DÖRT

370 31 8
                                    

6 Ağustos, 1896

Gök yarılmışcasına birdenbire yağmur yağmaya başlamıştı. Pencere pervazına oturdum ve hızla düşen büyük yağmur tanelerini izlemeye başladım, açık camdan esen rüzgar serin serin evin içine doluyor, gürleyen gökyüzü beni tedirgin ediyordu. Aniden çakan şimşek bir iki saniyeliğine aklımı almış, yüreğimin göğsümden dışarı fırlamasına neden olmuştu. Gök çatlarmışcasına çıkan bu ses, sabahtan beridir kan akışımı hızlandıran tek şey olmuştu.

Hızla düşmeye devam eden yağmur damlalarının oluşturduğu yer yer küçük su birikintilerine baktım.
Bahçenin ortasındaki ahşap masa, yağmur yağma fikrine karşı su geçirmez bir örtüyle örtülmüştü fakat ahşap sandalyeler apaçık ortadaydı. Yağmur suyuyla duş alırcasına, üzerlerindeki yağlı boyadan damlalar akıp gidiyordu. O sırada küçük çaplı bir gök çatlaması daha oldu.

Kafamı, ahşap pencerenin çerçevesine dayadım. Gözlerimi kapatıp tekrar kendimi düşen damlaların hipnotize edici şakırtısına bıraktım.

"Hanımefendi! Allah aşkına bu havada pencere önünde ne yapıyorsunuz?" diye haykırdı Rachaell. Serin rüzgarların çarptığı boynum sıcak nefesiyle gıdıklandı. Haykırışıyla kafamı, dayadığım çerçeveden sıçrayarak kaldırdım. Onunla münakaşa edecek halim yoktu.

"Yağmur hafifledi Rachaell, endişelenme." dedim usulca. Yanıma biraz daha yaklaştı, pencereden giren damlalarla ıslanan ayaklarıma dokundu ve yaygarayı bastı. "Aman allahım! Buz kesmiş!" hızla gidip bir havlu getirdi ve ayaklarımın etrafına sardı. Hissizleşen ayaklarım havlunun yumuşak dokusuyla karşılaşınca iç gıcıklayıcı bir his kaburgalarıma doldu. Kolunu uzattı ve arkamdaki açık pencereyi kapattı. "Neden böyle yapıyorsunuz?" dedi ağlamaklı sesiyle. Onun adına üzülmeden edemedim, doğruldum ve pervazdan indim. Ayaklarımın soğuktan tamamen uyuştuğunu yere bastığımda anladım, bir çok ağrı aniden ayaklarıma saplanmıştı.

"Bana sıcak bir şeyler getirir misin, lütfen?" dedim, güçlükle ayakta durarak. En azından biraz da olsa kendimi düşündüğümü görürse içi rahatlardı. "Pekala, yatağınıza da sıcak kiremit koyacağım." dedi sesi endişe doluydu. "Bugün yataktan çıkmayın rica ediyorum." diye ekledi hem emrivaki hem de tavsiye tınısındaki sesiyle.
"Pekâla."
İtiraz etmedim ve odama doğru ilerlerdim.

ELVIE  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin