1. Bölüm

669 80 17
                                    

Kütüpaneden çıkmış eve gidiyordum. Bugün berbat bir gündü yine okulda dalga konusu olmuştum. Neden benimle uğraşmak zorundaydılar ki? Napmıştım onlara ben? Kimsede çıkıp bir şey dememişti. Ne diyebilirlerdi ki herkez onlardan korkuyordu onlar sadece sürtüklük yapmayı bilirler zaten. Okuldaki çoğu erkekle yatmışlardı ahh ne sürtükçe.

Eskiden popiler bir kızdım ama onların yaptıklarını kimseye yapmıyordum tamam belki birazcık ama onlar gibi değildim? Okulun zengin sürtüğü çok yakın arkadaştık birlikte takılırdık hep ama neden böyle bişey oldu bende anlamadım?

Ahh boşverin. Ben Angela Brian eski popiler öğrenci şimdi ise eziklikte mastır yapmış biriyim. Merhaba. Babamın küçük bir tekstil şirketi var. Annem yok. Babam ben küçükken beni istemediğini ve başka bir adamla gittiğini söyledi. Ne yaparsam yapayım ondan nefret edemiyordum. Babam annemden kalan herşeyi atmıştı demek nefret etmeyi başarabilen biri var.

Sonunda eve gelmiştim yavaşça kapıyı açıp içeri girdim. Babam merdivenlerden bavuluyla iniyordu. Yine nereye gidiyor acaba?

" Yine nereye gidiyorsun? " konuştuğumda beni yeni fark etmişti.

" Gitmiyorum kızım gidiyoruz " ne demişti temin o!

" Hopp dur bakalım orda gidiyoruz derken? "

" Besbelli işte gidiyoruz bu şehirden? "

" Ama neden biz mutluyduk burda " yalan!

" Mutlumuyuz git ve aynaya bak eskisi gibi değilsin senin için üzülüyorum bebeğim zorluk çıkartmadan kıyafetlerini alda gidelim? "

Gözüm duvarda asılı olan aynaya gitti. Cidden değişmiştim eskiden daha gür ve canlı olan saçlarım soluk ve dolaşmıştı. Bu ben değildim. Kapamı ileri geri sallayıp hızla odama çıktım. Burdan biran önce kurtulmak istiyordum.

Kıyafetlerimi arabanın bagajına koyup ön koltuğa oturdum. Evet gidiyordum buralardan. Güle güle İngiltere. Hoşbuldum New Orleans.

Sonunda gelebilmiştik. Evimiz diğerine göre daha büyüktü. Bembeyaz bir sayfa açıcaktım, tekrardan mutlu olmayı deniyecektim. Eve girmiştim içi beyaz ve mavi uyumu içinde klasik oturma gurubu onlara uygun aksesuarlar vardı. Baya güzel döşenmiş bir evdi. Acaba odam nerde?

" Odam nerde? " tamam birazcık öküz olabilirim .

" Çatı katını istersin diye düşündüm "

" Evet teşekkürler baba ben odamdayım "

" Ha bu arada yarın okula gidiyosun haberin olsun canım " okul mu?

" Yaa baba ne okulundan bahsediyorsun sen haftaya başlasam okula olmaz mı? "

" Hayır olmaz Angela yarın o okula gidiyosun nokta. " oflayarak merdivenleri çıkıp odama girdim yatağımın üstünde bir cam vardı resmen hayalimdeki odadaydım şuan beyaz ve kahverenginin uyumu odaya hoş bir görüntü katıyordu .

Kıyafetlerimi yerkeştirmeyi bitirmiş yatağımın üsüyünde oturmuş ne zamandır girmediğim sosyal medya hesaplarıma girmeye karar vermiştim.

Akşama kadar odamda oturmuştum. Babam yemeğe çağırdığında ise aç olmadığımı söyleyip reddetmiştim. Oda fazla üstelemeyip beni yalnız bırakmıştı.

Korkuyordum. Babamın başka bir kadınla evlenmesinden delice korkuyordum. Babam ne kadar öyle birşeyin olmayacağını belirtsede kalp bu napacağı belli olmaz diğmi? Herkez korkar zaten kimi karanlıktan, kimi yüksekten, kimi ise yalnızlıktan korkar. Korkmayan insan var mıdır ki?

Benim en büyük korkum aşık olmak. Evet duydunuz aşık olmaktan korkuyordum. Çünkü aklıma annem ve babam giliyor. Onların aşkıda büyüktü dediğim gibi aşkları büyük olabilir ama sorumluluk duygusu küçücük hatta hiç yok denecek kadar azdı. Her hikayede bir pes eden illa vardır değil mi? Bu hikayenin pes edeni ise o kadın dı yani annem. Anne diyince içim bi hoş olsada seviyordum o tarifsiz 4 kelimeli sözcüğü kim sevmez ki. Anneler zaten kutsal değil midir ki? Ama o kadın dışındakiler tabiki. Çünkü annelik sadece doğurmakla olmuyor hani sevgisi hani şevkati bunlarsız anne olmaz değil mi?

Yaz olmasına rağman yağmur yağıyordu. İçimi tarifsiz bir huzur kaplamıştı. Yağmurlu havaları seviyordum yağmurda ıslanmak hepsi benim için huzurdu. Yatağımdan hemen kalkıp hırkamı alıp odamdan çıktım. Babam uyumuş olmalıydı. Sessizce kapıdan çıktım. Yağmur yavaş yavaş ıslantmaya başlamıştı dışarıda pek insan yoktu. Yolun karşısında bir çift vardı. El ele tutuşmuş yürüyorlardı. Belki mutluluk buydu?

Mutluluk. Bedava ama herkesin sahip olamadığı ara sıra bir kaç saatlik bir duygu değişimi bence. Hani okuldan mutlu çıkarsın ama eve geldiğinde illa bir şey olur ya hah işte o bu. Göstermelik mutluluk. İnsan kaybettiği şeylerin değerini bilir ama kaybetmeden önce nasılsa varı olmaz mı? Kim diyebilir ki kaybettikten sonra ne fayda eder? Annem mesela gelse pişmanım dese iş işten geçmiş olmaz mı? Zaten ondan da böyle bir potansiyel göremiyorum gelcek olsa şimdiden sonra gelirdi değil mi? Reşit olduktan sonra gelse ne yarar?

Issız sokaklarda birtek benim ayak seslerim yankılanıyordu. Fazla sessizdi. Bilmediğim sokaklar biraz ürkmeme sebep oluyordu. Bir ses ses duyduğumda arkama baktım ama kimse yoktu. Cidden korkmaya başlamıştım. Düz yola baktığımda uzakta bir beden görmem bir olmuştu. Gözlerini bana dikmiş bedenimi arsızca süzüyordu. Hızla arkamı dönüp koşmaya başladım. Ara sokaklardan sapıyordum. Evim görüş alanına girmişti. Son kez arakamı döndüm yolun başında dikiliyordu. Korkuyla eve girdim.

Sabah kalktığımda dün akşamı düşünmemeye gayret ediyordum iyiki babam uyanmamıştı. Beni göremeseydi benim için kötü olucağı kesindi. Aynada kendime bakakalmıştım. Saçlarım yağlanmıştı ve göz kalemim akmıştı. Bu ben miydim? Iyk. Hızla banyoya girdim. Kaskatı kesilmem bir olmuştu. Aman Tanrım. Bu da neydi böyle? Aynada;

" Yine görüşeceğiz? " yazıyordu.

Peki ne yapacaktım ben? Ne yapmıştım peki ona? Babam dan da yardım isteyemezdim. Tanrım yardım et.

Vampir Sözleşmesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin