GERİ DÖNÜŞ

416 170 32
                                    


1 hafta sonra...

Hiç hakkınızı yediler mi? Sizin yaşamanız gereken hayatı başkası yaşıyor mu? Sizin görmeniz gereken sevgiyi başkası görüyor mu? Sevilmek nedir bilir misiniz? Ben bilmem mesela. Ama sevmeyi bilirim. Onun için her şeyinizi verirsiniz sevdiğinizi korursunuz. Kalkanlarınızın içine alır onu her kötülükten uzak tutarsınız.

Bende hep birilerini kötülüklerden, kötü insanlardan korudum. Zarar gören hep ben oldum. Aldığım yaralara rağmen ayakta kalıp yaşama tutunmaya çalışıyorum. Her ne kadar eski alışkanlıklarımı unutmaya çalışıp yine de o eski davranışları sürdürüyorsam geçmişimde böyle olacak. Unutmaya çalıştıkça hep gölge gibi peşimde olacak.

Aldığımız nefes bile içimizde kalmazken ve o nefes sayesinde yaşıyorken geçmişimle de yaşamayı öğreneceğim. Bu düşünceleri kafamdan geçirirken kapı çalındı.

Evde kimsenin olmayışını ve bu sırada birini gelmesinden nefret ediyordum. Tavana diktiğim gözlerimi devirerek yatağımdan kalktım. Kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda Migren' i gördüm.

"Duyduklarım doğru mu?" dedi.

Cevap vermedim.

"Duyduklarım doğru mu Melina cevap ver."

Derin bir nefes alıp "Ne duydun?"

"İstanbul'a gidiyormuşsun doğru mu?"

"Evet, doğru, tamam mı bitti mi şimdi beni rahat bırak."

Kapıyı kapatırken kapının kapanmasını engelleyerek "Bende geleceğim."

"Ne alaka."

"Sen bana beni öldüreceklerini söyledin."

"Evet söyledim."

"ben de geleceğim, kendimi kanıtlayacağım."

"Buna gerek yok."

"Benim hayatım benim kararım. Geleceğim diyorsam geleceğim. Merak etme sana ayak bağı olmayacağım. Aksine işini kolaylaştıracağım. İşlerine de burnumu sokmayacağım. Söz veriyorum."

Gerçekten de onları ikna edebileceğini sanıyordu. Bu gülünçtü. O insanlar kayadan daha sertti. Böyle şeyleri kökünden halledip öldürürlerdi. Ama kabul ettim.

" Peki, ne zaman gidiyoruz."

"Yarın saat 7.00'de"

"7.00 mi? Çok erken değil mi?" dediğinde gözlerimi devirdim.

"Tamam, o zaman ben de gidip eşyalarımı toplayayım. İstanbul'da ne kadar süre kalacağız."

"Bilmiyorum."

Suratına yerleştirdiği zoraki gülümsemesiyle yanımdan ayrıldı. Valizlerimi sabah hazırlamıştım. Şimdi ne yapacağımı düşünürken İzmir'in sokaklarında kendimi kaybetmeyi planladım. Anahtarı ve ceketimi alıp evden çıktım.

Biliyordum ki İzmir'e geri döndüğümde yine aynı şeyleri tekrarlayacaktım. Ama bu kez daha da yıpranmış, daha derin yaralanmış, daha da güçsüzleşmiş olacaktım. İstanbul'da neler olacağını neler yaşayacağımı biliyordum.

Yine de gitmek istiyordum. Onu görmek, sıcacık bakışlarını üzerimde hissetmek, o güzel sesini duymak istiyordum. Bir yandan da biliyordum ki İstanbul'a gittiğimde İlyosta benimle temasa geçecek. İçimdeki fırtınayı durduramayıp harekete geçersem İlyosta beni durdurmaz aksine beni alevlendirir.

Bu düşüncelerle İzmir'in sokaklarında kaybolurken İskelet Bar'a uğradım. Kapıdaki güvenliği aldırış etmeden içeri ilerledim. Aslında reşit olmadığım için beni içeri almazlardı. Ama bu barın sahibiyle aram iyiydi. Sahibi, eşi ile boşanmak üzereydi. Ve bir de kız çocukları vardı. Eşiyle konuşup onu vazgeçirdiğimde

Kader Tanrıçası (Askıya alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin