Prenses

152 13 22
                                    







ÇAĞIN

O gittiğinden beri gözüme bir kere bile adam gibi uyku girmemişti. Onu düşünmeden edemiyordum o ipeksi saçlarını, bebeksi yüzünü düşünmeden edemiyordum. Özlüyordum hem de deli gibi özlüyordum. Ve bunu büyüdükçe daha iyi anlıyordum. Buradan çıkmak için sabırsızlanırken bir gün Kemal amca çıkageldi. Tek başına yaşayan 50 küsür yaşlarında ve dünya iyisi biriydi. Kendisi hiç evlenmemişti bu sebeple de çocuğu olamamış hep yalnızlık çekmişti. Yıllarca çalışıp kendini işlerine adamış ve ileride mirasını bırakacak kimsesi olmadığı için evlat edinmeye gelmişti.

''Efendim, Çağın 18 yaşındadır, kendisi de oldukça akıllıdır. Tanısanız çok seversiniz. Normal şartlarda kurumumuzda gelen kişilerin aile düzeni olmazsa asla evlat edinilemiyor. Fakat Çağın kendi kararlarını verecek yaşta olduğu için istisna.''

Saçları hafif beyazlaşmış, kibar adama bakıyordum Funda'nın yanında dururken. Adam sanki topu bana atmış gibi bir bakış attı, bense kendimi cevap vermek zorunda hissettim. Bu buradan çıkmam ve Gece'yi bulmam için muhteşem bir fırsattı.

''Sizin yanınızda olmayı çok isterim.'' Dedim gülümseyerek oda sıcacık gülümsemesiyle bana karşılık verip omzuma kolunu atmıştı. ''Seninle iyi anlaşacağız evlat.''

Öyle de oldu, o gün bugündür Kemal amcayla beraber yaşıyordum. Kendisi oldukça varlıklı bir iş adamı idi. Ve acayip düzenli birisiydi. Gece'yi bulabilmem için önce kendimi düzeltmem ve bir yerlere gelmem gerekti. Onun için çabalayıp sonrada Gece'yi bulacaktım. Tabii ki beni eve gelir gelmez işyerindeki işleri anlatmaya başlamayacağını biliyordum. Ve 18 yaşımda evde eğitim görerek kendi çabalarımla üniversiteyi kazanmıştım. Bir yandan okuyacak bir yandan ise ara sıra işyerine gidecektim.

Okul sırasınca çok iyi dostlar kazanmıştım her ne kadar Gece kadar iyi olamasalar da her zaman yanımda bana destek oldular. Aslında hayat beni umursamaz birine çevirmişti, yanıma gelen tüm kızları geri çeviriyor ve umursamazca davranıyordum. Yanımdaki dostlarım hariç. Okul takımına girmiştim, ve gayet iyiydim. Aynı zamanda ara sıra da  işyerine gidip ufak tefek şeyler öğreniyordum.

''Çağın'' Diye kükredi Miraç topu göstererek, düşüncelere dalmaktan görememiştim bile silkelenmem gerekiyordu bu maç çok önemliydi. Tepeden gelen topu Miraç'ın uyarmasıyla beraber havada yakalayıp koşmaya başladım. Bir yandan da Miray kardeşine destek vermek için Miraç'ın bağırarak ismini sayıklıyordu. En son top tekrar bana geldiğinde son sayıyı yapmıştım. Herkes çığlık çığlığa idi. Bağırıyorlardı. Tezahürat yapıyorlar, birbirlerine sarılıyorlardı. Takım arkadaşları olarak herkes zaferle birbirinin üzerine atlıyordu.

''Başardık oğlum!'' Diye bağırdı Miraç. Tam o sırada koşarak Miray yanımıza geldi ve kollarını kocaman açarak ikimize de sarıldı. ''Her zamanki gibi'' Deyip gözümü kırptım gülümseyerek.

Tezahüratçı kızların hepsi sahaya atlamış ellerindeki tüylü zımbırtıları sallamaya oraya buraya koşturmaya başlamışlardı. Ah işte geliyordu!

Koşarak yanıma gelen Damla boynuma sarılıp kocaman bir öpücük kondurmuştu dudağıma. Miraç ve Miray şaşkınlıkla bizi izlerken bende üzerimden onu ittirmiştim.

''Tebrik ederim Çağın, yine çok iyiydin.'' Dedi onu ittirmemi aldırış etmeden. Bu kız ne diye vazgeçmiyordu anlamıyorum. Beni elde etmek için elinden geleni yapıyordu. Ama onu kabul etmememi hazmedemiyordu.

Miray benden önce davranıp önüme atıldı ve en gıcık tavrıyla ona karşılık verdi. ''Bacakların çok uzunmuş tatlım, uza da nasıl olduklarını görelim.'' İstemsiz buna gülmüştük. Damla'da karşılık vermeden saçını arkaya atıp yürüyüp gitmişti. Hayatımda ondan başka kimsenin olmasını istemiyordum ve onu bulacağıma yemin ettiğim gibi bu yeminimin arkasında da duracaktım.

Gecenin Mavisi |TANITIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin