Bölüm 5: Ve bir ölüm...

61 11 8
                                    

Lütfen multimedyadaki müziği söylediğim yerde açınız.
Sabah erkenden kalkmış yataktan çıkmamak için dayımla cebelleşmiştim. Sonuç olarak ise beni zorla yataktan kaldırmış ve kahvaltı için aşağı indirmişti.

Dün akşam yaptığımız yazı-tura sonucunda bugünki ev işlerini ve yemekleri dayım yapacaktı.

Kahvaltımı yaptıktan sonra elimi yüzümü tekrardan yıkayıp üzerimi giyindim. Sarı saçlarımı açıp hafif maşa yaptım. Daha sonra hafif rimel ve göz kalemi kullandım. Çantamı ve telefonumu alıp aşağıya indim.

Dayımla el sallayarak dondurucu soğuğa karşı montumu giyip dışarı çıktım.

Telefonumla ilgilenirken bir şeye çarptım. Ağaç sanıp devam ederken bir şeye daha çarptım. Kafamı kaldırıp çarptığım şeye baktığımda bu kişinin Poyraz olduğunu gördüm. Arkamı dönüp az önce çarptığım şeyi ararken aslında Poyraz'a çarptığımı fark ettim.

Poyraz benim bu halime kahkahalarla gülerken, kafamı yere eğip dudağımı dişledim. Daha sonra kafamı kaldırıp Poyraz'a yavru köpek bakışları attım.

Poyraz bu halimi gördüğünde kahkahalarının üzerüne kahkahalar eklerken sinirimdem ayağımı yere vurdum ve gülmesinin bitmesini bekledim.

Aslında gülmesi bana cenneti bahşediyordu fakat benim aptallıklarıma gülmesi fazlasıyla sinir bozucuydu.

Gülmesi bittiğinde konuşmaya başladım.

"Özür dilerim seni fark etmedim ama senin, bu aptallığıma gülmen hiç komik değil" dedim gözlerimi büyültüm Poyraz'a doğru bir kaç adım atarken.

Hafif kıkırdadıktan sonra bana cevap verdi.

"Telefona değilde yola baksaydın, seni takip ettiğimi anlardın. Hem ne var o telefondaki yola bakmıyorsun?" dedi telefonun ekranına bakmaya çalışırken.

Tabikide instagramdan onun resimlerine baktığımı söylemeyecektim.

"Sen beni takip mi ediyorsun?" dedim omzuna vururken.

Ellerimi tutup telefonu aldıktan sonra cevapladı.
"Evet."

Telefona şifre koymadığım için kendime beddualar yollarken, Poyraz çoktan instagrama girmiş ve ne yaptığımı görmüştü.

Telefonu gülümseyerek kapatıp bana verdikten sonra bileğimi tutarak okula doğru yürümeye başladı.

Bileğimi kurtarıp Poyraz'ın yanından yürümeye başladım.

"Nasılsın bakalım?" Dedi Poyraz yandan bana bakış atarken.

"Eh yeni hayatıma alışmaya çalışıyorum. Bu haliyle beni biraz yoruyor. Sen nasılsın?" Dedim aynı şekilde ona bakarken.

"Ben iyiyim ya." Dedi gülümserken. O gülümsedi. Ben onun gülüşüne gülümsedim.

Okula vardığımızda tüm gözler garip duygularla bizi süzerken, ben ve Poyraz takmayıp binanın içine girmiştik.

Malesef binaya girdiğimde arkadaşlarının yanına gitmesi gerektiğini söyleyip yanımdan ayrılmıştı. Bende bunu fırsat bilip, dolabıma gittim ve dersime uygun kitapları aldım. Daha sonra sınıfa vardığımda Arda ve Kumsal'ın koyu bir muhabbete daldıklarını, beni fark etmediklerini görünce elimdeki kitaplarla sert olmayacak şekilde kafalarına vurdum.

Bir kaç saniye bana baktıktan sonra konuşmaya devam ettiler.

Bende onlarla uğraşmak yerine konuya dahil olmaya çalıştım.

Tartışma konusunu duyunca acilen bu işe bir nokta koymam gerektiğini anladım.

"Bir saniye beni dinleyin lütfen. David beckham her zaman genç ve yakışıklıdır. Konu burada kapandı." Dedim ve çantam ve kitaplarımı sırama koyup Arda ve Kumsal'ın yanına geri dönerek masaya oturdum.

Aşkın Günlük Hali (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin