Sevgili okuyucularim beklemesin... :))
Kapıyı açtığımda karşımda...
Dolan gözlerimi nefretle susturmaya çalışırken masumca bakan gözlerine o sözlerimle sapladım hançeri..
- Tanıyamadım ! Kimsiniz ?
-B-ben kızım, baban.
-Benim bir babam yok !!!
-Yapma kumsal ! Bak, lütfen açıklamama izin ver kızım..
-Tanımıyorum dedim kıt mısın ?
Seneler önce bıraktın gittin, Terkettin. Şimdi seni dinlememi mi bekliyorsun ? Herseyi bıraktım senin yüzünden çektiğim o kadar acı ? Bunları açıklayabilecek misin ?
Hem bağırıyor hemde ağlıyordum.
İçerden seslendi abim:
"Kumsal gelen kimmiş ?"
Derin bir nefes aldım ve
"Tanımıyorum abicim, yardımcı olur musun ?"
"Tamam güzelim geliyorum."
Nefretle dolan gözlerle yerleri incelerken abim geldi:
Kim mi---.
Donmuştu bir an abim..
Sonra da titreyen sesiyle tısladı.
"Git burdan !!, Git"
-Bak oğl-.
-Hala burda misin diye bagrirken ekledim;
-Birde valizle gelmiş, hangi yüzle geldin sen ???
-Annenizin yaptıklarını biliyor musunuz? .. Hayır dedi kendi kendine ve ekledi, Anne dediğiniz o kadının yaptıklarını bilseniz onu asla affetmezsiniz..
-Ne demek şimdi bu dedi abim.
-İzin verin ne olur sadece yarım saat izin verin herseyi anlatayım.
- Sadece 30 dk sonra defolup gideceksin.
-Tamam dedi isteklice babam.
Abim geri çekildi, içeri girdi. Sonra bahçeye çıktık ve masaya oturduk.
Bir süre sessizliklekten sonra Konuştu abim;
-Konuş.
- Siz küçüktünüz, Oğuzun Babası Faruk Annenizin liseden arkadasiydi. 10 yıla aşkın arkadaşlıkları, kumsal sen 12 yaşındayken bozulmuştu. Siz okuldayken bende işteyken Faruk sürekli öğleye doğru izin alıyordu.
Öğleye doğru annenizle o zman kiralık boş olan evde bulusuyorlardi. Yine o günlerden birinde, kiralık eve talip olarak bir müşteri aradı beni, bnde saat 1:30 ta kapıda buluşmayı teklif ettim. Tabi Faruk yine 12:00 de çıkmıştı ofisten...
Saat 1:30 da kapının önünde buluştuk, bende ki yedek anahtarla kapıyı açtım. Yatak odası tarafından gelen sesleri işitince iyice şüphelendim zaten anneniz benden müşteri aradı diye 2. Anahtari almıştı. Sessiz adımlarla ilerledim.
İçerden gelen gülüşmeleri duyunca elim kapı koluna gitti ve hızlıca açtım.. Ben karımı en yakın dostum, ortağımla bastım o odada.
Bir erkek kendine yedirebilir mi bunu ? Tabi ki hayır. Bende aynı acıyı o ikisi çeksin diye o akşam Faruğun karısı Yelda'yı yemeğe çıkardım, oldukça samimi davrandım zaten kadın benden hoşlanıyordu.. O gece yeldayla çektiğimiz videoyu Annene ve Faruğa gönderdik. Onlarda çok acı çektiler hemde nasıl.
Ama Yelda bir türlü çocuğu aldırmak istemedi, zaten geçen zaman içinde bana oldukça aşık olmuş ve kafayı yemişti. 4. Ay olduğunda artık bebeği aldiramazdik. Ben Faruğu bastığım o günden 1 hafta sonra öldürdüm. Hapiste yatamazdım, Yunanistan'a kaçtım. Ordan Letonya, sonra da kayboldum. Sizi terketmedim ben, gitmek zorundaydim.
Kumsal ağlamaya başlamış artık saçlarını çekiyor ve boynunu yirtiyordu. Abisi sakinleştirmeye çalışırken kumsal çoktan bayılmıştı.
Bir süre sonra zorlukla uyandı ama ne konuşuyordu ne de yemek yiyiyordu. Zaten ölümcül bir kilodaydi. Abisi hastaneye kaldırma fikrini aldı.
Sabah uyandığımda kolumda ki serum ve iki tekli koltukta uyuyan babam ve abime baktım. Biraz diklendim, abim gözlerini açtı ve
"Günaydın Prensesim" dedi.
"Günaydın Abicim" dedim..
Şimdi bekliyorsun görevliye uyandığını söyleyeceğim, kahvaltını getirecek, dedi.
Bende tamam anlamında başımı aşağı yukarı salladım.
Abim kapıdan çıktı, abim yanında telefonumu bir kaç kıyafet getirmişti. Düşünceli bir abim olması beni en şanslı kiz ilan ediyordu. Telefonumu komidin üstünden aldım ve Denizi aradım, ilk başta ne kadar tedirgin olsamda o Video ve o kızı Oğuzun tuttuğunu hatırladığımda haklı bulmuştum Denizi.
........Telefon Çalıyordu.........
-Efendim dedi uykulu sesiyle belliki şimdi uyanmıştı.
-D-deniz..
-Kumsaaal diye haykırarak bagırmıstı. Nerdesin Çabuk söyle nerdesin ???
- Hastanedeyim.
Tamam konum at hemen geliyorum...
Geleceğini öğrenince çok mutlu olmuştum. Hemen konum attım.
Abimde elindeki kahvaltı tepsisiyle içeri girdi. Eveeet güzellik 36 Kilo olmanın verdiği yetkiye dayanarak şimdi bunları hüpleticez, dedi. Gülümsedim ve kucağıma konan tepsiye daha sonra abime baktım ve
" Abi ?"
"Efendim güzelim"
"Deniz gelecek bir mahsuru var mı ?"
"Mutlu olacak misin ?"
Olumlu anlamda salladım başımı.
"O zamn sıkıntı yok güzellik."
Gülümsedim ve " Teşekkür ederim" dedim.
Hadi hadi yemek ye 36 Kilo insan ...
Sonra ikimizde gülmeye başladık, babamda Kımıldamaya başlamıştı.
Gözlerini pörtletti ve baktı bana kalktı ve yanıma geldi..
Bir tepsi daha getiriyorum dedi.
Evet arkadaşlar Hayvan Baş karakter Babası ve Abisi sayesinde 2 tepsi yemek yemişti, dikkat edin 2 TEPSİ.
Babanı affettin mi sorusuna içimde
"Onun bir suçu yokmuş." Olarak veriyorum. Tabi alışmam zor olacak ama.
Kapı çaldı ve Deniz içeri koşarak girdi.
Hemen sarıldı bana sıkıca abartıyorum 15 dk öyle durduk. İkimizde ağlıyorduk. 1 aydan fazla olmuştu görmeyeli.
Sonra gözlerini sildi babama ve abime selam verdi. İkiside sizin konusacaklariniz vardır diyerek aşağı kata indi.
Bizde sarmaş dolaş ağlaştık tabi.
Dün ögrendiklerimi oğuzla aramızda geçenleri. Sonra elimi tuttu ve kemik mi bu dedi?
Sonra kaç Kilo oldun sen diye sorduğunda cekinerek 36 diyebildim. Alkışladı tabi. Kızdı bide, azarda yedik en güzelinden.
Kaç gün hastanedesin sevgilim? diye sordu.
40 Kilo olana kadar.
Evet kahvaltıyı 2 tepsi yaptığıma göre 4 değil 8 Kilo bile almisimdir dediğimde, güldü ve iyi yapmışlar dedi.
Sonra bir sessizlik oldu.
Kumsal ben özü-
Herşeyi biliyorum deniz.
Sarıldı bana sıkıca. Hiç birakmayacakmis gibi...
.........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUDALA
SonstigesSenin budalan kim ? Kumsal & Deniz 'Herkes hayatına biri girsin ve tüm hikayemi baştan yazsın ister...Benim hikayem sensin.'