2 Cenk

108 88 1
                                    

Multimedya : Rüzgar Yılmaz

2ne1- Hate You

Gerinerek uyandım. Yaaa bir insanın , temizlikten dolayı heryeri böyle ağrır mı yaaa ? Yavaşça yattığım yerden kalktım.

Okula gitmek istemiyorum. Ayağa kalkıp sallana sallana dolabımın başına gittim. İçinden siyah bir pantolon , bol , uzun krem rengi bir bluz aldım. Giyindikten sonra banyoya doğru gittim. Saçımı tarayıp yüzümü yıkadım. Birden aklıma Bora geldi. Elimi alnıma vurdum. Ben bunu nasıl unuturum. Hızla salona gittim. Yorganına sarılmış uyuyordu. Ayyy yazık kıyamam(!) Ben uyandıysam o da uyanıcaktı.

Hızla sarsmaya başladım. Diğer yandan da bağırıyordum. "Uyan uyan hadi uyan sabah oldu uyansana kış uykusuna mı yattım uyansana." Hafif mırıltılar çıkartarak gözünü açtı. Sanki az önce onu ben öyle uyandırmamış gibi tatlı bir sesle "Günaydın , hadi kalkta birşeyler ye." Yorganı tekmeledi. Tabi tekmeleyince üzeride açıldı. Üst kısmının çıplak olduğunu unutmuşum.

Vay maşallah kaslara bak. Şimdi Sevim teyze gibi üzerine tükürüp '41 kere maşallah' diyesim geldi. Kaslarına salya akıtmayı bırakıp mutfağa gittim. Ekmekten bir parça bölüp sandiviç yaptım. Ağzıma tıkıştırırken Bora da mutfağa geldi. "Burada yenilebilecek birşey göremiyorum." dedi. Ağzım doluyken zar zor konuşmya başladım. "Egmek oğda , bugdolabı da şuda." Bana iğrenen gözlerle baktı. "Gerçekten senin gibi biri bana nasıl ? Hödük , odun der anlamıyorum." Gözlerimi kısıp burnumu kırıştırdım. O da ekmekten bir parça koparıp buzdolabından bulduğu birkaç şeyi tıkıştırdı. Yemeye başladı. Benden daha kibar yediği kesin...

Hızlıca montumu , şapkamı filan taktım. Birlikte dışarı çıktık. Aceleci adımlarla durağa doğru yürümeye başladım. Yürürken aniden bir el kolumu tuttu ve yürüdüğüm yolun aksi yönüne doğru gitmeye başladım. Bora alaycı bir sesle "Nereye gidiyorsun ?"

"Sorduğun sorunun ne kadar saçma olduğunu fark edebiliyorsun değil mi ?" Kısa bir mesafeden sonra bir arabanın önünde durduk. Bora cebinden anahtarını çıkardı. Birkaç gündür binanın önünde dikkatimi çeken araba Bora'nın arabasıymış. O sürücü kısmına geçerken bende ayakta dikildim. Kapıyı açıcakken bana baktı. "Davetiye bekliyorsan daha çok beklersin." Gözümü devirip bende diğer ön koltuğa geçtim. Sessiz bir yolculuktan sonra beni okuluma bıraktı. Teşekkür ettikten sonra okuluma girdim.

Okulda , kitaplarımı almak için dolabımın yanına gittim... "Naber güzelim. Okullar açıldığından beri pek görüşemiyoruz." Bu iğrenç sesi ne zaman duyucam diye merak ediyordum zaten.

"Görüşmek zorunda da değiliz." Kitaplarımı alıp sınıfıma çıkmak için adım attığımda Cem beni geri dolabıma doğru fırlattı. Ardından beni dolap ve kendi arasında sıkıştırdı.

Kaşlarını çatıp dudağını büzdü. "Aaa nasıl böyle kırıcı konuşabiliyorsun." Dedi. Alıngan bir sesle.

Onu itmeye çalıştığımda başarısız oldum. Hiç beklemediğim bir zamanda Cem'in yüzüne yumruk indi. Rüzgar , Deniz ve Bora vardı. Deniz Cem'e bir tekme attı. "Seni bir daha Asena'yı rahatsız ederken görmeyim demedim mi lan ben ?" Cem elinin tersiyle dudağının kenarını sildi. Sinirle Rüzgar ve Deniz'e baktı. "İstediğinizi söyle. Asena ve sizin düşünceleriniz umrumda değil. İstersem Asena'ya türlü türlü işkence ederim. Bu kimseyi ilgilendirmez." Kalın kafalı şey...

Hızlıca yanımızdan uzaklaştı. Deniz kolunu omzuma attı. "Kanka bu insansı yaratık sana birşey der veya birşey yapmaya kalkarsa bana söyle. Ben hallederim." Son cümlesini kolundaki pazıları çıkartarak söylemişti. Rüzgar Deniz'i dürttü. "Mal sen ilk başta sevgilini yavşaklardan koru. Ben Asena'yı korurum." Parmağıyla Sena'yı gösterdi. Yanında da bir çocuk var. Çocuk sanki flört etmeye çalışıyor ama Sena yüz vermiyor gibi görünüyor. Deniz kaşlarını çatarak onlara baktı. "Kim lan bu hıyar ?" Kolunu omzumdan çekti.

Üst Kattaki Psikopat #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin