Bölüm. 6

119 12 0
                                    

Sabah gözlerimi açtım. O esnada annem odadan içeri girdi.

"Bende seni uyandırmak için gelmiştim. "
"Uyandım ben yaa" deyip gözlerimi ovuşturdum. Başım ağrıyordu.
Telefona baktım. 7:35 . Telefon komodinin üstüne bıraktım. Annem hemen :
"Kim kız o çocuk?" dedi.
"Annecim valla tanımazsın. Ünlü o. " dedim . Ne kadar da saçma sapan yalan uydursamda annem inanmış gibiydi. Yani öyle gözüküyordu. Elmacık kemiklerimin üstü yine kızarmıştı. Ama Allah'tan annem farketmedi.
Yataktan fırladım. Doğru banyoya gittim. Musluğu açtım. Suyu avuçlarımın içine doldurup yüzüme attım. Su buz gibiydi. Ellerimi çekip olduğum yerde sıçramaya başladım.
"Allah buz gibi. Ayy. Anneciimm"
Annem sesimi duyup banyoya geldi.
"Noldu kızım? "
"Yok bişey annecim. Su buz gibiymiş ondan bağırdım. Her zaman ki reflekslerim işte. "
Annem elini kıvırıp :
"Ayol bende bişey oldu zannettim. Yüzünü yıka. Giyin. Saçını yap. Şevval'i uyandır. Aşağıya inin. Kahvaltı yapalım." dedi.
"Tamam anneciiiimmm" dedim.
Bu arada Şevval kardeşim. Kendisi 10 yaşında. 4. Sınıf öğrencisi. Biraz huysuz. Ama gerçekten tatlı ve iyi birisi. Bazen ondan ögütler de alabiliyorum. Her neyse. Odama gittim. Gardıroptan formamı çıkarıp üzerime geçirdim. Daha sonra sarı saçlarımı hafif dalgalandırdım. Fondoteni sürdüm. Eyeliner ı alıp gözüme sürdüm.. Huuu havalı. Nike işareti gibi olmuştu. Sonra hafif dudaklarımı renklendirdim. Biraz da rimelle kirpiklerimi hacimlendirdim. Şevval'in odasına gittim. Kapıyı açtım. Şevval çoktan uyanmış , formalarını giymişti. Tarağını yanıma getirdi.
"Abla saçımı yapar mısın?"
"Tamam otur sen ."
Saçını yaptım. Aşağıya indik. Annem kahvaltıyı hazırlamıştı. Oturduk. Hemen kahvaltımı acele acele yapıp odama çantamı almak için çıktım. Telefonu çantama atıp evden çıktım. Asansör geldi. Asansöre bindim. 0 a basıp aynadan kendime baktım. Gerçekten hoş gözüküyordum. Asansörden indim. Durağa doğru yürüdüm. Biraz bekledikten sonra otobüs gelmişti. Akbile basıp, boş koltuğa oturdum. Yarım saat aradan sonra okula geldim. Ayşe ile Burak ayrı bir bankta oturuyorlardı. Melike ve Alper desem her zamanki yerlerinde. Aslı ile Gürkan da beraber yürüyorlardı. Aslı Gürkan'ın koluna girmişti. Her zamanki gibi parmakla gösterilen çiftti.
Onları rahatsız etmek yerine, yalnız kalmayı tercih ettim. Okulun kapısında bir kalabalık gördüm. Arasında "Yiğit ". Ne yapıyordu bu salak? Kalabalığın arasından koşarak bana doğru geliyordu.

"Ezgi.  Bir saniye biraz konuşalım. Dinle beni. "

" Yiğit. Karşıma çıkma demedim mi ben sana?"

"Ya Ezgi dinlesen hak vereceksin."

"Yiğit.  Git buradan git. Hemen şimdi gitt!! Yoksa güvenliğe haber veririm."
Bunu söylerken sesim olduğundan fazla yüksek çıkmıştı. Arkasına döndü ve gitti.
Rahatlamıştım. Arkama yaslandım. Geleni geçeni izliyordum.
Okul kapısından güneş gözlüklü, siyah deri ceketli, okul formalı bir çocuk girdi. Çok dikkat çekiyordu.  Tüm kızlar ona bakıyordu. Hatta bir kaç metre uzağımda olan kız sevgilisine :
"Ohaaa yakışıklılığa bakkk." dedi. Sevgilisi de onu bırakıp okula girdi. Kız yaptığı hatayı anlayarak arkasından gitti.

Yüz tanıdık geliyordu. Bir kaç adım attıktan sonra güneş gözlüğünü çıkardı. Mavi gözlü , uzaylı çocuk işte.  Elini saçının arasından geçirdi. Çok çekici gözüküyordu.
Koşarak yanına gittim.  Telefonunu çantamdan çıkarıp ona verdim. Gülümsüyordu.

"Bari Günaydın deseydin ilk"

"Günaydın " dedim şirin ifadeyle.

"Sanada çikolata pijamalı kız" dedi.
Sinirlenmiştim.

"Evriminden bahsetmeyelim istersen??"

" Küçükken de yakışıklıydım." dedi göz kırparak.

"Tamam hadi telefonumu ver kantine gideceğim. "

Telefonu cebinden çıkardı. Elimi uzattım telefonu almak için.  Eli elime değdi. Eli çok soğuktu. Elimden eline ısı akışı oldu. Soğukluğu kemiğimde hissettim. Telefonu aldım. Arkama döndüm ve adımımı atacakken bana

"Bekle bende geliyorum seninle." dedi.
Akıl süzgecimden geçirdim. Gelmesi için bir sakınca yoktu.

"Tamam gel  hadi " dedim arkama dönüp.
Beraber kantine girdik. Emir Hasan Amcaya
" Abi dört tane bitter çikolata "

Nerden biliyordu bitter çikolatayı sevdiğimi?  Neyse aldırmayarak çikolatanın gelmesini bekledim. Başım hâlâ ağrıyordu. Sabahkinden daha fazla hemde. Elimi başıma götürdüm.

"Offf başım. " diye inledim.

"Ne oldu başına? "

"Ağrıyor.  Hemde çok. "  dedim.

Aramızdaki mesafeyi daha da kapatıp burnuma kadar geldi. Iki elini başımdan tutup alnıma öpücük yerleştirdi.

"Belki bu iyi gelir? "

MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin