Patron

1K 90 73
                                    

  Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar :-) :-) :-)

   Yollar git git bitmiyordu sanki. Birde etrafta gördüklerim iyice can sıkıcıydı. Biran önce bara gidip işimi halletmek istiyordum. Özel bir bardı, sahibini de küçüklüğümden beri tanırdım. Gündüz fazla iş yapmaz, geleni de gideni de az olurdu. Ama bu aralar işler eskiye göre biraz daha iyiydi ve bara ortak olmak isteyen biri vardı.

      Patron ortak istemediğini söyledikçe o kişi anlamamazlığa veriyordu. Adam mı veya kadın mı olduğunu daha bilmiyordum. Her gün beş-altı adamını gönderip patrona barı isteğini söyletirdi. Barın önüne geldiğimde sağ tarafta üç tane siyah, markalı araba vardı. Anlaşılan yine gelmişlerdi.
  
     Hızlıca bara girip sahnedeki yerimi aldım. Gitarın akordunu ayarlarken içerden bağırma seslerinin geldiğini duydum. Daha sonra bir kaç cam kırığı sesini. Gelen sesleri umursamayıp işime devam ettim.
    
       Hayatımda sevdiğim tek şey gitar çalmaktır. Küçüklüğümden beri de gitarla uğraşırım. Genellikle bu barda sahne alırım, bazen de okulların mezuniyet töreninde sahne alırım. Düşüncelerim silah sesiyle bölünmüştü. Gitarı yan tarafa koyup ayaklandım. Ses patronun odasından gelmişti. Odaya doğru ilerledim. Kapıya gelince içeriden bir kadın sesi duydum.

"İşi fazla uzattın ama babalık. Bu bar sahipsiz kalmayacak emin ol. Götürün şu pisliği!"
 

      Tam arkamı dönüp gidicektim ama birden kapı açıldı.  İçeriden çıkan adamlardan biri beni hemen yakaladı. Kaçma fikri aklıma gelsede yeltenmek istemedim. Odadan çıkan iki kişi patronu kollarından tutmuş, yerde sürükleyerek götürüyorlardı. Alnından sızan kanlar silah sesinin sebebini açıklar nitelikteydi. Düşünceme  irkilsem de annemin cansız bedeninin kollarıma bırakılmasından, onun mezarını ellerimle kazıdıktan sonra tamamiyle hissizleşmiştim.


     Onlar çıkınca beni odaya aldılar. Koltukta oturan kadına baktım. İlk dikkatimi çeken yeşil gözleri oldu. Sonra kulak memesinin bitişinden başlayıp omuzlarına doğru inen ince çizgilerden oluşan dövmesiydi. Giydiği omuzları açık elbiseden topladığı saçlarından açıkta kalmıştı dövmesi. Saçları siyahtı, boya olmadığı da belliydi. Yanımdaki adam konuşmaya başlayınca gözlerini benden çekip adama döndü.

"Kapıda bir köstebek bulduk ne yapalım efendim?"

"Bırakın onu dışarıya çıkın!"

"Ama.."

"Dışarıya çıkın dedim!"

     Adamları üstelemeyip dışarı çıktılar. Odada o ve ben kalmıştık. Siyah saçlı kadınları sevmezdim özelliklede kötü kadın havası varsa. Yüzüne bakmayı bırakıp odayı incelemeye başladım. O ise hala beni incelemekle meşguldü. İnceleme işi bitince nihayet konuşmaya başladı

"Bazen affetmek için önce cezalandırmak gerekir. Yanılıyor muyum?"

     Odayı incelemeyi bırakıp yüzüne baktım. Gözleri kısılmış dudakları hafif aralıktı. Cevap vermediğimi görünce gülümsedi. Sesi gibi gülüşüde buz gibiydi. Sırtını koltuğuna yaslayıp eline aldığı dosyadan bir şeyler okumaya başladı. Dövmesi çok ilgi çekiciydi, dört çizgiden oluşuyordu. Her çizgide iki yıldız, yıldızların arasında sonsuzluk işareti vardı. Yıldızları severdim ama sonsuzluk her zaman saçma geliyordu.

"Gitar çalıyormuşsun. Okullarda da bir kaç konser vermişsin. Yeteneklisin anlaşılan."

   Kafamı olumlu anlamda salladım.

"Dilsiz değilsindir umarım? Neden konuşmuyorsun?"

     Aslında cevap verirdim ama içimden gelmiyordu bir an önce işimin başına dönmek istiyordum.

"Peki. Annen sana küçükken kapının dinlenmemesi gerektiğini ögretememiş anlaşılan ama ben öğreteceğim emin olabilirsin."

     Anneme laf etmesi üzerine kendimi tutamayıp cevap verdim.

"Anlaşılan babanız da size küçükken erkeklerle değil de kızlarla oynayabileceğinizi öğretememiş."

   Bu söylediğime kahkaha attı.

"Zaafın ailen mi dilsiz olmayan gizemli?"

"Sizi ilgilendirmez."

"Ne sen nede ailen umrumda değilsiniz. Şuan sana kapı dinlemenin kötü bir şey olduğunu sonuçlarınında can yakacağını  göstereceğim. Aras!!!"

    Söylediklerinden hiçbir şey anlamadım. Kapının açılmasıyla içeriye adamlarından biri girdi.

"Bir kaç malzeme getir."

"Hemen efendim."

    Adamın çıkışını izlerken kadın eline kalem alıp ucunu masaya vurmaya başladı. Bir kaç dakika sonra adamı içeriye gelip odanın ortasına sandalyeyi koyup beni oturttu. İstesem adama engel olabilirdim ama  neler yapabileceklerini merak ediyordum. Ellerimi arkadan bağlayıp getirdiği malzemelerin yanına gitti. Keskin bir bıçak çıkartıp yanıma geldi.

"Derin değil fakat acısı fazla olsun  anladığını umuyorum."

"Tabi ki."

     Adam bıçağı alıp sol tarafıma geçti. Kulağımı tutunca başımı sağ tarafa çektim, kulak mememden tikim vardı. Kulağımı zorla çekince küfür ettim. Bıçağı kulağımın geniş yerinden kulak mememe kadar bastırmıştı. Gözlerimi kadının gözlerine diktim. Yeşil harelerden hiçbir duygu geçmiyordu. Yüzümü ifadesiz tutup kadının yüzüne bakmaya devam ettim. Adam işini bitirince kadın gülümsedi.

"Sana söyledim kapı dinlemek kötü bir şey çocuk, sonuçları da can yakar."

   Kulağımın acısı umrumda değildi. Gülümseyip cevap verdim.

"Emin olun sizin canınızın yanmış olduğu  kadar yanmadı canım."

"Çöz şunu!"

    Adam ellerimi çözerken ben çenem dik kadının yüzüne bakıyordum. Ellerimin çözülme işi bitince sandalyeden kalkıp masaya yaklaştım. Adam yanıma gelmeye kalkışınca kadının el hareketiyle yerinde durdu. Yüzümü aramızda bir karış kalacak şekilde yaklaştırdım.

"Benim kulağımın acısı geçecek izi kalacak unutma ama acısı geçecek. Sizin acınız fiziksel değil ruhsal bu yüzden asla acılarınız geçmeyecek."

    Cümlemi bitirip doğruldum. Yüzünde tek bir mimik oynamamıştı. Kadın resmen buzun beden bulmuş haliydi. Ama her buz bir gün erirdi. Masadan peçete alıp kulağıma bastırdım. Arkamı dönüp adama baktım. Şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Çizik için eyvAllah belki daha sonra daha uzunlarını çizdiririm."

     Adama gülümseyip odadan çıktım. Hızlı adımlarla tuvalete gidip kulağıma baktım. İnce bir çizgiydi ama kulağımı boylu boyunca çizmişti şerefsiz. Tuvaletten çıkıp barın içine geçtim. Saat daha erkendi birkaç kişi vardı umursamayıp bardan çıktım. Eve gidip duş almalıydım sonrası ise karanlık saatler...

SADECE SEVMEK İSTEDİK #Wattys2016 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin