Ne ekersen ölüm biçer!

866 54 26
                                    

Not: Ağır işkence ve smut sahnesi içerir
Bir evin çatısındaydım. Burası şehrin en işlek caddesiydi ve aradığım ikili yine ava çıkmışlardı. Bugün onları küçük düşürdüğüm için ikisi de sinirliydi. Auralı koyu bir kırmızı şeklindeydi. Bu siniri başkalarının canını yakarak geçirmeyi düşünüyorlardı ve bir avcı gibi avlarını bekliyorlardı ama beklemedikleri bir şey olacaktı bugün; avcı, av olacaktı. Av olarak seçtikleri kadınların zihinlerine girip çatısında durduğum binanın ara sokağına sapmalarını sağladım. Tabii ki de avcılarımız bu fırsatı değerlendirmek için hemen peşlerine düştüler ama bu sadece benim ağıma düşmelerini sağladı.

Onların yanına indim. Kadınlara yaklaşıyorlardı ama buna izin vermedim. Kadınların zihnine bir daha girip hızlanmalarını sağladım. Onlarda hızlanacaktı ki küçük bir hareketimle donup kaldılar. Hareket edemiyorlardı. Bu iş çok kolay olacaktı. Arkalarında yaklaştım. İkisinin de omzuna dokundum ve bizi hiç kimsenin göremeyeceği bir yere ışınladım. Geldiğimiz yerde kimse yoktu. Ormanlık bir alandı ve bu çevrede hiç ev yoktu. Onları getirdiğim yer buradaki gizli bir yer altı mahzeniydi. Burayı kimse bilmiyordu benden başka.

Beni gördüklerinde çok şaşırmışlardı. Etraf karanlık olduğundan on parmağımdan ateş çıkarıp duvarlara yerleştirdim. Hala önümde duruyorlardı ve kıpırdayamıyorlardı. Beni kurt zannediyorlardı ama ben bir büyücüydüm. Bu, onlar şaşırmış ve biraz tedirgin etmişti.

Onları serbest bıraktım, artık hareket edebiliyorlardı ama şimdilik.

"Burada ne işimiz var? Bizi niye buraya getirdin?"

"Hımm... Bir düşünelim. Yaptığınız şeylerin bedelini ödeyeceksiniz."

"Sizi babanız mı gönderdi?"

"Hayır, ben buraya sizi kendi isteğimle getirdim. Bundan kimsenin haberi yok ve olmayacak."

"Bu ne demek oluyor? Babanıza özürlerimiz iletmiştik ve kendisi bizleri affetmişti."

"Sana söylediklerimi ya dinlemiyorsun ya da anlamıyorsun Walf'ın oğlu. Bu babamla ilgili değil."

"O zaman ne ile ilgili?"

"Sizin insanlara tecavüz etmenizle ve onları öldürmeniz ile ilgili."

"Bunu nasıl bilebilirsin? Bunu bizden başka kimse bilmiyor."

"İnkâr bile etmeye kalkışmıyorsunuz ha, bunu sevdim. Bu ölümü daha çok ateşliyor."

"Ne ölümü? Neyden bahsediyorsun?"

"Yakında anlarsın."

Daha fazla konuşmalarına gerek yoktu. Ölüm'ün seçtiği birisini öldürmem gerektiğinde itiraf almam gerekiyordu. Bu itirafı alamazsam Ölüm zorlanır ve bana acı verirdi. Bu güne kadar herkesten itiraf almıştım. İster zihin yoluyla isterse acı çektirerek ama en kolayı bunlarınki olmuştu.

Elimi kaldırdığım gibi duvara yapıştırdım onları. Duvarda mırıldanıyorlardı ama umurumda değildi. Tavandan ve yerden oluşturduğum zincirlerle onları ayak ve ellerinden sabitledim. Ondan sonra gücümü serbest bıraktım. Ne kadar uğraşsalar da o zincirlerden kutulamazlardı. Tam enselerinin arkasından bir zincir daha oluşturdum ve dikenli, köpek tasmalarının gelişmiş versiyonlarından tasmalarla sabitledim. Böylesi daha iyiydi. Kurt adam olmaları benim için daha iyiydi; hem daha çok acı çektirebiliyordum hem de kolay ölmüyorlardı.

Bundan sonra sıra Ölüm'deydi. Böyle zamanlarda Ölüm'den daha iyi işkence yapabilen olmamıştır. Her şeyi karşısındaki kişinin yaptıklarına göre belirler ve nasıl işkence edileceğini iyi bilirdi ama en sonunda hepsi ölürdü. O yüzden böyle zamanlarda yerimi ona bırakırdım. Bedenimi kontrol etmesine izin verirdim ama uzun süre orada kalamazdı ve istediğim zaman kontrolü elime alırdım. Şimdi yer değişme zamanı.
Şimdi ekilen günahların ölüm tarafından biçilme zamanı!

Ölüm ve Yaşam ( Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin