Uzun süredir bu kadar sıcak bir gün görmemiştim. Resmen aralık ayına inat bir yaz günü yaşanıyordu. Hafta sonu olduğu için yataktan kalkmaktan acele etmedim. Telefonumu biraz karıştırıp aşağıya inmeye karar verdim. Merdivenlerden indiğimde masanın üstünde ufak bir not ve bir paket gördüm. Notu okumaya başladığımda annemden olduğunu ve yine bir davete gittiğini anladım. Paket ile ilgili bir şey yazmıyordu,bende annemindir diye düşünerek onu orda bıraktım. Mutfakta Halime abla vardı.
"Günaydın halime abla."
"Günaydın canım. Aç mısın bişi hazırlıyım mı?"
"Evet ablacım tost filan bişiler yaparsan süper olur."
"Tabi canım hemen yapıyorum."
Halime abla evin hizmetlisi yemeğimizi ve temizliğimizi o yapıyor ama ben onu hiçbir zaman sadece bir hizmetli olarak görmedim. Benim hep ablam gibi olmuştur. Çok da temiz kalplidir. Yaklaşık 10 dakika sonra bir tabak ve bir bardak portakal suyu ile salona geldi.
"Kızım ben bugün biraz erken çıkıyorum. Senin için sorun olur mu?"
"Yok ablam. Çık , ben eveyim zaten."
"Tamam, o zaman kendine dikkat et."
Halime ablaya el sallayıp öpücük gönderdikten sonra kapıyı yavaşça çekip çıktı.Ben koltukta oturup "friends" izlerken kahvaltımı yapmaya başladım. Aniden kapının çalmasıyla irkildim ve kapıyı açmak için yeltendim.
Kapıyı açtığımda karşımda duran insanlara sadece şaşkın gözlerle bakabiliyordum. Gizem yanında Batu ile karşımdaydı.
"Sen,derin hanım.Sanırım bana söylemediğin bir kaç şey var." diyerek gözleriyle Batuyu işaret etti. Batu ise çaresiz bir şekilde bana bakıyordu. Onları içeri aldım ve salonda oturduk.
"Son kez soruyorum. Bana anlatmak istediğin bir şey var mı derin?"
"Bir şey olduğu yok ya,Batuyla konuşuyoruz o kadar."
Gözümün ucuyla Batuya baktığımda kaşlarının kalktığını ve birazda olsa alındığını görüyordum. İçten içe bir sıkıntı hissettim gizeme böyle söylediğim için ama daha fazla bir şey yoktu ki zaten. Sadece konuşuyorduk,evet belki biraz yakınlaşmış olabilir ama hiç bir şey olduğu yoktu.
Batu hızlıca yerinden kalktı ve kapıya doğru yöneldi. Arkasından yetiştim ve kolunu tuttum.
"Batu,nereye gidiyorsun?"
"Nereye mi gidiyorum,bu ne zamandır seni ilgilendiriyor ki? Hem sen demedin mi hiç bir şey yok diye niye soruyorsun ki? Neden soruyorsun derin?"
Sesi bir an beni ürküttü ama bu ses tonunun kırıldığından dolayı olduğunu biliyordum.
"Batu.." Ne kolunu bırakabiliyordum ne de gitme diyebiliyordum. Çok kötü bir noktadaydım ve ne yapacağımı hiçbir şekilde bilmiyordum. Derin bir nefes aldı ve gözlerinde öfke sönmüştü,şimdi bana o bakmaya doyamadığım parıldayan gözleriyle bakıyordu. Elim yavaşça gevşedi ve şimdi o benim elimi tuttuyordu. Bu sefer bana dokunduğu için sırtım gerilmedi yada geriye çekilmek istemedim. Elimi bir an için hiç bırakmasın istedim. Bana hissettirdiği duygular ve verdiği güven benim için çok şey ifade ediyordu. Sakince gözlerini gözlerime dikti ve içten bir sesle;
"Bir daha asla benim için hiçbir şey deme,çünkü değilim. Ego yüzünden söylemiyorum.Senin için hiçbir şey ifade etmemek bana o kadar çok koyuyor ki. O kadar çok canımın acıtıyor ki. Yapma derin,yapma gamzeli."
Bana geçen gece gamzeli diye seslendiğindeki tınıdan farklıydı bu. Sanki yalvarıyordu ama bir yandan da korkuyordu. Ona yapabileceklerimden,onu bırakmamdan korkuyordu. Anlıyordum ve zaten onu bırakmayacağımı biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Bir Nefes
Teen FictionHayatımın bir anda alt üst olacağını hiç düşünmemiştim. Karşımda duran adam ile istemsizce göz göze geldim ve acıyla kabuslarımın gerçeğe dönüştüğünü farkettim.