B| 3. Bölüm

932 38 7
                                    


"Saat dört yoksun
Saat beş yok
Altı,yedi
Ertesi gün
Ve belki kim bilir.."

Yol boyunca Hazar'ın bana Mavi demesi aklımdaydı. Adım varken neden öyle demişti anlamamıştım. Adımı da biliyor fakat göz rengimle seslenmek istemişti. Azra'nın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Girsene Asya ne bekliyorsun kapıda?"

İçeri kafam karışık şekilde girip odama çıktım. Aynanın karşısına geçip gözlerime dikkatlice baktım. Sonra yatağın üzerine bağdaş kurup oturup düşünmeye başladım. Bana lakap mı takmıştı Mavi diye? Yoksa adımı unuttu da öyle mi dedi? Doğruyu söylemek gerekirse hoşuma gitmişti. Asıl düşündüğüm niye bu kadar kafama takmamdı. Alt tarafı Mavi demişti. Sahi ne niye düşündüysem bu kadar. Silkelenip dolabıma yöneldim. Askılı beyaz bir tişörtle bir şort giyip saçlarımı da salık bir topuz yaptıktan sonra aşağıya indim. Kızlar mutfaktaydılar bile.

"Bir an gelmeyeceksin sandım."

Elisa'nın sitemli sesiyle ona döndüm. Gözlerimi devirip Azra'nın yanına gittim.

"Ee ne yapıyoruz şimdi?"

"Şimdi ilk olarak salata yapacağız zaten. Olur da yemeğimizi yapmayı beceremezsek aç kalmayalım sonra."

Kıkırdadıktan sonra devam etti.

"Yemek olarak da köfte ve patates kızartması yapalım diye düşündüm."

Elisa'yla birlikte gözlerimizi sonuna kadar açıp Azra'ya inanamayan bakışlar attık.

"Hayatında kaç kere köfte yaptın veya patates kızarttın. Yapamayacağımızı biliyorsun. Ben yanmış köfteler yemek istemiyorum." Elisa'nın söylediği gülmeme neden olmuştu. Azra'nın da oflamasına tabi.

"Ya tariflere bakıp yaparız işte bir yerden başlamamız lazım diyorum. Yoksa hep aç kalacağız haberiniz olsun." Elisa yardım dilenir gibi bana bakınca onu onayladım. Ben az da olsa bir şeyler yapabiliyordum Asiye teyze sayesinde. Bazen evde kimse olmadığından yapacak bir şey bulamayınca Asiye teyzeye bulaşırdım. O da genellikle mutfakta olduğu için hep yanındaydım. Bana da artık bir şeyler öğrenmem gerektiğini söylemişti ve o elinin altında bir şeyler öğrenmeye çalışmıştım. Bu sayede ufak tefek şeyler yapıyordum.

Hemen internetten tarifini açarak işe koyulduk. Talimatları yapmak düşündüğüm gibi zor değildi. Bence bu işi becermiştik. Azra patatesleri doğrarken Elisa da salatayı yapıyordu. Köfteleri kızartma işi de bana kalmıştı. Elisa zaten seçenek bile değildi.

İki saatin sonunda ilk yemeğimiz hazırdı. Ve harika olmuştu. Bir kaç köfte yanmıştı ama umrumda değildi. Masayı toplamayı Elisa'lara yıkarak kulaklığımı ve biricik kitabımı alıp koltuğa uzandım.

Kitap okumak resmen bana huzur veriyordu. Zihnimdeki tüm düşünceleri unutup sadece kitaba odaklanmak suya daldıktan uzun süre sonra tekrar yüzeye çıkıp nefes almak gibiydi. Kendimi müziğime ve kitaplarıma hapsederdim genelde. Onun dışında ilgilendiğim şeyler çok azdı. Arkadaşlarımla iken ki bu genellikle Azra ve Elisa olurdu çok eğlenceli biri gibi gözükürken tanımadığım insanlara soğuk ve umursamaz olduğum söylenirdi hep. Bu umrumda da değildi zaten.

Nazım Hikmet de en sevdiğim şairlerdendi. İçinde hep kaybolurdum. Bu kadar anlamlı ve içten yazması herkesi etkilerdi zaten. Diğer sayfayı çevirince harika sözlerdeki karşı karşıya kaldım.

Benimsin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin