5.Bölüm

41 16 1
                                    

Bölüm şarkısı;Demi lavato-confident










Spor salonuna vardığımızda arsel arene yumruk attı. Aren biraz sendeledi fakat düşmedi. Arsel arenin üzerine yürümeye başlayınca aren de arsele yumruk attı. Arsel yere düşünce aren hemen arselin karnına tekme attı. Dolunaya baktığımda, neredeyse ağlayacak kıvama geldiğini gördüm. Daha dayanamayıp

"Biri şunları ayırsın"

Diye bağırdım. Tanımadığım iki erkek areni arselin üzarinden aldılar. Dolunay hemen arselin yanına gidip koluna girdi ve onu götürdü. Sanırım benim ikizim okulun en pöpüler çocuğuna aşıktı. Ama arselin dolunay için aynı şeyi hissediyormuydu...işte bunu kimse bilemez. Düşüncelerimden sıyrıldım, etrafıma baktığımda, herkesin salondan ayrıldığını gördüm. Sadece arenle ben kalmıştık. Yanına gittim ve suratına baktım. Dudağı kanamış, kaşı yarılmıştı. Anlaşılan fazla hasar almamıştı. Bana

"İkizinle gitsene sen!!"

Dedi. Hemen ayağa kalktım sinirle sesimi biraz yükselterek

"Sana yardım edende kabahat!!"

Dedim. Tam arkamı dönmüş gidiyordum ki vicdanım el vermedi. Onu  böyle bırakamazdım. Tekrar arkamı döndüm ve elimi uzattım. Bir bana birde uzattığım elime baktı, sanırım benden böyle birşey beklemiyordu. Ve beni şaşırtarak elimi tuttu. Ardından ayağa kalktı, sonra aynı anda tutuşan ellerimize baktık aynı çektik. Hemen banka geçtik. Çantamdan suyla peçete çıkardım. Suyla peçeteyi birazcık ıslattım. Hemen kaşını temizlemeye başladım. Artık kaşı peçeteyle ne kadar temizlenirse. Yeşil gözleri insana çok bakıyordu. Gözleri güzeldi. Ben kaşını temizlerken bana bakması beni heyecanlandırıyordu. Bende

"Revire gidelim orada yaralarına baksınlar"

"Bana neden yardım ediyosun?"

Dedi. Bi anda gelen ani sorusuyla şaşırmıştım, ama hemen kendime geldim.

"Vicdanım seni öle bırakıp gitmemem konusunda beni uyardı"

Dedim. Sanki dudaklarında belli belirsiz bi sırıtış görür gibi oldum. Sonra aklımı kurcalayan en önemli soruya geçtim.

"Neden arselle kavga ediyordun?"

Dedim. Birden gelen ani sorumla afalladı, sanırım bu soruyu sormayacağımı düşünüyordu. Hemen kendini toparlayıp sakince.

"Neden sana söyleyecekmişim?"

"Çünkü dolunay arseli seviyo, ve ben arselle ilgili olan bu detayı bilmek istiyorum!"

"Gidip arsele sorsana, o sana söyler!"

Dedi. Niye birden asabileşti bu çocuk. Bende hemen

"Arseli sevmiyorum ona böle bi soru sorarsam hem beni sinir eder hemde habire bu konuyu başıma kakar"

Dedim. Sinsice sırıtıp.

"Ha bu soruyu bana sorduğuna göre beni seviyorsun sen"

Deyip. Dudaklarını büzüp öpüyormuş gibi yaptı. Al işte bende diyodum ki bu çocuğun kafasına taş mı düştü de beni sinir etmiyo diyodum, hay! Benim şom ağzım. Kaşına bastırdığım peçeteyi daha sıkı bastırdım. Hafifçe inleyip bi küfür savurdu. Suyu ve peçeteyi çantama koydum. Kirli peçeteleri hemen yanımızdaki çöpe attım. İşim bitmişti. Ayağa kalktım, arkamı sönüp gitmeye hazırlanmıştım ki, beni kolumdan tutup kendine çevirdi ve

"Eski bir mesele. Arselle aramızda birşey, işleri karıştırmazsan sevinirim"

Dedi. Bende hemen kolumu çekip"çokta umrumda" dedim. Bu çocuk kendini ne sanıyordu. Bi sırlar bi gizemler falan, eski meseleymiş! Sanki çok meraklıydım...tamam belki biraz. Gitmeden önce son kez bakıp "egoist" dedim. Gülmüştü. Bu da herşeye gülüyo ya. Gülüşü beni sinir ediyordu ve aren de bunu bildiği için gülüyodu sanırım. Spor salonundan çıkıp, okula girdim. Koridorlarda kimse yoktu. Sanırım yine geç kalmıştım, umarım yine kapının kolu elimde kalmaz. Düşüncelerimden sıyrılıp sınıfın kapısına doğru yürümeye başladım. Tam kapıyı çalacakken zil çaldı. Kapıyı sınıftan bi kız açtı. Kızın yanından geçip, sırama doğru gidip oturdum. Camdan dışarıyı izlemeye başlamıştım ki birden ece yanıma gelip

"Ne oldu? Ne konuştunuz arenle?"

Dedi. Sanırım arenle konuşmalarımızı eceye anlatmamam gerekiyo, çünkü ben bile lafı ağzından zar zor aldım. Hatta yarım yamalak bir cevap verdi. O yüzden bende.

"Hiiiç!"dedim. Ece merakla

"Neden kavga ettiklerini sormadın mı?"

Dedi. Allahım bigün bu kızın başına meraktan bişey gelecek ama ne zam- töbe töbe bana neler dedittiyo ya

"Hey! Kızım sana diyorum dalıp gittin yine, sordun mu diyorum neden kavga ettiklerini?!"

Ecenin ani çıkışıyla hemen düşüncelerimden kurtuldum.

"Ha! Evet sordum"

"Eee?"

Dedi. Meraklı şey azıcık beklese çatlicak. Hemen birşeyler uydurup.

"Sordum...sordum da...sormaz olaydım"

"Eee?"

"Ee'si işte ben arene neden kavga ettiklerini sorunca birden atarlandı falan, klasik aren işte!"dedim sanki onu yıllardır tanıyomuş gibi.

"O yüzden mi bir ders boyunca arenin yanındaydın?". Dedi. Hay bir detayıda kaçır ya. Bu kızın gözündende birşey kaçmıyo ha. Kesinlikle FBİ veya CİA de falan çalışmalı. Bende

"Ya neden olcak o bana  ağırdı, bende ona bağırdım. O bağırdı, bende bağırdım falan...bak yine aklıma geldi. Yaw yokluğunda bile beni sinir etmeyi başarıyo!"dedim. Bu ani patlayışımla ece

"Tamam şampiyon sakin ol. Sormadım say, boşver takma kafana"

Dedi. Ah işte ecenin bu yanını çok seviyorum, eğer karşısındaki kişi bi konuyu konuşmak istemiyosa bunu anlar ve konunun üstünde fazla durmaz. Anlayışlı arkadaşım benim, ece olmasa ben ne yapardım. Zilin çalmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Eceye sarılıp, sınıfına giderken ona eşlik ettim. Eceyi sınıfına bırakıp kendi sınıfıma gitmeye başladım. Sınıftan içeri girdiğimde, arsel sınıftaydı. Dışarıdan bakıldığında, fazla hasar yoktu, sadece kaşı yarılmış, dudağı kanamıştı. Tıpkı aren gibi...gene nerden geldi bu egoist aklıma. Arselin eline sargı bezi sarılıydı, sanırım incinmişti. Aslında bi yandan iyi olmuştu arselin dayak yediği. Oh iyi olmuş aferin arene. Bi ara bunun için tebrik etme- yada vazgeçtim. Onun zaten tavan yapmış olan egosunu uzaya çıkarmak istemeyiz dimi!. Onu tebrik ettiğimi bilmesine gerek yok. Düşüncelerimden sıyrılıp sırama oturdum. Acaba aren sınıfa girince arsel ne tepki verecek...

























Onun GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin