Kesit - 2

6.9K 528 88
                                    

" Şevki! "

Celal dükkana girip de, Şevki'yi ayaklarını masaya uzatmış keyif çatarken görünce önce hiddetlendi, sonra da başını hafifçe yana eğerek söylendi;

"Bizim oralarda kedinin olmadığı yerde, fare bey olur * ( Çeçen Atasözü ) derler. Bildin mi Şevki? "

" Ustam valla... Ben yani... Hani... "

Şevki alelacele toparlanmaya çalışırken, Celal parmakları arasındaki akik tespihi gelişi güzel masaya attı. Sonra da Şevki'nin özür mahiyetinde kallavi bir kahve yaptırmak için çay ocağına koşturuşunu izledi. Ellerini iki yana açıp yeniden mırıldandı;

" Hey kurban olduğum, elalem deliye biz akıllıya... "

Şevki; kahve pişene dek çay ocağında beklemiş, bu zaman zarfında da Celal'in öfkesinin bir nebze olsun dinmesi için dua etmişti. Süvari usulü – ince belli cam bardakta – kahveyi dökmeden ama çabuk adımlarla getirip ustasının önüne bıraktığında, Celal bir şey demek yerine tek kaşı havada Şevki'ye bakmayı sürdürdü.

" Ustam... " dedi Şevki duraksayarak. " Ben bugün gelmezsin diye – "

" Gelmem diye çulu sermiştin değil mi Şevki? "

Celal, Şevki'nin ciğerini bildiğinden daha fazla üzerine gitmedi. Yandan çarklı bir gülümsemeyle;

" Var mı bir sıkıntı? " diye sordu.

Sakinlemiş bir ifadeyle ustasına baktı Şevki, ama hala geçip karşısında oturamıyordu. Celal yokken dükkânı o idare etmişti. O arada olup biten ne varsa bir bir anlattı kahve bitene kadar.

" Ha bir de ustam " dedi Şevki otuz iki dişini birden sergileyen bir gülümsemeyle.

Bıkkın bir iç geçirdi Celal; " Yine ne dedikodu duydun Şevki? " diye sordu. Şevki'nin gülümsemesi ufak bir kahkahaya dönüştü.

" Hani bizim Ayhan abi yok mu? "

" Eee? "

" Geçen gün karısı Ayhan'ı telefonda bir kadınla konuşurken basmış. ' Tamam bebeğim, bende para çok zaten ' falan diyormuş. Kadın hepimizin önünde geçirdi çantayı kafasına... "

Celal'in sinirden kaşları çatılmıştı.

" Pezevenk! " dedi hışımla. " İyi olmuş... Sabah sabah ağzımı bozdurdun, yürü kalk gidelim. "

Şevki hayretle ustasının yüzüne baktı, hayırdır diyecek, diyemedi. Celal, tabakasına bir miktar tütün doldururken Şevki de kepenkleri indiriyordu. Halden çıkana dek birkaç esnafa selam verdiler. Sonra da çarşıya inip, yol üstünde bir marketten Zeynep'in istediklerini aldılar.

" Ne o ustam " dedi Şevki, ağzı kulaklarında. " Bundan sonra öğle yemeklerini evde mi yiyoruz? "

Celal yalnızca aynı hiddetli bakışıyla bakmış, sağ kaşını alabildiğine çatmıştı. Şevki tek kelime dahi etmeden elindeki alışveriş listesine gömüldü. Alacakları tamamlayıp eve vardıklarında Zeynep kapıyı hem yorgun hem de neşeli bir şekilde açtı.

" Hoş - geldiniz... "

Celal şaşkın bakışlarını kızdan çekince burnuna dalga dalga yayılan deterjan kokusunu fark etti. Zeynep, Celal'in bakışlarının ağırlığını üzerinde hissedince;

" Şöyle bir etrafı toparladım, bir şey yapmadım " dedi. Meseleyi geçiştirmek içinde çabucak ayakkabılarını çıkarmaya uğraşan Şevki'ye dönüp; " Dediklerimi aldınız mı? "

CelalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin