? Sanmam onlar sarışın olmuyor muydu ki?

Kızlar konusuna çok cahildim.

Biletleri aldıktan sonra kulenin etrafındaki bekleme yerine geçtim.

Dean 'da zaten elinde oreo ve donutla giriş kapısından geçiyordu ama Cansu onu durdurdu.Burdan duyabildiğim kadarıyla biletleri sorarken,oraya yaklaştım.

"Bileti ben az önce aldım." dediğimde Cansu başıyla onayladı.

Dean,

"Teşekkürler Can." dediğinde ona anlamayarak baktım.

Ellerini 'ben masumum' der gibi kaldırarak,

"Yaka kartında öyle yazıyordu"
dediğinde emin olmak istercesine yaka kartına baktım.

Siyah kıvırcık buklesi 'Su' kısmını kapamıştı ve Can diye okunuyordu.

"Ama o Can-" derken lafım anons sesiyle bölündü.

"Kule birazdan kalkacaktır."

Daha sonrada anlatabilirdim.

Dean koyu yeşil bir çantayla gelmişti.
Şekerlemeleri içine tıkıştırdı ve köşedeki çantalar için olan kapalı yere koydu.

Kuledeki ikili kısma geçip kemerlerimizi bağladık.

Başka bir görevli kemerleri kontrol ettikten sona kule kalkmaya başladı.

"Blake?"

"Efendim?"

"Sana karanlıkta yalnız durma gibi fobim olduğunu söylemiş miydim?"

Kafamı sağımdaki Deana'a çevirdim.

Saçları hızdan dolayı uçuşuyordu.

"Yalnız değilsin ben varım,Dean" derken yavaş yavaş tepeye ulaşıyorduk.

"Sorumu şimdi sormak istiyorum"

"Sor,Dean" dediğimde en tepedeydik ve ışıklar yanmaya başlamıştı.

"Ağladığım gün kamerayı kapamadan önce birşeyler diyordun.Ne demiştin?"

Derin bir nefes alarak cevap verdim.

"Tam olarak.'Hayır sen çok güzel ve seksisin,Dean' demiştim"

Dean kafasını bana çevirerek hayranca bakarken,kule hızla aşağıya inmeye başlamıştı.

Y\N; 541 kelimeyle wöah :*:
Bugünkü ikinci bölüm.

Sadece iki kişi istemiş olsada bu bölümü yazdım,yafrumlar.

Aklınızdaki soru işaretlerini biraz giderebildiysem ne mutlu bana.

Uhm.Bu bölüm gizliden okuduğu halde kendini belli etmeyen mütüşük okuyucularıma ve yorumlarıyla bildirimleri coşturan mütüşük insanlara ithafen olsun.Hepiniz üzerinize alının :*:

CARE BOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin