Gençler geçen bölümde de flashback yazmıştım. Bu bölümde de yazıyorum. Bunlar Yağmur'un hatırladığı sahneler. 2 bölümdür bunu yazmamın sebebi de aslında gizemlerin çözülmeye başladığı gibi bir şey. Ama tam olarak öyle değil. Neyse ben çok konuştum. Hadi bölümü okuyun <3.
****
FLASHBACK
"Ölmek istiyorum küçük adamım ölmek... Bileklerimi kesip bu hayattan gitmek." dudağında belli belirsiz bir gülüş yakaladım. "Bileklerini kesmek falan hikaye, hiç umudunu kestin mi? Ben kestim. Sanki kanaması durmak bilmeyen hayat damarlarından birini kesmişsin gibi. Kanaması durmuyor ve her saniye daha çok acıtıyor. Daha kötü olan ne biliyor musun? Ölmüyorsun." kalbi acıyor muydu gerçekten. Ben ona kıyamazdım. Boğazımda bir yumru oluştu. Bir kaç kez yutkundum. Geçmedi... Acılar gibi oda geçmedi. Hazar'ın umudu yoktu. İntikam için yaşıyordu. İntikam alınacak hiç kimsesi kalmadığı zaman hayattan intikam alacakmış. Saçma tek kelime ile saçma. İntikam sadece insanların işini zorlaştırır. Umut ise yaşama tutunmayı sağlar. Normal insanlarda bu böyle yürür ama biz normal değiliz. Benim umudum varken hayata tutunamıyorum, onun intikamı varken hayata tutunuyordu. "Ölmek çare mi Hazar? Yok olup gitmek. Çare mi?" cevabını beklerken gözlerimi bulutlara çevirdim. Yağmur yağacakmış gibi bir hava vardı. "Bazen evet ama şuan değil. Acı çekiyorsun. Eğer şimdi ölürsen bu en boktan şey olur. Her şey yoluna girdikten sonra ölürsen de sıkıldığın için ölmüş olursun. Kısaca senin için ölmek çare değil." konuşmasını bitirdikten sonra ne zaman yaktığını farkına varmadığım sigarasından bir yudum aldı. İçine çekip üflediği zaman, dumanın havada süzülüşünü izledim. Gözleri cevabımı bekler gibi bana döndüğü zaman, anladığımı belirtmek istercesine kafamı salladım.
Fazla konuşmazdı küçük adamım. Soru sordum mu bazen tek kelime ile bazen birden fazla cümle ile cevap verirdi. Her an ne yapacağı belli olmazdı. Bazen kızardı. Sanki onun hayatına giren bir fazlalıkmışım gibi hissederdim. Bazen de çok severdi. Kalbimin kulaklarımın bile duyabileceği derecede hızlı atmasını sağlardı. Bizim hikayemiz onların ki gibi kötü çocuk masum kız hikayesi değildi. Bizim hikayemiz dengesiz bir siyahla karanlığın hikayesiydi. Ne ben masum kızdım ne o kötü çocuktu. Biz tamamen farklı iki siyah tık. Siyahın en koyu ve en karanlık yanıydık. Aşk mıydı bizimki? Yoksa sadece birbirine benzeyen iki insanın hikayesi miydi? Umut muydu bizimki? Yoksa sadece intikam ateşi ile kavrulmuş iki insanın hikayesi? Biz neydik? Siyah mı? Yoksa siyahın içindeki gülen yüz mü?
Başımı yukarı doğru çevirip gözlerimi kapattım. Aradan dört beş saniye geçtikten sonra yüzümü yağmur damlaları ıslattı. Gülümseyip Hazar'a baktım. Dudağında memnun olmuşçasına hafif bir tebessüm vardı. Dudağında ki tebessüm bile beni mutlu ediyor küçük adamım. Sen gül yeter ki. Ben senin için ölmeye hazırım.
Yağmur yine acımıza ortak olmuştu. Kim bilir belki sadece bizim değil binlerce insanın...
Gittikçe azalıyor hayat. Yürüdükçe kaybediyor insan. Neyi erken yaşadım dediysem hep ona geç kalmış oluyorum. Ne zaman mutlu oldum, sonunda istediğim oldu desem elimde bir şey kalmıyor...! Gözlerimi kapatıyorum bir boşluk, bir durak daha ve yalnızlık. O yüzden Hazar'ı doyasıya sevemiyorum. Onuda kaybetmekten korkuyorum...
******
Sonunda yb geldi. Bölüm hakkındaki yorumlarınızı yazmayı unutmayın kuklaylar <3 Ay lav yu dfjghdfj
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kukla
Teen FictionFazla konuşmazdı küçük adamım. Soru sordum mu bazen tek kelime ile bazen birden fazla cümle ile cevap verirdi. Her an ne yapacağı belli olmazdı. Bazen kızardı. Sanki onun hayatına giren bir fazlalıkmışım gibi hissederdim. Bazen de çok severdi. Kalbi...