7. Ölüş

23 15 1
                                    

OneRepublic - Counting Stars

Hala üzerimdeki şoku atlatmaya çalışıyordum. Ama olmuyordu. Bir katil hep çevremdeydi. Cenk'in katilini uzakta öylesine birini sanarken katil hep yannı başım da evim de ağırladığım kişiydi.

Beynim sanki bana işkence etmekten çok zevk alan bir sadist gibi oda dan çıkarken Bora'nın son sözlerini tekrarlıyordu. İçimdeki ses bu halime rağmen benimle dalga geçiyordu. 'İçindeki sadist Bora işte hem de onun laflarını duyuyorsun. Beynini ele geçirmiş senin.' İçimdeki sesin alayını umursamadım bile ama sonradan iç sesime öfkelendim. Benim iç sesim ama her zaman benimle alay içindeydi sanki bana bir şey olduğun da kendisi sapasağlam durucaktı.

Bora beni öldürmek istiyordu. Gözünde ki parıltıyı gördüm. Yaptıkların dan en ufak bir pişmanlık yoktu. O insan olamazdı. Belki de Tuğra da bu yüzden ona öyle bakmıştır. O bir şeyler biliyor bunu açıkça hissetmiştim.

Hala masal gibi geliyordu. İnanmak istemiyordum. Bora benim güvenmeye başladığım hatta biraz daha böyle ilerleseydik... Tanrım ondan hoşlanma ihtimalim bile vardı. O pastanedekiler de yalandı Cenk öldü dediğim de şaşırması ve bana destek oluşu hepsi sahteydi.

Odama gidip o günkü giydiğim pantolonu aradım. Bulamayınca hızlı adımlarla kirli sepetini karıştırdım. Pantolonumu orada bulduğum da ceplerini karıştırdım. Her zaman ceplerim de unuturdum. İfade alınan gün giydiğim pantolonun arka kısmından polisin kartını buldum. Üzerindeki yazan ismi fısıltı şeklin de istemsizce ağzımdan kaçtı. 'Ahmet Demir' numarayı tuşlayıp parmağımı uzun süre ara kısmının üzerin de tuttum. Bir yandan onu arayıp daha fazla böyle bir canavarın ortalıkta dolaşmasını istemiyordum. Diğer yandan ise Toprak ağabeyin ve Merve'nin yakarışları kulağımdaydı.

Onu önemsiyorlardı. Kendime engel olup aramaktan vazgeçtim , ama ne olur olmaz diye rehberime 'Ahmet Demir' şeklin de kaydettim. Telefonumu kanepenin üzerine fırlattım. O evden çıkarken Melis abla bana samimi olduğuna inandığım şekil de bakıyordu. Merve'nin dediği gibi bir kaç şey geveleyip oradan hepimizi çıkartmıştım.

Ayağa kalkıp mutfağa gittim. Bir bardak su içtikten sonra pencereden baktım. Binanın önündeki haraket eden beyaz araba dikkatimi çekti. Bora'nın arabasının arkasına park etti. İçinden Merve ve Bora indi. Bora'yı gördüğüm de sanki hissetmiş gibi o da bana baktı. Bir kaç saniye süren ama bana asırlar gibi gelen süreç için de bakışmıştık. Bana göz kırptıktan sonra gülümsedi. Bakışlarını ilk kaçıran o oldu. Hemen kafamı içeri sokup perdeyi kapattım.

Lanet olsun neden bakmıştım ki hayır bakıyorsun neden bakışlarını kaçırıp içeri girmiyorsun aptal. Elimi alnıma vurdum. Acaba neden buraya geldiler. Endişemden dolayı hem ağzımdaki etleri kemiriyor diğer yandan parmaklarımın kenarlarını kemiriyordum.

Yukarıdan kapının açılıp kapanma sesi geldi. Bora'nın evine girdiklerini anladım. Belki de buradan kişisel eşyalarını alıp gidicekti. Bu düşünceyle derin bir nefes alıp kasılan bedenimi gevşetmeye çalıştım. Televizyon dan bir radyo açıp evin kaba temizliğini yapmaya başladım. Süpürüp silecek ve toplayacaktım. Çalışma masasının üzerini silerken salondaki telefonumun bildirim sesi geldi. Salona gidip telefonu elime aldım.

Kimden Senacık

'Zaten ben kimim ki bir günaydın mesajı bile yok. Belki de öldüm yani ama kimin umrunda.'

Mesajına yandan bir gülüş attım.

'Bak bak nasıl da ilgi istermiş. Lan eşek hep ben mi sana mesaj attım azıcıkta sen bana at.'

Mesajı yolladıktan sonra bu sefer Merve aramaya başladı. Yüzümden gülümsemem silinip yerini düz hale alırken kaşlarımı çattım. Karnım da afrika yerlileri dans etmeye başladığında derin bir nefes alıp ciğerlerimi yeni bir oksijenle doldurduktan sonra aramayı cevaplandırdım.

Üst Kattaki Psikopat #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin