Gözlerimi açtığımda Batu'nun kucağında uyanmayı beklemiyordum. Bir anlık şaşkınlık ile aniden hareket ettim ve kafamı kaldırmaya çalıştım ancak aniden gelen bir el anlımdan baskı uygulayarak başımı tekrar kucağına yerleştirdi.
"Hareket etme,uyuyorum."
Sesimi çıkarmadan yavaşça yüzümü karnına doğru çevirdim ve gözlerimi kaldırıp yüzüne baktım. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı ama gözleri kapalıydı,uyanık olduğu her halinden belliydi ama yine de çaktırmamaya çalışıyordu.Yavaşça yüzümü karnına doğru bastırdım,elleriyle sırtımdan beni destekleyerek kendine doğru bastırdı. Ona nasıl bu kadar çabuk alıştığımın bende farkında değildim. Bir ay önce herkesin dokunuşundan kaçarken şimdi,sanki yıllardır onunlaymışım gibi hissediyordum. ,çok tanıdık bir kokusu,çok tanıdık bir dokunuşu vardı.
Aniden aklıma gelen hediye paketiyle bi anda koltuktan bir anda fırladım. Masaya oturdum ve paketi elime alıp incelemeye başladım. Batu şaşkınlık içinde koltuktan bana doğru bakıyordu.
"O ne Derin?"
"Bilmiyorum,bu sabah Halime Abla bulmuş kapının önünde. Annemindir diye açmamıştım ama madem o yok o zaman bende açabilirim."
"Annen kızmaz mı?"
"Anneme gelen bilyon tane hediyeden biri sadece,yokluğunu bile farketmez."
Hızlıca paketi yırttım ve hayret içinde karşımda duran üzerine benim adım oyulmuş tahta kutuya baktım. Garip bir şekilde bu kutuyu bir yerden hatırlıyordum. Kafam bir anda zonklamaya başlayınca acıyla haykırdım ve kollarıma kapandım. Batu'nun hızlıca bana yaklaşan ayak seslerini duyabiliyordum.
"Derin,ne oldu? Derin! Bana bak ne oldu?"
"Başım,Batu..başım çok kötü."
"Tamam sakin ol derin nefes güzelim."
Bir kaç derin nefesten sonra zonklama yavaşladı ve bi anda kayboldu. Kafamı kaldırdım ve tahta kutuyu sakince açtım. İçinde bir ton fotoğraf ve bi kaç tane bilet vardı. En dibinde ise bütün tabanı kaplayan bir defter. Yavaşça elime aldım ve kapağında yazan "Sakın beni unutma" yazısına şaşkınlıkla baktım. Bu benim el yazımdı.
....
Hızlıca komodinimin kilitli çekmecesinden defterimi çıkardım ve aceleyle yazmaya başladım. Kilitli kapının arkasından gelen ayak seslerini duyabiliyordum ama yazmaya devam etmeliydim. Birazdan başıma gelecekleri göze almalıydım. Çünkü başıma çok kötü şeylerin geleceğini biliyordum. Kapının kilidinin açılmasıyla içimi bir korku dalgası kapladı,ölümle burun buruna geleceğimi hissedebiliyordum. Defteri yatağımın altında tahta kutuya koydum ve kutuya hızlıca elime aldığım gibi balkona doğru koştum. Şükürler olsun ki Emir aşağıda beni bekliyordu. Arkamdan kapının açıldığını duyunca aceleyle kutuyu aşağıya attım.
"Emir konuştuğumuz gibi yap. Benim için. Seni seviyorum."
Başımın arkasında hissettiğim o ani acıyla gözlerimin kapandığını ve karanlığa teslim olduğumu hissettim.
.....
Yavaşça defteri kenara bırakıp fotoğraflara bakmaya başladım. Bu benim ve Batu'nun fotoğraflarıydı. Hızlıca kafamı Batu'ya çevirdim,gözlerindeki pişmanlığı görebiliyordum ama bi anda olayın şokuyla ona hiç bir şey demeden fotoğraflara bakmaya devam ettim. Bu fotoğrafların hepsi sahil kenarında çekilmişti.İstanbul olmadığı bariz bir şekilde belliydi. Şaşkınlık içinde fotoğrafları bir kenara koyarak biletlere bakmaya başladım. Kimi konser kimi de uçak biletiydi ama garip olan taraf adımın Derin Eklim değil de Güneş Açıkalındı. Güneş ismi hiç tanıdık gelmemesiyle birlikte öyle bir arkadaşım da yoktu aslında. Batu sessizce yanımdaki sandalyeye oturdu ve beni belimden tutarak kendine çekti.
"Gamzelim,şimdi sana çok uzun bir hikaye anlatıcam. Sonuna kadar beni dinle ve sözümü kesme. Sadece kendine hakim ol ve gerçekleri sindirmeye çalış. Hepsini kabullenemeyeceğini ve belki de benden nefret edeceğini biliyorum sadece lütfen dinle."
"Biz seninle çok önceden tanışıyoruz,İzmir'den,senin adın Güneş Açıkalın iken."
....
Farketmeden uzun süredir tuttuğum nefesimi verdim. Omuzlarım yavaşça çöktü ve gerçeklerin ağırlığı altında yavaş yavaş ezilmeye başldım. Bunların hepsinin olduğuna inanamıyordum,bunların başıma geldiğine,yaşımı dahi yanlış bilmeme şaşırıyordum. Her şey yalandı,bu hayatım,adım,soyadım,yaşım,geçmişim. Her şey sonradan yerleştirilmiş ve kurguydu. Beni gerçeklerden uzaklaştırmak için yapılan bir oyundu. Beni bu oyundan çıkaran Batu'ydu. Her şeyi açıklığa kavuşturan,yaşamı tehlikeye girse bile bana her şeyi anlattı. Detaylıca. Sıkıca Batu'ya sarılırken kutuya tekrar göz gezdirdim. Defteri daha açmamıştım,açmaya ve içindekileri okumaya deli gibi korkuyordum. Ya daha fazlası varsa,ya geçmişim tahmin ettiğimden daha kirliyse,ya elimde birinin kanı varsa.
Çok kısa bir bölüm olduğunun farkındayım. Bunun için çok özür dilerim ama bu bölümü yazmam gerekiyordu. Bomba patladı ama her şey ortaya çıkmadı. Üzgünüm ama bir kaç bölüm daha bilmeyeceksiniz olanları. Her bölümde parça parça biraz daha açıcam bu sır perdesini ama ancak son bölümde bu olayların tamamını Derinin ağzından duyabiliceksiniz. Hepiniz çok öpüyorum. Kendinize iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Bir Nefes
Teen FictionHayatımın bir anda alt üst olacağını hiç düşünmemiştim. Karşımda duran adam ile istemsizce göz göze geldim ve acıyla kabuslarımın gerçeğe dönüştüğünü farkettim.