"Haneul'ın sizi evlat edindiği doğru mu?" diye sordu Hoseok cevap bekleyen bir ifadeyle.
"Evet."
"Gerçekten mi?"
Gözlerimi devirdim.
"Doğru olmasaydı şu an çalışıyor olurdum, değil mi?"
İlk defa Young Mee'nin kafesinden başka bir yerde oturuyorduk. Hem de Hoseok ile. O olayın üstünden sadece iki gün geçmişti. Bu iki gün bizim için dolu dolu geçmişti. Haneul çok uğraşıyordu. Çevresi geniş olduğu için işleri kolay halledeceğini söylüyordu ama yoruluyordu. O gerçekten iyi bir anneydi. Bize iyi bakıyordu. Gözlerinde her daim sevgi vardı. Tanımadıklarına karşı soğuk bir kadındı ama yakın olduğu kişilere gerçek yüzünü, iyiliğini, gösteriyordu. Onunla alışverişe çıktığımızda çok heyecanlıydı. Bizi mutlu etmek için her şeyi almak istiyordu ve bu beni güldürüyordu. Onu seviyorum. O gerçekten sevilmeyi hak eden biri.
"Haklısın."
Kolasını içerken aklına bir şey gelmiş gibi tekrar bana baktı.
"Bu gece savaşımız var. Sen de gelsene."
"Ne savaşı?"
"Rap savaşı."
"Rap mi yapıyorsunuz?"
"Nasıl yakın arkadaşız biz? Hiçbir şey bilmiyorsun."
Gözlerimi devirdim.
"Sadece iki gündür arkadaşız."
O diyene kadar sesimin soğuk çıktığını bilmiyordum.
"Aman Tanrım şu ses tonuna da bakın. Kalıplı olsan beni döveceğini sanacağım."
"Yine de seni dövebilirim."
Bana ukala bir bakış attı.
"Ben izin vermediğim sürece beni dövemezsin."
Güldüm.
"Belki şu savaşa ablamla birlikte gelebilirim. Adresi yazsana."
"Dur göndereyim."
Çok geçmeden telefonuma mesaj olarak adresi ve saati attı.
"Şu savaş nasıl oluyor? Anlatsana."
Sanki bunu sormamı bekliyormuş gibi gülümsedi.
"Genellikle haftada bir oluyor. Kendi isteğinle ya da biri sana meydan okuduğunda girebiliyorsun. Biz ilk başta kendi isteğimizle girdik ama sonra bize meydan okudular. Bizi rakip olarak görmeleri güzel bir şey tabii ki. Şu ana kadar kaybettiğimiz olmadı."
"Atışma gibi mi oluyor?"
Kafasını salladı.
"Herkesin sadece bir hakkı var. Savaşacağını üç gün önceden bilmen gerekiyor. Bu üç günde de bir müzik hazırlanman gerekiyor. Sözleri ve melodisini sen yapmak zorundasın. Savaş esnasında ise karşındaki rap yaparken ona karşılık vermemek zorundasın. Onun sırası bittiğinde seninki başlar. Biz genellikle önceliği onlara verip birkaç dakikalık da olsa zirveyi tatmalarına izin veriyoruz."
"Çok iddialısınız."
"Ne sandın."
Pipeti dişlerimle ezmeye başladığımda Hoseok tekrar konuştu. O her zaman konuşurdu.
"Oraya geldiğinizde dikkat çekmemeye bakın. Gerçi Koreli değilsiniz her türlü dikkat çekeceksiniz. Ha bir de sakın gerçek isimlerimizle hitap etmeyin. Yoksa alay konusu oluruz. Bana J Hope de. Yoongi'ye Suga ve Namjoon'a Rap Monster."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESCAPE (BTS)
FanfictionBilmediğiniz bir ülkede başınıza neler gelebileceğini hiç düşündünüz mü? BTS Fanfiction~ 01.05.2016