Üst Kattaki Psikopat #Wattys2016

6 Tanışma Ve Uyarı

All Star - Smash Mouth

Sabah kalktığımda öğlen Bora'nın ağabeyi ile tanışacağım için heyecanlıydım. Uyandığımda kahvaltımı yaparken Bora da benim evimin kapısını halleti. Merve hala uyuyordu. Ben eve gideceğim için daha erken uyanmıştım. Elimde anahtarım kapıdan çıkacakken , arkamdan birinin tişörtümü çekiştirdiğini hissetim. Çatık kaşlarımla arkamı döndüğümde Bora'nın yaptığını gördüm.

"Tişört yukarıya katlanmış ve siyah kilodun gözüküyordu." Seslice yutkundum. Geri önüme dönüp kapıyı açtım. Karşı kapının açılma sesiyle geri kapattım.

Bora bana 'ne oldu' dercesine baktı. "Erkan amca işe gidiyor. Ben bu halde asla bizim eve gidemem. Şimdi bir de iş saati girip çıkan oluyor. Bora kapının dürbününden baktı. Uzun bir süre baktığında kolumdan tuttu. Kapıyı yavaşça açtı. Binaya baktığında beni hızlıca çekiştirdi. Terliklerimizi giyip benim kapımın önüne kadar eşlik ederken bu sefer bizim kattaki karşı komşum çıktı. Saklanamayacaktım Allah kahretsin. Bora hızla kendini benim önüme siper etti. Önümde durup benim saklanmama yardımcı oldu. Zaten çocukta bir kalıp var maşallah nerdeyse hiç gözükmüyordum. İşe giden adam Bora'ya bir baş selamı verip asansöre bindiğinde yeniden hızlıca benim evimin önüne geldik. Oyalanmadan kapıyı açıp Bora'ya teşekkür ettikten sonra kapımı kapattım.

İlk başta odama gidip üzerime kot pantolon ve siyah askılı bir tişört giyip üzerine de deri ceketimi giydim. Evi toparlayıp hazır hale geldim. Saate okula gitmeme az kala dışarı çıktım. Kapımda Bora'yı beklemediğim için ufaktan yerimde sıçradım. Merve Bora'nın yanından eğilip gülümseyerek. "Günaydın! Rüzgar'a yanlış anlayacağı bir şeyler söylememen dileğiyle." Onun bu sözüne gülümsedim. Kafamı 'hayır' anlamında salladım. Söylemicektim. Merve yüzündeki gülümsemeyi daha da genişletti. Ayakkabımı giyinip aşağı indik. Bora ve ben öne Merve ise arkaya oturmuştu.

Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında elimi radyoya götürüp. Bir şarkı açtım. Okula giderken şarkı söyleyip ona eşlik edip dans ederek gittik. Tabi Bora bize katılmadı. Sanki bir şey onu rahatsız ediyordu. Okulun önüne geldiğimizde teşekkür edip. Okula girdik. O da benimle aynı yere yürümeye başladık. Deniz , Rüzgar ve Sena'nın olduğu banka.

Sena oturmuş , hevesle bir şeyler anlatan Deniz'e bakıyordu. Rüzgarsa elinde telefonla uğraşıp diğer yandan Deniz'e takılarak onu sinir ediyordu. Onların bu hali bende gülme isteği yarattı. Her zamanki halleri işte.

Rüzgar Merve'yi gördüğünde Deniz ile uğraşmayı bırakıp telefonu cebine sıkıştırdı. Merve ile sarıldıktan sonra eliyle saçlarımı dağıtıp böylelikle bana da 'günaydın' dedi. Banka doğru gittiğimizde Deniz ve Sena'yla da selamlaştık.

Merve heyecanla "Bora'nın ağabeyine hep beraber bu öğlen oturmaya gidiyoruz. Hepimiz davetliyiz." Deniz ve Sena gülüseyerek başlarını olur anlamında salladılar.

Rüzgar kaşlarını çatarak Merve'ye baktı. "Hayır ola sen nasıl bu kadar çabuk tanıyıp samimi oldunuz."

Sena onun kıskanışını sevdiği için kıkırdadı. "Çabuk zaman mı ? Emin misin ? Biz onunla bebeklik arkadaşıyız. Ailelerimiz bile çok eskiden beri arkadaşlar. Ağabeyi seninle çoktandır tanışmak istiyor. Hem seninle tanışır hemde diğerleriyle yoksa gelmeyeceğim deme bana." Merve böyle deyince Rüzgar rahatlamışa benziyordu.

"Tamam olur. İstersen biraz gezinelim mi ?" Kolunu ona doğru uzattı. Merve koluna girip kafasını salladı. "Hem benimde seninle ilgili özel olarak konuşmak istediğim bir konu var. Onu konuşuruz." Beraber dolaşmaya gittiklerinde ben de Sena'nın yanına oturdum.

"Ne anlatıyo lan yine bu şakraban ?" Deniz kaşlarını çatarken , Sena güldü. "Geçen yine 14-15 kişi buna dalmış bu hepsini dövmüş , onu anlatıyor." Sena cümlesinin her kelimsinde Deniz göğsünü kabartıyordu. Cümlesini bitirince yumruğunu göğsüne iki kere vurup "İşte kaslı ben." dedi. Grupça Deniz'in havasını söndürmeyi seviyorduk ve bende tam olarak bunu yapıcaktık.