seventeen

345 35 32
                                    


Ben hala mavi gözlerine şaşkınlıkla bakarken, dikkatle beni izliyordu.

Tanrım, ben daha önce hiçbir erkekle öpüşmemiştim ki.

Yani sayılır.

Dün Dean'ın beni öptüğünü düşünürsek öpüşmüştüm.

Ama onu şimdi öpersem işin sonu iyi olmayabilirdi.
Sadece ikimizin olduğu bir evde yalnız olduğumuzu içine katarsak ve benim onu öpmemi dile getirdiğini de eklersek, işin sonu hiçte iyi olmayabilirdi.

Sol bileğime bakarak konuştum,

"Aa. Saat çok geç olmuş baksana,saat iki olmuş ve benim işlerim var, "

"İyi de kolunda saat yok. Ayrıca saat en son on ikiydi.Ne ara iki oldu?"

Tanrım,  kolumda saat bile yoktu!

"Hım.Öyle mi? Fark etmemişim ama iki olmuştur bence ," diye mırıldanarak, hızla parkeden kalktım.

Bana anlamsız bakışlar atarken ne kadar saçmaladığımın farkındaydım.

"Daha şekerleme yiyecektik?"

"Ben yeterince doydum,"

Odanın kapısını açıp, holde ilerlerken arkamda Dean'ın olduğunu biliyordum.

Dış kapıya ulaştığımda,kapının kulpunu yavaşça çekerek açtım.

Yere eğilip, beyaz bağcıklı ayakkabılarımı hızlıca giydim.

Bağcıklarımı da  bağladıktan sonra, ellerimi toprakla uğraşmış gibi birkaç kez çırptım ve yerden kalktım.

Dean hayal kırıklığıyla beni izliyordu.

"Görüşürüz, Dean" dedikten sonra arkamı döndüm ve bir adım attım.

Tişörtümden tutup,kendine çekiştiren Dean'a refleks olarak döndüm.

"Hey,seni bir daha ne zaman görebilirim?" dudaklarıma bakıyordu.

"Bugün pazar.Bilirsin yarın pazartesi. Okul var. Okula gelirsen görebilirsin,"

"Peki,oyunu cevaplamadın?"
Bakışları hala dudaklarımdaydı.

Cevap vermeden sadece onun yüzünü inceliyordum.

Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum.

Onu öpmeyeceğimi anladığında,
"Korkak" diye mırıldandı.

Duyamayacağımı zanneden bir ses tonuyla.

Duymuştum.

Dean'a doğru bir adım attım ve vücutlarımızın arasında mesafeyi kapattım.

Benden bir iki santim uzundu.

Sanırım bu onu öpmeme engel değildi.

Dudaklarına yaklaştım ve dudaklarımı dudaklarının üstüne kapattım.

Şaşkınlığından olsa gerek,  ilk başta karşılık vermedi.

Bir süre sonra öpüşüme karşılık verdiğinde dolgun alt dudağını dişlerimin arasına alarak ısırdım.

Acıyla boğukça inledi.
Sıratarak geri çekildiğimde nefes nefeseydi.

"Yarın görüşürüz, Dean." diye fısıldadım.

Kapıların önünden çıktıktan sonra üç basamakta ilerledim.Arkamdan seslendi,

"G-görüşürüz." kekelemişti ve nefes alıp verişi hala düzensizdi.

Otuz saniyelik bir öpüşmede üzerinde bu kadar büyük bir etkiyi ben mi bırakmıştım yani?

***

Okulun kapısını ileriye doğru itip, içeriye girdim.

Direk edebiyat sınıfına ilerledim.

Dersin başlamasına yaklaşık beş dakika  vardı.

Siyah çantamı en arkanın bir önündeki sıraya gelişi güzel fırlattıktan sonra sıraya kafamı koyup, uyumaya çalıştım.

Bir dakika geçmeden birinin kolumu dürtmesiyle kafamı kaldırmak zorunda kaldım.

Siyah, düz saçlı bir kızdı.

"Huh?" diye sordum.

"Yanına oturabilir miyim?"

Başımı  onaylamadığımı belirtircesine iki yana salladım.

"Sen beni mi reddettin?"
Kızgınlık ve şaşkınlık karışımıyla sormuştu.

"Evet?"

"Beni beni.Kate Earl'ı? Yoksa beni tanımıyor musun?"

Onu tanımıyordum.

Kısa bir kırmızı şort.
Siyah göğüs dekolteli bir tişört  ,kulağının arkasına kadar gelen eyeliner kuyruğu ve bu egoyla tanımayı da düşünmüyordum.

Aklıma izlediğim bir çizgi film sahnesi *multi oradaki kız sarışın olsundu*  gelince kahkaha atmak istesemde sesizliğimi korudum.

"Seni tanımıyorum ve tanımayı da düşünmüyorum.
Yalnız oturacağım.Şimdi hoşça kal." dedim ve
kafamı sıraya tekrar gömdüm.

Ders sonuna kadar da oradan kaldırmadım.

İlk dersi uyumakla meşgul olarak geçirdikten sonra uykumu almıştım.

İkinci ders sanırsam fizikti.

Tenefüs olduğundan, sınıf kapısından geçip koridora süzüldüm.

Hala uyku sarhoşuydum.

Okul koridorlarında ilerlerken dolabıma ulaşmayı ve fizik kitaplarımı almayı hedefliyordum.

Okulda tanınınıyordum ama popüler  değildim.

Aslında popüler olmak fazla kolaydı.

Beş adım da çoğu gerizekalının size tapmasını sağlayabilirdiniz.

Bir.Yakışıklı ol.
İki.Yakışıklı bir erkekle kavga et.
Üç.Çoğunlukla ibne gibi davran.
Dört.Kızlarla yat.
Beş.Son olarakta kimseyi umursama.

Tam olarak bu kadardı.

Halimden oldukça memnunum, ben.

Kırmızı dolapların olduğu kısma girdim. Kendi dolabıma ulaştığımda üstünde küçük bir not olduğunu fark ettim.

Aslında hemen hemen herkesin dolabının üstünde aynı nottan vardı.

Üçüncü tenefüste  Angel ile Lisa'nın kavgasını  kaçırmayın! Kimin kazanacağını tahmin etmek için de küçük bir iddaa oyunumuz var.Tabii,bilenlere parada.Oynamak ve izlemek isterseniz sizleri bahçeye davet ediyoruz!

Çevreme bakındığımda, notu okuyan çoğu kız ya sevinçten ciyaklamakla yada notu görmeyenlere söyleme uğraşı içindeydiler.

Erkeklerin çoğu ise sırıtıyordu.

Notu umursamayarak, dolabımın kapağını açtım ve fizik kitaplarımı aldım.

O iki aptalı umursamayacaktım.

Dolabımın kapağını kapattığımda umursayacağım bir şey olmuştu.

Bir çocuğa selam verip,elindeki çizgi film posterleriyle ona sarılan Dean.

~

Y\N; En uzuun bölümden heyyöö.
800 tane yafru olmuşuuz!

Teşekkürleer :*:

CARE BOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin