İki

747 66 31
                                    

Kore'ye geleli bir hafta olmuştu. Küçük bir oda kiralamıştık. Şimdilik bir oda bize yeterdi. Bir ev kiralayıp paralarımızı bitirmek istememiştik. Odalar daha ucuzdu ve şimdilik bizi idare edebilirdi. İkimiz de iş arıyorduk ama henüz kimse bizi işe almamıştı. Bol bol boş zamanımız vardı bu yüzden ablam bana Korece öğretiyordu. Ne kadar fazla kelime öğrenirsem o kadar iyiydi.

"Sen burada kalıp Korece çalış. Ben iş aramaya gidiyorum."

"Tamam."

Ablam odadan çıktığında güzel bir iş bulması için dua ettim. Bu ülkede yeniydik ve yaşamak istiyorsak en azından birimizin iş bulması gerekiyordu. Tanımadığın bir ülkede yaşamak gerçekten çok zordu.

Duygu'dan~

Dışarı çıktığımda soğuk havayı içime çektim. Hava, ruhumu yansıtıyor gibi soğuk ve sisliydi. Geldiğimden beri iş arıyordum ama yabancı olduğum için işe alan olmuyordu. Sokaklarda boş boş yürürken gözüme Kamong yazan bir kafe takıldı. Camda 'garson aranıyor' yazısı içime umut serpmişti. Kendime çeki düzen verip içeri girdim. Neyse ki güzel giyinmiştim.

"Merhaba." dedim orada çalıştığını düşündüğüm kadına.

Çekik gözlü kadın -ki buradaki çoğu kişi çekik gözlüydü- bana baktığında gülümsedi.

"Merhaba ben Jung Hye size nasıl yardımcı olabilirim?"

Gülümsemesine karşılık verdim.

"Ben iş ilanı için gelmiştim."

"Ah, böyle gelin lütfen."

Bir odaya girdiğimizde burasının kadının ofisi olduğunu anladım.

"Lütfen oturun." dedi gülümseyerek.

Çekingence oturdum. Kalbim heyecanla atıyordu.

"Adınız nedir?"

"Duygu."

"Peki Duygu, nerelisin?"

"Türk'üm."

"Gerçekten mi?" dedi gülümsemesi genişlerken.

"Gerçekten." dedim ben de gülümseyerek.

"Ülkemde olduğuna memnun oldum. Sana bazı sorularım var Duygu."

"Tabii sorun lütfen."

"Kaç yaşındasın?"

"Yirmi bir."

"Okul durumun nedir?"

"Üniversite mezunuyum."

"Yabancı dil biliyor musun?"

"Türkçe, İngilizce ve Korece biliyorum."

"Bu çok iyi. Peki kaç kardeşin var?"

"Bir kardeşim var."

Başıyla onayladı.

"Kimle yaşıyorsun? Ailenle mi?"

"Kardeşimle yaşıyorum. Annem ve babam vefat etti."

"Başın sağolsun, çok üzüldüm."

"Teşekkür ederim."

Derin bir nefes aldı ve arkasına yaslandı.

"Burası kardeşim ve benim kafem. Normalde aile dışından kimseyi almazdık ama buna mecbur kaldık. İngilizce bilmen çok güzel çünkü biz yokken yabancı müşterilerle ilgilenebilirsin. Duyduğum kadarıyla Korecen de iyi. Burada çalışırsan dikkat çekeceğini düşünüyorum bu yüzden bizimle çalışman gerçekten iyi olur. Hem biz kardeş ülkeleriz değil mi? Birbirimize yardımcı olmamız lazım. Yarın gel başla." dedi yüzünden hiç düşmeyen gülümsemesiyle.

ESCAPE (BTS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin