*10*

25 1 0
                                    

Yavaşça Batu'dan ayrılarak merdivenlerden yukarı çıktım,evin hiç kullanılmayan odasına hızlıca girdim. Işıkları yaktığımda içerinin tozla ve eşyalarla kaplı olduğunu gördüm. Batu hiçbir şey söyleyemeden arkamda duruyor,ne yapacağımı merakla izliyordu. İçeri girdiğim gibi eşyaları hole doğru çıkarmaya başladım,oda tamamen boşaldığında hızlıca elektrik süpürgesiyle süpürdüm ve  tahta masanın üstünü sildim. Geriye çekilip baktığımda tam istediğim bir yer olduğunu gördüm. Işıklandırması loş ve daha çok büyük duvara odaklı ve duvara bitişik şekilde duran masa tam istediğim konumdaydı. Şimdi her şey başlayacaktı. Ben şimdi Güneş olarak yeniden doğacaktım.


Elimizde torbalarla kapıdan içeri adımımı attığımda yorgunluktan ölüyorduk. Resmen mağazanın altını üstüne getirip bir ton torbayla çıkmıştık. Batuyla torbaları yukarı taşırken bir anda merdivenlerde duraksadı.

"Derin..pardon Güneş emin misin? Gerçekten bunları yapmak istiyor musun? Bak başımız beladan kurtulmayacak ve üstüne üslük sen o aşağılık herife iyi davranmak zorunda kalıcaksın."

"Mecburum,Batu. Ailem için,geçmişim için,benden çalınan her güzel anım için,anılarımız için yapmaya mecburum."

"peki güzelim."

Odadan içeri girdim ve poşetleri teker teker boşaltmaya başladım. İlk önce gerçekten büyük olan mantar panoyu sonra iki yanına beyaz tahtaları,ışıkları,bantları,ipleri,haritaları her şeyi çıkardım ve yerleştirmeye başladım. Batu geride durup hiçbir şeye karışmıyordu,bunu ondan ben istemiştim ama endişeli gözlerinin üzerimde hissedebiliyordum. Benim için korktuğunu ve endişelendiğinin farkındaydım,sağ kurtulamam diye korkuyordu çünkü bir kere olmuştu,bir keresinde az kalsın ölüyordum ve bu onu bir daha yaşamaya hazır değildi. Bana anlatırken bunu gözlerinden anlamıştım.

...

Sen orda öylece yatıyordun Derin. Uçurumun en dibinde kafandan akan kanları görebiliyordum. Bir an kalbim durdu resmen,nefes alamadım. Senin arkandan atlamayı düşündüm,çünkü sen olmassan ben bir hiçtim. O zamana kadar yaptığım her şeyi ben senin için yapmıştım,seninle yapmıştım. Verdiğimiz bu savaşta sen olmassan hiç bir anlamı yoktu ama sonra o küçük kıpırdamayı gördüm. Elin hafifçe kıpırdamıştı sanki. Bir ara hayal gördüğümü düşündüm ama denemeye değerdi. Yavaşça ve uçurumun kenarından tutunarak senin yanına kadar gelmeyi başardım. Yavaşça başını alıp kucağıma koydum ve eğilip nefesini duymaya çalıştım. O an kalbim öyle bir çarpıyordu senin yaşaman için tanrıya yalvarıyordum umutsuzca. Bir kere nefes al ve o güzel gözlerini açıp bana bak diye içim içimi yiyordu. Nefesini duydum sonra ve uzun süredir tuttuğum nefesimi bir rahatlamayla bıraktım. En kötü gündü o gün benim için. Seni kaybettim sanmıştım,sonsuza kadar.

...

Gözünden süzülen yaşları asla unutmuyorum. O an ne kadar acı çektiği gözlerinden anlaşılıyordu. O sert hatlı ve çatık kaşlı yüzünden süzülen yaşlar hep aklımda kalıcaktı.

Her şeyi tamamladığımda Batu'nun bana aşağıdan seslendiğini ve yemeğin hazır olduğunu söylediğini duydum. Emniyetli olsun diye eski kutuları tekrar kapını önüne yığarak kapıyı kilitledim.Hızlıca merdivenlerden aşağıya indiğimde gülmekten kendimi alamadım. Ortada bir tencere dibi tutmuş salçalı makarna duruyordu. Resmen yanık kokusundan durulmuyordu.Kahkahalarımın komşular tarafından duyulduğuna yemin edebilirdim. 

"Gülmesene kızım ya,benden bu kadar işte. Beceremediğimi bende biliyorum herhalde."

"Hemen de asarmış yüzünü,hemen o yanaklar düşsün yerlere. Özür dilerim ya bi an gülesim geldi. Ellerine sağlık gri gözlüm." diyip hızlıca yanağına bir öpücük bıraktım. 

"He o kadar laf et bide gel yanaktan öp,gel bakim sen bir yanıma." diyip beni sertçe çekti ve dudağıma bir anda yapıştı.Beni öpmeye başladığında yüzünde oluşan o piç gülümsemeyi dudaklarımın üstünde hissedebiliyordum. Ellerimi yavaşça boynuna doladım ve kendimi ona daha da yaklaştırdım.Bu hareketimi beklemediği her halinden belliydi ama bana karşılık verdi ve belimden tutarak beni kendine çekti. Yavaşça dudaklarımı dudaklarından çektim ama aramızdaki mesafeyi hiç bozmadım hala bedeni bedenime değiyordu ve bundan rahatsızlık değil de huzur duyuyordum. Kafamı yavaşça kaldırıp gözlerimi gözlerine kenetledim. 

"İyiki varsın Batu."

"Sende iyiki varsın gamzelim."


Yemekten sonra Batunun koltukta uyuyakalmasıyla bende yukarı çıktım. Evde zaten kimse yoktu ve bir hafta kadar kimse de gelmeyecekti. O yüzden Batu beni yalnız bırakmak istemedi,bir hafta burda kalmasına müsade ettim bende. Kapıyı açtığımda önünde kutuları bir kenara çektim ve derin bir nefes aldım. Hızlıca sandalyeme oturdum ve bilgisayarımı açtım. Derinlemesine araştırmaya başladım. Arama bölümüne Açıkalın Holding yazdım ve karşıma çıkan sonuçlar karşısında her şeyin gerçek olduğunu bir kez daha anladım. Açıkalınlarla ilgili bir sürü makale,ekonomideki yerleri,şirketleri ve kazayla ilgili haberler vardı. Kazaya bakmadan önce şirketle ilgili bilgi almak en mantıklısı olucaktı. Şirketin sitesine girdiğimde ve biraz araştırdığımda bu şirketin bir zamanlar ünlü ve başarılı şirketlerden biri olduğunu hatta Türkiye'nin ilk 100 şirketi arasında yer aldığını gördüm. Sitede köşeye iliştirilen o aile resmini gördüğümde bir anda gözlerim büyüdü ve şaşkınlıktan açılan ağzıma engel olamadım. Ben o resimdeydim. Muhtemelen 10 yaşındaydım elimden tutan bir adam ve kadın vardı. Yüzlerine baktığımda kadına ne kadar benzediğimi anladım. Anında o fotoğrafı ve şirket ile ilgili bir kaç fotoğrafı yazıcımdan bastırıp panoma yapıştırdım. 

Elim istemeye istemeye kaza haberine gitti. Haberde Haldun Açıkalın ,eşi Nazan Açıkalın ve kızları Güneş Açıkalından bahsediyordu. Şile yolunda trafik kazası geçirdiklerinden ve hepsini o kazada vefat ettiklerinden söz ediyordu. Yavaşça sayfanın aşağısına indiğimde sebebin frenin tutmaması sonucu Haldun Açıkalın kontrolündeki arabanın şarampolden aşağıya yuvarlanmasından bahsediyordu. Altında duran aile fotoğrafı ise daha demin çıkarttığım o fotoğraftı. Farkına bile varmadan gözümden bir damla yaş süzüldü. Ailemi gerçekten kaybetmiştim. Ben yaşıyordum ama onlar gitmişlerdi. bu zamana kadar anlamalıydım o kadın ve adamın benim gerçek annem babam olmadıklarını. Gerçek aileler öyle olmazdı çünkü. Yavaşça elimi yüzümde beliren o buruk gülümsemeyle aile fotoğrafının üzerinde gezdirdim,annem ve babamın yüzlerini okşadım. Haberin metinini de çıkartıp panoya yapıştırdım. Tam o sırada haber sitesinin köşesinde duran habere gözüm takıldı. "Açıkalın Holding ihaleye mi çıkıyor?" hemen habere tıkladım ve okumaya başladım. Haberde yazana göre Açıkalın Holdingin %70 gibi büyük bir hissesi babam tarafından ihaleye çıkarılmıştı ve bir çok alıcı içinden en çok ilgilenen alıcı olan Reşat Demir tarafından hisse alınmıştı ama bu haber tamamen bir dedikodu haberdi ve devamında bunu destekleyecek hiç bir haber yoktu. Aram motoruna geri dönüp ihaleyle ilgili araştırma yaptığımda aslında gerçekten böyle bir ihale yaptığını hatta satmasına rağmen babamın son anda vazgeçmesi sonucu bu adamın her şeyini kaybettiğini söylüyordu. Yazan habere göre Reşat Demir bütün parasını bu ihale için elden çıkarmıştı ve ihale tamamen iptal olunca harcadığı bütün para ve emeği boşa gitmişti bunun sonucunda ise iflas etmiş ve elindeki her şeyi gitmişti.Evi,yatı hatta arabası bile. Görüşünüşe göre bu adam babam yüzünden çok para kaybetmişti. Babam ise açıklamasında bu holdingin ona miras olduğunu ve yürütmek her ne kadar zor olursa olsun elden çıkarmayacağını söylemişti. İçimdeki o merak duygusuyla Reşat Demirin kim olduğunu öğrenmek için arama motoruna adını yazdım. Karşıma çıkan sonuç en son beklediğim şeydi. Vücudum bir anda gerildi ve sandalyemden bir hışımla kalktım. Derin bir nefes aldım ve öğrendiğimi söylemek üzere Batu'nun yanına doğru koşmaya başladım. Ardımda her şeyi açık bırakmıştım. Kapını aralığından parlayan o bilgisayar ekranında duran fotoğraftaki yüz bana kendini baba diye tanıtan insandı. Yıllardır baba diye bildiğim insan. 


Umarım hikayenin gidiş yönünü beğeniyorsunuzdur. Açıkcası bende heyecan içinde yazıyorum ve merakla bekliyorum tepkilerinizi. Umarım okumaktan da keyif alıyorsunuzdur en kısa zamanda yeni bir bölüm yazmaya çalışıcam. Hepinizi çok öpüyorum.Bu arada eğer Batunun ve Güneşin resimlerini görmek istiyorsanız yorum bırakın ve bende bir dahaki bölümü görsel kısmına Batu ile Güneşin benim gözümde nasıl olduklarına dair fotoğraflarını koyarım. 


Derin Bir NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin