Lana Del Rey - Hit And Run
Eski işimi aksattığım için kovulmuştum ve şimdi yeni bir işime gidiyordum. Bu olaylara iyi yanından bakıcak olsaydım. Ailemin olayı öğrenmemsiydi. Hiçbirimiz bu olaydan sonra eskisi gibi devam edemedik. Yememiz içmemiz azaldı. Sonuç olarak zayıflamıştık. Rüzgar zaten okula az gelmeye başladı. Arada sırada içi rahat olmadığı için benim evimde kalıyordu. Açıkçası bu durumdan şikayetçi değildim. O varken en azından daha iyi uyuyabiliyodum. Yavaşça marketin içine girdim. Yeni görevim kasiyerlikti.
Yüzümün rengi solduğu için , normalde fazla yapmadığım makyajımı sürüyordum. Böylece insanların hayaletmişim gibi bakışlarına maruz kalmıyordum.
Üstümü değiştirip kasanın başına geçtim. Hiçbir mimik göstermeden robotmuşum gibi müşteilerin alacaklarını kasadan geçirip parayı aldım , kasaya koy , para üstünü ve fişi ver.
İşim bittiğinde kendi kıyafetlerimi giyerek marketten çıktım. Cebimde sessizde kalan telefonumu çıkarıp ne var ne yok diye baktım. İki mesaj geldiğini görerek mesaj kutusunu açtım. Biri Sena diğeri de tanımadığım bir numaraydı. İlk başta Sena'nın mesajını açtım. "İşten çıktıktan sonra haber ver. Hepimiz sende bir hafta kalıcaz , hem seni yalnız bırakmamış oluruz :)"
Gülümesyip memnuniyetle kabul ettiğimi belirttim. Bilinmeyen numaralı mesaja baktığımda kaşlarımı çattım. "Tesadüfen seni görmek için bulunduğun yeri söyler misin ?" Kim olduğunu anlayıp gözlerimi devirdim. "Cehennemin dibindeyim zebanilerle dondurma yiyoruz." mesajı gönderip eve doğru yürümeye başladım.
Binanın önüne geldiğimde Bora'nın arabasını gördüm. Canımı sıkmaya başlamıştı. Tamam daha önce bize zarar gelmesini engellemişti. Tuna abi de beni burada bu adama emanet etmişti ama gıcıktı , kendini bilmezdi. Öyle ki bazen Bora'nın eline vermek istiyordum. Birbirlerini kedi köpek gibi yiyip bitirsinler diyordum, bu sadece iç sesim söylüyordu çünkü ben onu Bora ile aynı gruba koymak istemiyordum. Her ne kadar sevmesem de Bora için büyük hakaret olurdu ki bunu daha hak etmiyordu.
Adımlarımı hızlandırıp arabanın yanına gittim. Bacaklarımı kırıp camdan içeriye baktım. Bora koltukta elinde kahveyle uyuyakalmıştı. Üfleyip sertçe cama vurdum. Bora sıçrayarak uyandığı için elindeki kahveyi üzerine döktü. Kahve soğumuş olmalı ki fazla tepki vermedi. Kafasını birkaç kez direksiyona vurduktan sonra dışarı baktı. Beni görünce Kapıyı açması için birkaç adım yana kaydım. O da çıktıktan sonra rüzgardan üşüyerek 'brrrrrr' diye bir ses çıkarıp arabanın içine göz gezdirdi. Bir şey bulamayınca üfleyerek sertçe arabanın kapısını çarptı.
Göz altları yorgunluktan ve uykusuzluktan morarmış , üşüdüğü için kollarını birbirine sarmış eh birde kahveyi dökünce rüzgarla birlikte... elimdeki montu özenmeden üzerine attım.
Fazla ince bir kız değildim ama yinede üzerini fazla sarmıyodu. Yinede Ahmet montumu iyice vücuduna sarıp ısınmaya çalıştı.
"Ne oldu ? Ne işin var burada ?" Gülümsedi etrafına bakındıktan sonra zor çıkan sesiyle "Buradan geçiyodum. Tesadüfen arabayı buraya bırakmışım." Alaycı bir ses çıkarıp binaya doğru adımı atmışken kolumdan tutup benim gitmemi engelledi.
Derin bir nefes alıp 'ne var' dercesine kafamı iki yana salladım. "Bıçağı olan adam Mavi Balina akıl hastanesinden kaçmış."
Adamın normal olması zaten olanaksızdı. "Eee ne var bunda , bu beklenilen birşeydi bence." Montuma sanki daha da olabilecek gibi sarıldı. "Aslında kaçmak yerine kaçılmasına olanak tanılmış. Hasta en son... bir dakika." Arabanın kapısını açıp torpido gözünden bir foğtoraf çıkardı. Foğtorafta belli belirsiz sarışın bir kız vardı. "Adı Sefine Tutku. En son Kasap Bıçaklı tanrıyla görüşen kişi ve tabi ki de kaçmasında yardımcı olmuş." Kaşlarımı kaldırarak baktım. Tutku , Bora ve Toprak'ın soyadıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üst Kattaki Psikopat #Wattys2016
Misteri / ThrillerKorktum hem de çok onun katil oluşunu öğrendiğim de hele ki gözümün önünde sevdiğim arkadaşımı öldürdüğün de ona canavar olarak baktım ailesini bu hale getiren den ölesiye korktum. Ama canım için savaştım. Bu savaşı ondan kaçışımı sevdiğim insanları...