On

383 49 30
                                    

Kore'de lise öğrencisi olmak diğer ülkelere nazaran daha zor. Buradaki herkes iyi bir üniversiteye gitmek ve uzun süre çalışacağı iyi bir işe sahip olmak için çok çalışıyor. Ben, ders çalışmayı sevmem. Hiçbir zaman ders çalışmayı seven, çalışkan öğrencilerden olmadım. Bu ülkede rekabet çok fazla ve Haneul benim iyi yerlere gelmemi istiyor. Bu yüzden okul sonrası etütlere de gitmek zorunda kaldım. Bu gerçekten çok sıkıcı. Lise son öğrencisiyim bu yüzden üzerimizdeki baskı diğer lise öğrencilerine göre daha fazla. Elbette üniversiteye gitmek istiyorum. Eğer gitmezsem bir mesleğim olmaz ve ben ileride Haneul'a yük olmak istemiyorum.

Çocuklar o günden sonra daha sıkı çalışmaya başladı. Onlarla pek görüşemiyorum çünkü ben etüte kaldığım için okuldan geç çıkıyorum ve onlar da seçmelere az kaldığı için sıkı çalışıyorlar. Arada Hoseok beni eve götürmek için geliyor. Bunu yapmasına gerek yok ama böylece onunla konuşabildiğimizi düşünüyorum. Seçmelere katılacaklarını ailelerine daha söylemediler. Çoğunun ailesi idol olma fikrine sıcak bakmıyor bu yüzden işleri zorlaşacak gibi.

"Bugünlük bu kadar. Evlerinize gidebilirsiniz." 

Sonunda rahat bir nefes verdim ve eşyalarımı çantama koydum. Okuldan sonra ek ders görmek başımı ağrıtıyordu. Çantamı omzuma asıp çıkışa doğru yürümeye başladım.

"Lee! Birlikte gidelim."  dedi Shawn gülerek yanıma geldiğinde.

"Gidelim." dedim ben de gülümsemeye çalışarak.

Çok yorgunum bu yüzden gülümsemek bile bana zor geliyor. Uzun bir sessizlikten sonra bu sessizliği bölen kişi Shawn olmuştu. Bu soğuk havada sesi titriyordu.

"O gün kurtardığımız çocuk..." 

Duraksayınca ona baktım. Öylece siyah, boş sokağa bakıyordu.

"Durumu nasıl?" diye sordu ardından.

"İyi. Hastaneden çıkalı birkaç gün oldu."

"Onlarla yakın mısın?"

Kaşlarımı kaldırmama engel olamadım.

"Onları tanıyor musun?"

"Hayır. Sadece senin sayende o gün o çocukla tanışmış oldum."

"Ama onlar dedin. Bu diğerlerini de tanıdığın anlamına gelmez mi?" diye sordum soğuk bir sesle.

"Tek takılacak bir çocuğa benzemiyor bu yüzden öyle söyledim."

Cevap vermedim. Uzatmaya gerek yoktu.

"Ah, anneme mesaj atmayı unuttum."

Ağzımdan çıkan 'anne' kelimesiyle bir süre duraksadım. Az önce istemsiz bir şekilde Haneul'a anne demiştim. Bu...biraz tuhaftı.

"Atmana gerek yok. Evim hemen şurada zaten şoförüm seni bırakır."

"Yine de atacağım."

Telefonu hızlıca elimden aldı.

"Ne yapıyorsun?" diye bağırdım boş sokakta.

Gözlüğünü çıkarıp bir kenara attı.

"Niye uslu durmuyorsun? Sana atmana gerek yok dedim." 

Bir adım geriledim. Bu psikopat hareketlerde neyin nesiydi? Hızlı adımlarla yürümeye başladığımda kolumdan tuttu.

"Bırak!"

Bırakmayıp aksine daha da sıktı. Önümüzde siyah bir araba durduğunda gülümsediğini gördüm. Bu benim iyice korkmama sebep oldu. İşler hiç iyiye gitmiyordu.

ESCAPE (BTS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin