SAFİR 7. BÖLÜM | Gece Nöbeti

30K 1.8K 428
                                    


Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr

Donaldson'ın kapısını tıklatmadan önce kendime sakin olma emrini verdim. Kulağımdaki küpe yokmuş, Lacivert bizi dinlemiyormuş gibi davranabilirdim. Karşısında rol yeteneğimi güçlendirdiğimi düşünürken şimdi bir de küpe meselesi çıkmıştı. Omuzlarımı dikleştirerek kapıya vurdum ve içeri girdim.

Dalgın bir şekilde bilgisayar ekranına bakıyordu. Beni görünce dağılan saçlarını toparlamaya çalışarak gülümsedi. Yüzünde ciddi bir ifade farkı oluşurken, temkinli halimi normalleştirmeye çalışıyordum.

"Hoş geldin Beren, otursana." dedi yüzündeki gülümsemeyi silmeyerek.

Aynı şekilde karşılık vermeye çalışarak sandalyeye oturdum. Masasının üzerindeki dosyaları göstererek kaşını kaldırdı.

"Bu dosyalar yeni ödevlerin."

Tam elimi uzattım ki tekrar gülümsedi.

"Acele etme küçüğüm, önce söz verdiğim gibi laboratuvarıma gidelim, sonra dosyaları istediğin gibi incelersin."

Tekrarlamakta ısrar ettiği sıfatı duyunca seğiren yanağımı ısırarak zoraki bir şekilde dudaklarımı kıvırdım. Sıkıntılı bir iç çekerek bilgisayarını kapattıktan sonra az önce oflayan o değilmiş gibi mutlu bir suratla bana döndü ve çıkmamız için kapıyı işaret etti.

Ayaklandım ve onu beklemeye başladım. Ceketini seri bir hareketle giyerek yanıma geldi ve odasının kapısını açarak önden çıkmam için yol verdi.

İçimde kaosa yol açan bir tedirginlik vardı. Lacivert'in bizi dinlediğini biliyordum. Bu da peşimizden geleceğinin kanıtıydı. Bu durum bir yandan rahatlamama yol açarken, bir yandan da herhangi bir terslikte onun kendini tutamayacağından korkuyordum. Donaldson'a olan öfkesi sadece gözle görülmüyor, ayrıca hissediliyordu.

Odadan çıktığımız anda, kolunun altında tuttuğu dosyaları gülümsemesini koruyarak bana uzattı.

"Bunları laboratuvarımı gördükten sonra incelemeni istiyorum. O zaman okudukların daha çok anlam kazanacaktır."

Başımı sallayarak sessiz bir onay vererek dosyaları aldım.

Bulunduğumuz binayı terk ederek diğer tıp fakültesi binalarına hızlı erişimi sağlayan ara geçişi kullandık. Bu geçişleri bilmeme rağmen daha önce kullanmamıştım.

Ama bilmediğim ek bir geçişe geldiğimizde gerilmeden edemedim. Bundan sonraki kısmı hiç görmemiştim ve üniversite laboratuvarlarının çok geride kaldığının farkındaydım.

"Laboratuvarınız uzakmış." diye mırıldandım titrek bir sesle. Kafasını çevirerek güven verici bir şekilde baktı. Aynı zamanda bu bakış bir parça gururlanma içeriyordu.

"Bu laboratuvar bana özel tahsis edildiği için binanın bilinmeyen bir kısmında. Bu şekilde hem daha sessiz, hem daha özel bir alanım var."

Anladım der gibi başımı salladım. Yürümeye devam ediyordu ki aniden bana bakarak durdu ve gülümsedi.

Koluma hafifçe dokunduğunda, korkutucu derecede ürpermiştim.

"Artık senin de özel alanın küçüğüm." dedi ve ürpertimi titreyişe dönüştürdü.

"Beren," dedim sesimin sertleşmesine mani olamayarak.

"İsmimle, seslenirseniz daha rahat ederim."

Bu çıkışımdan hiç rahatsız olmamış gibi kaşlarını havalandırdı.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin