Ruhumdan olmayan

401 24 71
                                    

Karşımda üstü çıplak bir erkek belirdi.
Beyaz tenini aydan almıştı.
Gözleri gecenin karanlığında ay ışığı ile parlayan bir göl misali durgun ve karanlık bir o kadarda göz alıcı.
Saçları yıldızlı bir gece misali parlak fakat aklınızı kaçıracağız kadar karanlık.
Dudakları kan kırmızısı.

Öyle güzeldiki bakan insan büyülenir ona dokunmak için delirirdi.
Ruhunu gören ise kaçacak delik arar ama bulamazdı.
Ulyard benim sadık hizmetkarım evcil hayvanım cehennemin anahtarı vahşiliğin tanımı.
Beni gördüğünde dudakları gerildi yüzünde alaylı bir gülümseme peydahlandı.
"Bakın hele beni bile dize getiren efendimin düştüğü hallere."
Bana yaklaştı işaret parmağını yaralı dudağıma dayadı. Dudağım cızırdayarak yanmış yara acı veren şekilde kapanmıştı.
"Neler oldu size efendim ne bu haliniz?"
"Gevezeliği bırak neler olduğunun farkındasın almam gereken intikamlar var şimdi beni çözde işimize bakalım."
Dilini kırmızı dudaklarının üstünde gezdirdi boğazından zevk aldığını belli eden bir ses geldi.
"Efendim sinirli ve bu demektir ki efendime karşı çıkanların hiç şansı yok."
Benden uzaklaştı garip bir hali vardı her zamanki ulyard kesin altından bir şey çıkacak.
"Fakat efendim bana söz vermeli o dokunmamlı bu binadaki kimseye hepsini hizmetkarı olan ben yapmalıyım çünkü uzun süredir eğlenmiyorum efendim hep kendisi yapıyor işlerini."
Ne demiştim arsız iblis binadaki tek kişi haricinde diğerleri umrumda değildi onun hesabını kendim kesicektim pentagramın beşinci ayağı harry benim yeni oyuncağım olacaktı.
"Hiç birisi umrumda değil sadece birisine dokunmayacaksın onunla benim görülecek hesabım var şimdi anlaştığımıza göre çöz beni."
Yüzünün masumluğuna tezat oluşturacak şekilde büyük ve şeytani bir gülümseme belirdi.
"Emredersiniz efendim."
Parmaklarını şıklatmış ve vücuduma sabiylenmiş zincirler yılana dönüşüp beni serbest bırakmıştı. İkinci şıklatışta gücümü bloklayan ve beni sabitleyen büyüler cehennemin mavi aleviyle yanıp yok olmuştu artık özgürdüm ruhlar geri gelmiş güçlerim en derinlerden çağlayan misali bedenime akmış zevkin doruklarına çıkarmıştı beni.
Kanım hem güçlerimle hemde aptal yerine konulmaktan kaynıyordu işte şimdi bu kendini bilmez insanların sonu gelmişti.
Kapıdan rahat bir şekilde çıkmıştık anlayamıyorum bunlar beni ne zannediyorlardı böyle saçma önlemlerin beni tutup onların istediğinin olacağınımı bunu düşünüyorlarsa kesinlikle çok yanılıyorlardı.
Sinirliydim hemde çok yakıp yıkmak istiyordum ve ruhlardan birisi bunun için can atıyordu istediğinide alacaktı genelde ruhları salmazdım çünkü başına buyruk olmaları sorun çıkarıyordu fakat bu sefer umursamıyordum burda katliam olucaktı.
Bu gün bu iş bitecekti.
"Ulyard."
"Efendim."
"Fikrimi değiştirdim."
"Anlamadım hangi konuda efendim."
"Bu binada bir katliam olucak ve ölümde bunun bir parçası olacak harry e dokunmayacaksınız o benim. Vücudunda karanlık büyü olan 5 km çapındaki her kes yok olacak cesetlerinden dağ yaratacaksınız  kanlarından deniz ve ben ona bunun oluşunu izleteceğim."
"Emredersiniz efendim."

Sol elimi boğazıma yerleştirdim gözlerimi kapattım ölüm dışarı çıkmak için can atıyordu bende bunu istiyordum.

"Akna set sia."
Dışarı çık ruhumun parçası.
Dışarı çık ruhumdan olmayan.
Sana izin veriyorum.
Bu bedenden ayrılman için kapıları açıyorum.
Bedenimden ayrıl ve istediklerimi yerine getir.
Bana katliamı vahşeti ve ölümü getir.
Getir ki senin sığınağın olayım getir ki sana sahip çıkayım şimdi çık dışarı akna."

Boğazımdan yukarı karanlık bir duman çığlık atarak yükselmiş binanın bütün camları patlamış kendini korumaya almamış olanlar bayılmış bazı insanlar ise o anda ölmüştü.
Güneş bile bulutların arkasına çekilmiş şehri karanlığa bürümüştü.

İşte uzun süre sonra karşımdaydı ölüm pençeleri kolum kadar dişeri kana susamışlıkla sulanmış gözleri kan kırmızısı karanlık sisten bir silüet bir görünüp bir kaybolan ruhsal bir varlık.
" beee-nni-mm iii-çç-iin birrrr emmm-irr-dirr."
"Gidin."
Komutumla ölüm duvarların içine süzülmüş ulyard ise kendini merdiven boşluğundan aşağıya bırakmıştı.

Saniyeler sonra insan çığlıkları koşuşturmalar kulama ilişmeye başladı vahşetin çığlıkları ne güzel bir senfoniydi böyle.

Yavaş bir şekilde merdivenlerden inmeye başladım her koridorda kanlar içinde yatan insanlarla karşılaşmak çok büyük bir zevkti benim için şu anda fakat harekete geçme zamanıydı artık elimden kaçamadan onu yakalayıp güzel bir oyuncak haline getirmeliydim.
" akna tu en te."
Karşımda portal açılmıştı beklemeden içinden geçip olmam gereken yere varmıştım.

İşte bir kaç kişi ile karşımdaydı gözlerindeki korkuyu burdan görebiliyordum daha hiç bir şey yapmamıştım ki korkmaları için çok zamanları olacaktı yada sadece onun.
Yanındakiler bir kaç büyü mırıldanmış üstüme alev topları,buz sarkıtları,kayalar, yıldırımlar çakmaya başlamıştı.

Canım yanıyordu evet karşımdakiler güçsüz büyücüler değillerdi ama sinirim beni tazeliyordu sinirim en ağır acıları tadıp daha güçlü çıkmak istiyordu daha kötü ölümler istiyordum.
"Bu kadar mı sizi tebrik etmeliyim 5 kişi biraz olsun canımı yakabildiniz ah sıra bana gelmiş fakat bir sözüm var o yüzden sizi öldürmeyeceğim."
5 ininde altında portal açılıp ulyardın yanına ışınladım.

Şimdi sadece onunla ben kalmıştık

"Sen nasıl çıktın ordan büyülerin yoktu kaçman imkansızdı."
"İmkansız! Benim için imkansız bir şey yok ki şu aptal dünyada sen ise beni hapsettiğini düşünecek kadar salak bir çocuksun kendini kanıtlamaya çalışan beyni gelişmemiş önünü bile göremeyen bir çocuk."
"Seni o anda öldürmeliydim."

"Beni öldürmekte hapsetmekte o kadar kolay değil üzgünüm sen hakkını kaybettin sıra bende."

Dibinde bitmiş boynundan kavrayıp arkadaki duvarı parçalayarak dışarı çıkarmıştım göğe yükselmiş çevremizi görmesini sağlamıştım.

Etrafımız vahşet alanıydı söylediğim gibi ölü insan bedenlerinde tepeler oluşmuş bedenlerinden akan kan kızıl bir deniz oluşturmuştu binalar yanıp yıkılmış ve bunlar sadece iki iblis tarafından yapılmıştı.
"Bak işte bana zarar vermeye çalışmanın sonucu müritlerini görüyor musun? Nasıl çığlık attıklarını nasıl avlandıklarını ruhlarına bile işkence yapıldığını görüyor musun?"

Elimin altında kızarmış hareket bile edemiyordu kulaklarımızda acı çığlıkların şarkısı çalıyordu karşımda aşık olduğum adam bana ihanet eden adam ile gök yüzünde tek sözümle yapılan vahşeti izliyorduk.

"Bu size vurduğum ilk darbe bundan sonra bütün topluluğunuz yok olacak ve sen bunu izleyecek ellerimde işkence görecek. Ben senden sıkıldığım zaman ölümü tadacaksın sevgilim şimdi uyu önümüzde uzun bir zaman var."

O hep arzuladığım dudaklarına yaklaşmış sıcak dudaklarını buz gibi olan dudaklarımla kapamıştım önce direnmiş sonrasında bedeni gevşeyip uykuya dalmıştı burda kalmama gerek yoktu artık.

Ölüm gittiğim yere gelecekti gezegen değiştirsem bile beni takip ederdi ulyard ise özgür bir hizmetkardı ne zaman çağırsam benim için canını ortaya atacaktı.
Vahşeti geride bırakıp ortadan kayboldum önümüzde uzun ve acılı zamanlar vardı

Ölüm ve Yaşam ( Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin