Gözle görülmeyen, elle tutulmayan acılarım var. Canımı yakan, sesimi kısan anılarım var. Ama her sabah yeniden başlıyor hayat. Her sabah yeniden öğreniyorum nefes almayı. İstesem de, istemesem de devam edeceğim. Ama hiçbir zaman içimdeki boşluğu dolduramayacağım, biliyorum.
Bugün evime döneceğim. Hayır, kaçmayacağım. Giray dün gece babamla iletişime geçtiğini ve takas yapıp abisini alacağını söyledi. En azından bazılarımızın hayatı eski düzenine girecekti. Ama benim hayatım?
Nasıl olacaktı? Dün geceden beri şu yatağa yatmış bir dakika bile uyuyamadan tavana bakıyordum. Düşünüyordum. Duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Gerçekten, nasıl olacaktı? Yaşanan onca şeyden sonra, babam hakkında öğrendiğim onca şeyden sonra... Eski hayatıma hiçbir şey olmamış gibi nasıl dönecektim? Eski hayatım eski hayatım değildi, ben eski ben değildim. Ece benim yüzümden ölmüştü, babam pisliğin tekiydi. Bunlar aklımdan geçtikçe kaygılar içinde boğulduğumu hissedebiliyordum.
Derin bir nefes alıp yattığım yatakta sola döndüm. Üst katta bir de misafir odası varmış. Banyonun hemen yanında. Giray burda uyuyabileceğimi söylemişti. Kendisi galiba aşağıda, salondaydı.
Hava yeni yeni aydınlanıyordu. Giray beni babama götürecekti. Ben neyin nasıl olacağını düşünürken kapının açılma sesini duydum. Sırtım kapıya dönüktü. Evde bizden başka biri olamayacağına göre Giraydı.
"Hadi" dedi "büyük güne merhaba de!"
Sesi neşeliydi. Tabi neşeli olacaktı. Onun hayatı eskisi gibi olabilirdi. Öncelerde abisi için "tutunduğum tek dal" demişti. Acaba annesiyle babası neredeydi?
Ofladım ve yorganı üzerimden çekip yattığım yatakta bacaklarımı sarkıtarak oturdum. Giray'a baktım. Odanın penceresinden giren güneş ışığı yüzüne çarpıyordu. Bu gözlerini kısarak bakmasına yol açmıştı. Kahverengi gözlerinin rengi, güneş ışığıyla daha açık görünüyordu. Koyu renk saçlarını özenle yaptığı belliydi. Siyah tişortü, koyu renk kot pantolonu onu tamamlıyordu. Siyah bir insanla bu kadar uyumlu olabilir miydi? Onu süzerken yüzüne baktığımda birden Giray'ın gülen yüzü ciddileşti. Anlamayan gözlerle gözlerine baktım.
"Bu ne hal?" dedi başıyla beni göstererek. Bakışlarımı vücudumda gezdirdim. Normal dışı olan bir şey yoktu. Bakışlarımı tekrar ona çevirdiğimde kaşlarını çattı ve tükürür gibi konuştu.
"Gözlerin." dedi. "Baban sana uyuşturucu verdiğimi düşünecek." Söylediği şeyden sonra güldü.
Onu ilk defa böyle görüyordum. İlk defa bana gülümsüyordu. Gerçekten mutluydu. Söylediği şeyle ben de gülümsemeye çalıştım.
Kıyafetleri özenliydi. Bugün için kendime ayrı bir özen göstermişti. Sevinci gözlerinden okunabiliyordu. En azından birimiz hayatına kaldığı yerden devam edebilecekti.
"Uyuyamadım" dedim oturduğum yataktan kalkarken.
"Evinde rahatça uyursun." deyip odadan çıktı. Odadan çıkınca onun duyamayacağı bir sesle kendi kendime "hıı ne demezsin." diye homurdandım. Bundan sonra evimde rahatça uyuyabilecek miydim gerçekten? Sanmıyordum.
Odadan paytak adımlarla çıkıp yandaki banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadım. Su damlaları yüzümden akarken aynadaki yansımama baktım. Gözlerimin altı şişmiş, morarmıştı. Babam gerçekten uyuşturucu kullanadığımı düşünecekti, gerçi şu olanlardan sonra onun düşünceleri çok da umrumda değildi. Ruhumun yorgunluğu dışardan bakınca çok net anlaşılıyordu. Zaten hayatım boyunca şeffaftım. Hissettiklerimi istesem de gizleyemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ DUMAN
Teen FictionKalbi kırgınlıkla, acıyla ve bir o kadar da öfkeyle dolup taşmış, artık kan pompalamak yerine sadece acıyan bir adamın içinde vicdan yoktur. Ve oynadığın oyunun kuralları arasında vicdan yoksa, hangi oyunu oynadığının da bir anlamı yoktur. 29.12.15