2 Hafta sonra
Kalbimin üzerinde oluşan ağırlık gitmek bilmiyordu. Haftalardır gözümü her kapatışım da o aklıma geliyordu. Yüzü, tebessümü kalbim hızlı hızlı atıyor ve bedenimi benden habersiz başka yerlere gidiyordu. Seviyormuşum ben onu deliler gibi. Kaybetmekten korkuyormuşum onu. Aslında o çılgın bir fırtınadan sonra güneşin gönderdiği gök kuşağıydı. Tek sorun o renkli değildi karanlıktı. Kap karanlık bir gök kuşağı.
"Hazar sana bir şey söylemek istiyorum. Ama çok kararsızım. Nedenini bilmiyorum ama söylersem kötü şeyler olacakmış gibi geliyor. Korkuyorum" anlam veremediğim bir şekilde bakıp "Korkma bana her şeyi söyleyebilirsin." dedi. Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım. "Ben..." devam etmemi istermişçesine baktı. Kelimelerimi toparlayıp devam ettim. "Ben bir kaç şey hatırladım. Hatırlamaya devam ediyorum. Gözlerimi her kapatışım da seninle ilgili bir kaç anı beliriyor hafızam da." yüzündeki sakin ifada yerini endişeli bir ifadeye bıraktı ve konuşmaya başladı. ""Hatırlamaya başladın demek. O zaman bazı şeyleri benden öğrenmenin sırası geldi. Ne dersin bu gün burada bazı anılırınıda benden öğrenmek ister misin?" iliklerime kadar senden öğrenmek isterim küçük adam demek istedim ama diyemedim. Sadece kafamı 'evet' anlamında salladım. Hazar olduğumuz uçurumun dibine geçip oturdu. Yanına gitmemi işaret ettiğinde zar zor attığım adımlarla yanına ulaştım ve oturdum. "Benden çok bir şey bekleme. Sadece bir kaç şey anlatıcağım. Şöyle bir şey yapabiliriz mesela. Her gün bir kaç anı anlatırım. Böylece her şeyi yavaş yavaş öğrenmiş olursun." konuşmak istemiyordum tekrardan kafamı salladım.
"O gün yine senin kalbini kırmıştım. Bencil demiştim. O kadar büyük bir tepki vereceğini hiç tahmin etmemiştim. Ama olmuştu işte, kalbin çok kırılmıştı. Zeynep'in omuzunda ağlarken söylediğin sözler hiç aklımdan çıkmadı. Sen gittikten sonra o kelimeler beynimi etkisi haline almıştı. Aslında hep anlamlı konuşan taraftın. Söylediğin her kelime neredeyse beynimin içinde yankılanmıştı ama o sözlerin unutulacak gibi değildi işte. Bencil olan taraf bendim. Kendi çıkarlarım için seni kullanmıştım. Kalbini kıracak biliyorum ama öyleydi. Madem doğruları konuşucaz en başından doğru olanları konuşalım." cebinde ki sigara kutusundan bir sigara çıkarttı. Yaktı ve ağzına götürdü.
Kendi çıkarları için beni kullanmıştı. Gerçi herkes kendi çıkarları için benim yanımda gezerdi ama Hazar'ın bunu yapmış olmasını düşünmem bile ruhumu yaralamaya yetiyordu. Onu seviyordum sanırım. Hemde iliklerime kdara seviyordum. Bunu kendim bile zar zor kabul etmişken ona söylemem imkansızdı. Hep böyle olurdu zaten. Kimi sevsem ellerimin arasından kayıp giderdi. Burak gibi...
"Kendi çıkarların için." yüzümde acı bir tebessüm belirdi. "Peki ben Zeynep'e ne demiştim o gün?"
"Acı çekmesin diye bütün acılarını üstüme almak istediğim adam bana bencilsin dedi." en güzel sözleri onun için kullandığım adam bana 'seni kendi çıkarlarım için kullandım' dedi.
"O sözünü duyduktan sonra vazgeçmek istedim. Ama yapamazdım, eğer yapsaydım kaybederdim. Bu, bu çok kötü olurdu. Kaybetmemek için hissizleşmeye başlamam gerekiyordu. Öyle de oldu zaten." devamını dinlemedim. Zaten dinlemekte istemiyordum. Beynimde bir kaç anı belirdi. Sanırım yüzüme yerleştirdiğim kocaman gülümseme bu anı sayesinde.
****
FLASHBACK
Hani bazen sadece ölmek istersiniz ya. Ne kadar zamanın kaldığını bilmeden. Yaşanacak olan şeyleri bilmeden ölmek istersiniz. Belki mutlu olursunuz. Aşık olduğunuz adamla mutlu yaşarsınız. Sorunlar çözülür. Belki çılgınca şeyler yaparsınız bir gece yarısı bütün mahalledeki zilleri çalıp kaçmak gibi. Belki de mahallede sürekli camda duran teyzenin, o uyurken camına yumurta atarsınız. Ama bazen öyle şeyler yaşanır ki bunların hiç birini yapamadan ölmek istersiniz. Olan zamanınıza kafa tutup ölmek istersiniz. Aşık olduğun adamın elini tutmadan, kokusunu içine çekmeden, onun sana karşı ne hissetiğini bilmeden ölmek... En doğrusuda budur belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kukla
Teen FictionFazla konuşmazdı küçük adamım. Soru sordum mu bazen tek kelime ile bazen birden fazla cümle ile cevap verirdi. Her an ne yapacağı belli olmazdı. Bazen kızardı. Sanki onun hayatına giren bir fazlalıkmışım gibi hissederdim. Bazen de çok severdi. Kalbi...