13. Bölüm "Oyun"

91 19 6
                                    

       Gözlerimi yavaş yavaş açmaya başlamıştım. Kapkaranlık bir odada her şeyin yerini kolaylıkla algılayabiliyordum. Bayılmadım önce her şeyi hatırlıyordum. O ses ve yerden havalanışım. Ne demişti o öyle? Hem neden burdaydım? Biraz uzağımdaki kapıdan sesler gelmeye başlamıştı biran. Sonra kapı son gücüyle açılıp duvara çarptı. Beyaz ışık gözlerimi kamaştırıyordu. Kapının ardında kimse yoktu sadece ışık vardı. Birden ayak sesleri yankılanmaya başladı hala görüş alanımda kimse yoktu.

   Mavi gözlü ve kahverengi siyah karışımı saçları olan biri girdi odaya. Kimdi bu? Yüzündeki alaycı ifade kilometrelerce öteden bile fark edilir derecedeydi. Yürüyen ego yığınından başka bir şey olamazdı halbuki. Korkuyor muydum? Hayır! Neyseki kaçırılmaya alışkındım!! Yanıma usulca geldi. Ellerini saçlarımın üzerinden geçirip ben daha ne olduğunu anlamadan elleri sıkıca saç diplerimden tutmuş ve geri yatırmıştı. Kafası kafamın üzerinden bana acıyan gözlerle ve bir o kadar da samimiyetsizce bakıyordu.

“ Ve kuzu ağa düştü!! Şimdi seninle ne yapalım?” hala yüzündeki alay gitmemişti.

“ Ne istiyosun!? ” düşünürmüşçesine gözlerini kıstı sonra ise iğrenç bir kahkaha atıp yüzüme baktı;

“ Bana ailemi geri vermeni istiyorum? ” anlamamıştım cidden ne diyordu bu kaçık!

“ Sana nasıl aileni vermemi bekliyorsun!? ” tahmin eder gibi bir hali vardı.

“ Şu cadı arkadaşın adı neydi Elly yok hah Emma evet evet onunla getireceksin! ”

“ Olmaz!! Asla! ” saçlarımdaki elini daha da aşağı çekmişti bu yüzden odada tiz çığlığım yankılanmıştı.

“ Sana sormadım prenses yapacaksınız anladın mı beni yoksa o çok sevdiğin babacının cesedini önüne sererim!! ” sadece kafamı sallamakla yetinmiştim. Şimdi korkuyor muydum?  Evet hemde fazlasıyla.

“ Hadi azıcık insacıl davranıcam sana iki gün müddet arkadaşınla konuşun anlaşın sonrada şu saçma büyüyü yapın!! ” saçlarımı bıraktığında boynumda feci bir acı hissetmem bir oldu. Arkadan ellerimi çözüp bacaklarımı çözmeden odadan çıktı. Ellerim direk ayaklarıma gidip ipi çözdüm. Korkak adımlarla bulunduğum yerden hızlıca çıktım. Neler oluyordu böyle? Hızla evime gittiğimde kapının açık olduğunu ve içeriden sesler geldiğini duydum. Hızla içeri girip konuşanlara baktım. Edward ve Emma. Edward beni görünce hızla yanıma gelip iri elleriyle bileklerimi tuttu. Gözlerindeki saf öfke beni daha da korkutmaya başlamıştı.

“ Nerdesin sen gerizekalı!!? ” kükreyişi evin içinde yankılanmıştı adeta. Ben daha ne olduğunu anlamadan kafam sert bir şeye yaslandı. Edward bana sarılıyordu!  Onun kollarında huzuru tadıyordum. Ne kadar sarılmıştık?
Bir dakika mı?
İkimi mi?
Yoksa beş dakika mı?
Bilmiyordum? Onun kollarında saki kendimden geçiyordum? Bu duygu neydi şimdi? Güven mı? Bence değil. Yoksa abim gibi gördüğüm için mi? Bu kesinlikle değildi! Peki aşk? Gerçekten aşk mıydı? Veya küçük bir hoşlantıydı. Beni yavaşça kendinden ayırdığında gözlerine baktım. Gözlerindeki tedirginliği görebiliyordum ama neden öyleydi? Cevaplanması gereken onlarca soru vardı?
O adam bunu neden benden istemişti?
Emma da mı bu işlerin içindeydi?
Peki biz Edward la neden sarılıyorduk?
Hiç bir şey bilmiyordum biri tüm soruları cevaplamak zorundaydı? Kim cevaplayanilirdi ki?
Emma mı?
Yoksa babam mı?
Belkide annem cevaplardı?
Kimbilir belkide Edward cevaplardı.
Nolduğunu anlamadan yine bağırmaya başlamıştı?

“ Ne istiyolar lan senden? ” gözlerim Emma yı bulduğunda bana değilde Edward a bakıyordu. Gözleri şaşkınlıkla açıldığında bana baktı. Bir şeyler olduğunu anlamıştım ama ne olduğunu bilmiyordum?

“ Emma ne oldu? ” ne konuşuyor nede hareket ediyordu yaptığı tek şey korku ve şaşkınlıkla gözlerimin içine bakmasıydı. Rahatsız olmuştum. “ Konuş artık Emma!” bağırmamla irkildi.

“ Sen Edward oyun oynamayı kes çünkü istediğine ulaşamayacaksın!! ” Edward ın istediği şey neydi? Gözlerim Edward ı bulduğunda gözlerini kısıpta Emma ya baktığını gördüm. Tekrar Emma ya bakıp konuşmasını bekledim ama yine hiç birşey yapmadan bana bakıyordu.

“ Oyun derken? ”Edward ın panikler gibi olduğunu gördüm ama bir anlam çıkaramadım.

“ Senin kanını istiyor ve bunu seni kendine aşık ederek yapmayı planlıyor? ” şok olmuştum. Gözlerim anında Edward a gittiğinde onun da bana baktığını gördüm. Tüm gücümle yanağına tokat attığımda vurmamın şiddetiyle yere yığıldı. Bir kez daha şok olmuştum. Bunu ben nasıl yapabilirdim? Onlar gibi mi olacaktım şimdi?

“Hayır, hayır, hayır,  yardım et bana Emma lütfen!? ” ona baktığımda çaresizliği yüz hatlarından okunuyordu adeta. Kafasını yere eğdiğinde artık çok geç olduğunu anlamış oldum!!

“ Ve siz ikiniz doğmadan lanetlendiniz! ” lanet mi? Bir kez bin oldu resmen!!

“ Ne laneti? ”
“Ne laneti bu?? ” aynı anda konuştuğumuzda gözlerimizde kesişti ama onun yüzüne dahi bakmak istemediğim için hemen gözlerimi kaçırdım.

“Doğmadan önce yapılan bir lanet ölümsüz bir canavar ve yarı ölümlü biri sonsuza dek lanetlenir ama bunlar seçilerek belirlenmez doğa ana kimleri seçerse o dur? ” nasıl yani?

“ Şimdi o lanetli kişiler biziz öylemi? ” evin içinde yankılanacak derecede bir kahkaha atmıştım. “ Böyle bir şey asla olamaz! ”

“ Bir kaç gün sonra herşeyi anlarsınız ikinizin kaderide aynı ama değiştirebilirsiniz de? ”

“ Nasıl? ”
“ Nasıl? ” yine aynı anda konuşmuştuk!

“ Kolay canım aranızdan birinin ölmesiyle lanet kalkar ve biri hayatına kaldığı yerden devam eder ama öyle kolay bişey miş gibi bakmayın çünkü biri ne acı çekeçekse diğeride aynı acıyı tadacak!? ” donup kalmıştım bu sefer gözlerimi kaçırmadan Edward ın gözlerine bakıyordum. Şimdi nolucaktı?
Kim ölecek?
Kim yaşayacaktı?
Belkide başka bir yolu daha vardı?
Ölümle sonlanmayan?
  

Vampir Sözleşmesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin