Pişmanlık

353 47 26
                                    

      Gecenin kör karanlığı beni daha da içine çekerken karanlığın korkunç olmadığını yeni fark ediyordum. Yatakta uzanmış gözlerimi tavana dikmiş öylece dururken gözlerim karanlıkta karıncalaşıyordu. Yavaş yavaş uykum da gelmeye başlamıştı. Saat gecenin kaçıydı bilmiyorum ama uzaktan annemin sesi geliyordu. Yataktan kalkmaya çalışırken annemin yapma diye çığlıkları daha da artıyordu.

       Yataktan fırlayıp hızla kapıya koştum. Kapının kulpunu indirdiğimde kilitli olduğunu anladım. Bir kaç defa açılır umuduyla zorlamama rağmen açılmadı. Annemin çığlıkları hala devam ediyordu. Kitaplığımdaki yedek anahtarları hatırlayınca koşup yedek anahtarları aldım. Kilide anahtarları sokup kapıyı açtığımda annemin çığlıklarının geldiği yöne yatak odasına koştum.

       Kapı yarı açıktı, babam elindeki kemeri annemin çıplak sırtına acımadan vuruyordu. Annemin gözyaşları çığlıkları ve yapma diye yalvarışlarına aldırmayıp gözünü kırpmadan, hiç acımadan annemin sırtına vuruyordu. Annemin sırtı kemerin kestiği yerler kan olmuştu. Babam kemeri bir kenara fırlatıp annemi saçlarından tutup yerden kaldırdı. Annemin gözlerinden yaşlar akarken babamın gözlerinden alevler çıkıyordu.

"Orospusun kadın duyuyor musun?!! Orospusun sen!"

"Yapma canım acıyor yalvarırım yapma"

"Orospu!"

      Babam annemi duvara yaslayıp kafasını defalarca duvara vurdu. Her vurduğunda annemin çığlığı artıyordu. Babamın içine sanki, sanki şeytan girmiş gibiydi. Bedenimi iyice kapının kenarına yaslayıp öylece izliyordum.

      Annemi kurtarmalıydım ama nasıl? Etrafa baktığımda ayakkabı dolabının üstündeki ben burdayım diye bağıran pahalı vazoyu gördüm. Sessiz adımlarla gidip vazoyu elime aldım. Yatak odasının önüne gelince babama baktım. Annemin saçlarını tutmuş boğazını sıkıyordu.

      Yavaş adımlarla içeri girip arkasına doğru gittim. Vazoyu kaldırıp kafasına vuracaktım ki annem gözlerini açtı ve beni gördü. Gözleri büyüdüğünde gözlerinin içine baktım. Korkuyordu. Kaşlarını hayır anlamında kaldırmıştı fakat çok geçti. Vazoyu babamın kafasına bütün gücümle vurdum. Vazo paramparça olurken babam eliyle başını tutup geriledi. Arkasında olduğum için bende geriye doğru gittim. Arkasını  döndüğünde beni gördü.

    Elini kaldırıp tokat atacakken yere düştü. Onu umursamayıp annemin yanına koşup ona sarıldım. Ikimiz sarılmış bir haldeyken annemin ismimi bağırmasıyla yataktan fırladım.

         Alnımdan terler boncuk boncukken gördüklerimin rüya olduğunu anladım. Küçüklüğümde yaşadığım şeyler bu ara rüyalarıma giriyordu. Annemin dayak yediği zamanlar babamın içip kendinden geçmiş haldeyken annemi öldüresiye dövdüğü günler sürekli rüyalarıma giriyordu.

     Yataktan kalkıp kapıya ilerledim.     Rüyam sanki geçmiş gibi kapıya elimi uzatmaya korkuyordum. Ya uyanıksa ya beni döverse diye düşündüm. Ellerim titrerken zorla kapının kulpunu indirdim. Içeriden ses gelmiyordu. Yatak odasının kapısı hafif aralıktı. O tarafa doğru ilerleyip aralık olan kapıdan içeriye baktım.

       Kumaş pantolonu ve beyaz gömleği üzerinde sızmış gibi horlayarak uyuyordu. Babam olmasına rağmen anneme yaptıkları yüzünden, şuan bana yaşattıkları yüzünden ondan hem nefret edip hemde tiksiniyordum.

      Kapının yanından ayrılıp mutfağa ilerledim. Buzdolabını açıp sürahide dolu olan soğuk suyu gördüm. İçim yanıyordu sanki. Sürahiyi elime alıp masanın üzerine koydum. Mutfak dolaplarından bir bardak alıp suyu doldurdum. Suyu bir dikişte içmiştim. Ama içim hala yanıyor gibiydi. Bir bardak daha doldurup içtim. Mutfaktan çıkıp salona geçtim. Koltuğa oturup bacaklarımı kendime çekip ellerimle bacaklarımı sarıp ileri geri sallanmaya başladım.

SADECE SEVMEK İSTEDİK #Wattys2016 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin