"Bağırma bana Ayşe !"
"Bağırtma o zaman Ezgi"
Sesi resmen kulağımı tıkamıştı. Hepsi telefonlarımı açmadığım içindi. Merak etmişlerdi. Kabul ediyorum. Bende birini 47 defa arayıp telefonlarımı açmasaydı bende Ayşe gibi davranırdım.
"Bitanem annem arıyor. Kapat ben geri döneceğim. "
"Tamam " dedi soğuk bir sesle.
"Efendim anne?"
"Ezgi nerdesin sen!"
Annemin sesinde kızgınlık vardı.
"Anne yanımda bir arkadas var onunlayım. "
"Kim? Doğru eve geliyorsun hemen!"
"Peki" dedim ve telefonu kapattım.
Emir
"Bir sorun mu var?"
"Ayşe 47 defa aramış. Annem de geç kaldığım için kızıyor " dedim ellerime bakarak.
Arabayı durdurdu.
"Bana bak"
Ona baktım. Bakar bakmaz dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Yüzüm çok kızarmıştı. Hücreler yanağımın üstünde ciftetelli oynuyorlardı sanki.
Dudağını dudağımdan ayırıp burnumun üstüne bir öpücük kondurdu."Tamam yeter bu kadar . Yoksa şimdi yanaklarından kan fışkıracak. " dedi ve güldü.
Gözüm Emir'in yanaklarındaydı. Neden sadece benim yanaklarım kızarıyordu?
"Yaa şeyyy...."
Alnını alnıma yasladı. Cümlem yarım kalmıştı ama. Emir'in parfümü burnumun direğini kıracaktı neredeyse.
"Emir ımm şey biz gitsek iyi olacak galiba. Yoksa annem beni kesecek "
Emir alnımı alnından çekti ve kafam sallandı. Hızlıca arabayi çalıştırdı ve yol almaya başladık. O sırada aklımdan saçma sapan sorular geçiyordu.
"Emir . Şey diyecektim sen hangi rengi seversin?"
"Mavi ." dedi huysuzca.
"Güzeldir yani mavi. Bende severim ." dedim.
Bir kaç dakika hiç konuşmadık. Sonunda eve gelebildik. Arabadan inerken Emir'in dudağından öpüp öyle indim. Emir buna karşılık olarak dişlerini gösterdi . Dişli okyanus mavisi gözlü çocuk.
"Odanın ışığını görünce gideceğim ufaklık "
Ufaklık mı?
"Pardon da sen kendini ne sanıyorsun üçgen vücut? Balon gibi şişmiş bay ukala." deyip kapıyı kapattım. Merdivenlerden yukarı çıkarken de dil çıkarmayı unutmadım tabiiki.
Eve geldim . Annem kapıyı açtı ve yüzünde korku vardı.
"Bi sorun mu var Anne? "
Birsey demedi. Iceri işaret etti. Çantamı askılığa astım ve iceri yavaş adımlarla gidiyordum. Koltuğun üzerinde yüzü tanıdık ama yıllar sonra yabancılaşan biri vardı.
"Senin ne işin var burada?!" diye bağırdım.
Allah kahretsin bir de bu eksikti. Yıllar sonra bizi bırakıp git. Hiç bir şey olmamış gibi bir de geri dön. Sinirden ağlamaya başladım.
"Kızım anla beni. "
"Bana kızım deme! Defol şimdi buradan. "
Annem
"Hiç bir yere gitmeyecek. Burda sizinle kalması gerekiyor. Şevval için önemli Ezgi ."
Annemden bu lafları duyunca arkama döndüm ve askılıktan çantamı alıp evden ayrıldım. Kapıyı kapatırken de
"Sakın arkamdan gelmeyin!" diye bağırdım.
Ağlaya ağlaya aşağıya indim. Emir hâlâ orada gitmemiş bekliyordu. Koşarak Emir 'in arabasının kapısını açtım.
"Ne oldu? Yoksa asansör düğmesine boyun yetişmedi mi ? " dedi gülerek. Ona baktım ağladığımı görünce
"Ezgi noldu?" dedi.
Hıçkırarak ağlamaya başladım.
"Emir bugün sizde kalabilir miyim ?"
"Tabiki de kalabilirsin. Anlat noldu?" dedi.
Kafamı sağa sola salladım . Oda aşağı yukarı salladı. Arabayı çalıştırdı .
Ortalama bir yirmi dakika sonra Emir'in mavi evine geldik. Hala üstüm ıslaktı. Saçlarım biraz kurmuştu. Emir dolabından siyah bir tişört verdi. Banyoya girip onu üzerime geçirdim. Kapıyı açtım ve yatak odasına geldim.
Emir"Istersen ben salonda uyurum. "
"Gerek yok. Gel birlikte uyuyalım "dedim.
Emir yatağın ortasına uzandı. Başımı göğsüne yasladım. Elini belime koydu. Gıdıklandım .
"Elini ordan çek " dedim gülerek.
Dediğimi yaptı. Elini belimden çekti.
"Noldu sana Ezgi?"
Sustum. Ağlamaya hiç gücüm yoktu. O yüzden sustum."Ezgiii" deyip dürttü.
"Babam gelmiş. Koltuğun üzerinde oturuyordu. Git dedim gitmedi. Annem de onun tarafında oldu." dedim ve ağlamaya başladım.
"Ağlama bitanem. Ben burdayım. " dedi.
Gözyaşlarımı içime dökmeye karar verdim ve ağlamayı kestim.
Emir saçlarımla oynamaya başladı. Benim ise uykum çoktan gelmişti. Emir saçlarımla oynarken ben çoktan kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.