Sizi çok bekletmeden bölüme geçmenizi istiyorum. Sondaki açıklamayı okursanız sevinirim.
Keyifli okumalar :))
Özet
Arkadaşının evinde kalmanın sana hiçbir yararı olmayacak çünkü benim için zamanın ya da mekanın hiçbir önemi yoktur. Yapmak istediğim şeyi her yerde, her vakitte yaparım. Artık her şey çok ağır gelmeye başlamıştı. Beynim Düşüncelerimin istilasına uğramıştı. Bu.. Bu şey çok saçmaydı. Bir insan sırf önüne bakmayıp kendisine çarptı diye bu çeşit tehditlerle itham edilmesi fazla mantıksızdı. Ve ben bu adamın ne yapmaya çalıştığını kestiremiyordum.
Yeni Bölüm
''Senden korktuğumu sanıyorsan yanılıyorsun. Mesajların arkasına sığınan birisinden korkmam ben. Sana bu attığın mesajlardan korkacak bir sürü kişi söyleyebilirim ama o kişi maalesef ben değilim. Yanlış yoldasın. Boşuna vakit harcama benimle çünkü beni bu BASİT numaralarla korkutamazsın.''
Yazdığım mesaj ve düşüncelerim birbirleri ile zıtlık konusunda kıyasıya yarışıyorlardı. Ama bunu mert'in bilmesine gerek yoktu.
Mesajıma cevap gelmeyince derin bir nefes alarak yataktan kalktım. Telefonu komodinin üzerine koyarken bana yarı tedirgin ,yarı korkmuş bir şekilde bakan miray'a ' bir şey yok ' anlamında gülümsedim.
Mirayla birlikte aşağı inerken
-hadi kızım ya acıktım ben bir şeyler söyleyelim diyerek gülümsedim. Gözlerime ulaşmayan bir gülümsemeydi bu. Miray ne yapmaya çalıştığımı anlamış bana 'yapma' der gibi bakıyordu. Her zamanki daha doğrusu ailemin ölümünden sonraki zaman diliminde yaptığım gibi duygularımı bir gülümsemenin ardında saklıyordum. Bu şekilde dışarıya karşı umursamaz ya da güçlü gözükebilirdim ama insan kendini kandıramıyordu işte. Ne kadar mutlu gözükürsen görün kendi içindekiler yetiyordu insanın daha çok yıpranmasına...
Miray oyunumu istemeyerek de olsa devam ettirdi.
-tamam knka istediğin yemek olsun diyerek telefonu eline aldı ve pizza sipariş etti.
Elimizdeki laptop' la birlikte salona geçip film seçmeye başladık.
Bizi dışarıdan gören ve başımızdaki belayı bilen birisi bana deli gözüyle bakabilirdi . Endişelenip ne yapacağını düşünmek yerine sen burda keyif çatıyorsun diye azarlayabilirdi de. Aslında bir bakıma haklıydı da ama ben , biz böyleydik.
''Her şey olacağına varır " hayat felsefesi ile yaşıyorduk. Gerçi en son bunu söylediğimde kimya sınavından 30 almıştım ama olsun. İstisnalar kaideyi bozmazdı.
- kanka uyumsuz'u izleyelim mi?
Bu kızın dört' e aşık olduğu kadar aşık olsam yeterdi. Her film izleyişimizde bunu öneriyordu. En az bin kere izlemişizdir bu filmi. Ama yine onu kırmamak için kabul ettim.
- Tamam kanka sen aç filmi ben dolaptan kola getireyim Zaten birazdan pizzalarda gelir.---------
Sabah Miray'ın " okula geç kalıyoruz kızım kalksana " temalı sözleri ile uyandım. Her yerim tutulmuştu. Tabi film izlerken koltukta uyuya kalırsak olacağı buydu. Birkaç esneme hareketinden sonra anca kendime gelebilmiştim. Daha fazla Miray'ın cırtlak sesine maruz kalmamak için hızla üst kata çıkarak Miray'ın yedek formalarından birini aldım. Neyse ki bedenlerimiz aynıydı. O yüzden pek sorun yaşamıyorduk Kıyafet konusunda. Elimdeki forma ile birlikte banyoya girerek rutin işlerimi halledip formayı üzerime geçirdim.
Saçlarımı tarayıp açık bıraktım. Komodinin üzerindeki telefonumu alarak aşağıya indim. Kahvaltı edecek vaktimiz olmadığı için direkt kendimizi dışarı attık. Okula giderken her zamanki yerinde duran simitçi amcadan simitlerimizi alıp okula ilerledik. Yol boyunca da bayağı bir dedikodu yaptık. Ee malum derste konuşamıyoruz. Çünkü Miray sınıfımıza geçen sene gelen çocukla yani Özgür'le oturuyor. Aslında Özgür'ün yanında oturmasını ben istemiştim. Çünkü Miray'ın Özgür'den hoşlandığını anlamıştım. Özgür' ün okula ilk gelişinde vurulmuştu miray ona. Sonradan çocukla sevgili olayım derken kendini çocukla kanka olmuş bir şekilde bulmuştu. Her ne kadar ben onunla arkadaşkende mutluyum desede gözlerindeki acı onu ele veriyordu. Nihayet okula geldiğimizde konuşmaya fazla dalmış olup oyalandığımız için ders başlamıştı. Hatta 5 dakika geçmişti bile.
- kanka ders kimeydi ? diye tereddüt içinde Miray'a baktım. Bir yandan da tahmin ettiğim kişi olmaması için dua ediyordum.
Miray bana hüzünlü bir bakış atıp
- tahmin et kime? Hani senin geçen hafta dersi kaynatmak amaçlı hocaya sorular sorup çıldırttığın birisi. Yani 'çatlak necla' dedi. Bu lakap hocaya sınıfça koymuş olduğumuz bir lakaptı. Kendisi kimyacımız olur. Kadına çatlak dememizin nedenlerinden birisi de hocanın kendi cevap kağıdına 50 vermesi. Sonra kim bu ismini yazmayan ve soruları kırmızı kalemle cevaplayan beyinsiz diye kendine hakaret etmesi ve daha binlerce sebep...
Sınıfın önüne geldiğimizde o çatlak karıya böyle bir koz verdiğim için kendime lanet okudum. Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirerek kapıyı çalıp içeri girdim.
- Ooo sonunda Zeynep Hanımlar teşrif edebilmiş dedi alaylı bir ses tonuyla.
zaten elinde böyle bir fırsat varken bana sataşmadan duracağını sanmıyordum ve tahminimde yine yanılmamıştım.
Bende yüzüme yapmacık bir gülümseme kondurdum. Tam söze başlayıp hocanın yüzünün sinirden kızarmasına sebep olacakken Miray ortamda yeni yeni alevlenmeye başlamış olan tartışmamıza bir son verdi.
- Hocam özür dilerim. Zaten benim yüzümden geç kalmıştık. kusura bakmayın. Bir daha kesinlikle olmayacak.
Ben miray'a inanamayan gözlerle bakarken bir yandan da Hocayı sinir edememenin hayal kırıklığı içerisindeydim.
Hoca zafer kazanmışcasına sırıtarak
- iyi bakalım geçin yerinize. Sende miray'a dua et. Bugünlük bir şey demiyorum. Diyerek keyifle sandalyesine oturdu.
Planlarım tam tersine dönmüş ben ' çatlak necla' yı ' sinir edeyim derken o beni sinir etmişti.
Miray daha fazla bu ciddi ortama dayanamamış olacak ki beni kendi sıramın olduğu yöne itip ters yöne doğru ilerledi.
Sirama oturup dersi dinlemeye başladıktan 5-10 dakika sonra gittikçe kapanan gözlerimi açık tutmaya çalıştım. Yüksek bir ihtimal gecenin geç saatlerine kadar film izlediğimiz için uykumu alamamıştım ve kapanmaya yüz tutmuş gözlerim de bunun en büyük kanıtıydı. Uykusuzluğa daha fazla dayanamayacağımı anladığımda hocayı umursamayarak sıraya başımı koyup uyumaya hazırlandım. Tabi bunda birazcık da (!) en arka sırada olmamın avantajı vardı.- 2 saat sonra -
Sınıftan yükselen gürültüyle irkilerek uyandım. Büyük bir ihtimal zil çalmıştı ve tenefüse çıkıyorlardı. Sınıftaki gürültüyü bastırmak istercesine kapalı olan gözlerimi birbirine daha çok bastırdım. Ama uykumun bölündüğünün ve bundan sonra ne kadar istesem de tekrar uyuyamayacağımın farkındaydım. Bu durumdan hoşnut olmadığımı belirten bir homurtuyla gözlerimi yavaşça araladım. Ama tabiki karşımda beni dikkatle izleyen ultra taş bir varlık beklemiyordum.
Veee son...
Arkadaşlar kusura bakmayın bölüm yine gecikti. Yaklaşık iki haftadır bölüm hakkında fikirlerimi, düşüncelerimi toparlamaya çalıştım. Ama ortaya güzel bir bölümün çıktığına inanıyorum. Biraz da bölümü içime sinmeden atmak istemedim. Umarım siz de beğenmişsinizdir. Dikkat ettim ama yine de yazım yanlışları olursa felan kusura bakmayın biliyorsunuz telefondan yazıyorum ve bu yanlış yazma olasılığımı arttırıyor.
Bu arada Lütfen vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Hepinizi çok seviyorum. ÖPÜLDÜNÜZZ <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya!!!
Teen Fictionİki farklı hayat, İki farklı beden... Birisi; Acımasız , sert ve kalbini sadece kan pompalamak için kullanan bir mafya... MERT ARAS ÇAKIRCI Diğeri;zeki,hırslı, hırçın, sevdiği insanlara karşı güler yüzlü ve hayatın tüm yüklerini üzerine almış bir kı...