Herkese sevgiler ve kocaman öpücükler ❤
***
Cadı, Kral'ın yardım isteği üzerine yapabildiği en hızlı şekilde saraya gitmiş. Kral'ın huzuruna çıktığında yine yüzünde maskesi, üzerinde de kırmızı pelerini varmış. Gözleri o kadar berrak bir yeşilmiş ki, Kara Şövalyenin siyah gözlerinin aksine ışık saçıyorlarmış.
Kara Şövalye saraya Maskeli Cadıdan önce ulaştığından, Kral ve Kraliçenin yanında, yüzünde o amansız ifade ve bomboş, duygusuz gözlerle dikiliyormuş. Maskeli Cadı, Şövalyeye bakmış ve dudaklarında hafif bir gülümseme oluşmuş. Maskesi dudaklarını örtmediğinden gülümsemesi görülebiliyormuş.
Saray erkânındaki erkekler cadıyı hafif de olsa gülümserken görünce anında onun büyüsüne kapılmışlar ve iç çekmeye başlamışlar. Bir tek Kral ve Kara Şövalye bu büyüden etkilenmemiş. Bunun üzerine Kral kaşlarını çatarak Maskeli Cadıya dönmüş.
***
Eve girdiğinde ellerindeki titreme halen normale dönmemişti. Bu halini Ozan'a göstermese çok iyi olurdu aslında ama...
"Senin neyin var?" Kapıdan girer girmez onu karşılayan Ozan hiç dolandırmadan direkt konuya girmişti. Merve kardeşinin siyah gözlerine bakıp omzunu umursamazca silkti.
"Bugün biraz yorucu geçti." Sesini düz tutmaya özen göstermişti. Bu esnada da ayakkabılarını çıkarmış, yumuşacık halıya değen ayaklarının hissettirdiği rahatlık yüzünden gözlerini huzurla kapatmıştı. Topuklu ayakkabılarını gerçekten çok seviyordu. Ama nedense sevgili ayakları bu konuda onunla hemfikir değillerdi.
"Beni kandıramazsın, Merve. Bir şeyler olmuş." Merve kardeşine kindar bir ifade ile baktıktan sonra huysuz bir şekilde yüzünü buruşturdu.
"Bazen tam bir baş belası oluyorsun, küçük kardeşim." Ozan ablasına gözlerini kısarak karşılık verdi.
"Sen de huysuz olduğunda tam bir cadıya dönüyorsun, ablacığım." Merve'nin bakışlarındaki kin gözle görülür derecede arttı.
Ozan sözlerine "Üstelik aramızda yalnızca bir yaş var," diye devam ederken omuz silkmişti. Merve ona son bir huysuz bakış attıktan sonra salona geçti ve kendini rahat koltuklardan birisinin üzerine bıraktı. Ayaklarını da uzattığında ondan daha mutlusu yoktu.
"Konuyu geçiştireceğini sanma, ablacığım. Anlat bakalım ne oldu? Bugün beni ektiğini unutmadığımı da belirteyim. Ona da sıra gelecek." Merve kardeşine suçlu bir ifade ile baktıktan sonra poposunu koltuğa biraz daha yerleştirdi. Vücudunun sevdiği ve sevmediği eşyalar vardı. Ve poposu kesinlikle bu çekyatla aşk yaşıyordu. Ayakları topuklulardan nefret ediyor, ağzı tatlılarla kelimenin tam manasıyla Las Vegas'a kaçıp evlenmeyi planlıyordu.
"Çalışırken kendimi kaybetmişim. Özür dilerim, canım." Merve gerçekten üzgün görünüyordu. Yavru bir köpeğin sevimlilik derecesini sıfırın altında gösterecek kadar kocaman gözlerle ona bakınca Ozan sırıttı.
"Bu cevap sorumunun karşılığı değil." Bir yandan da siyah, zeki gözlerini ablasının yüzünde gezdiriyordu.
"Allah aşkına! O inatçılık genlerini illa ki almak zorunda mıydın?" Ablasının çıkışı üzerine biraz daha sırıtan Ozan bu savaşı kazanacağını biliyordu. Merve her zaman çok sert olmuştu ama tek bir zayıf noktası vardı. Onun da kendisi olması kesinlikle Allah'ın bir lütfuydu.
"Pekâlâ! Sen kazandın!" Kollarını göğsünde birleştirdi ve suratını asarak devam etti.
"Akşam otoparktan çıkarken bir ses duyduğumu sandım ve panikledim." Konuşurken sesinin titrememesine özen göstermişti. Karşısındaki kardeşi olmasaydı başarırdı da. Fakat Ozan onun her tepkisini ezbere biliyordu. Bu yüzden ablasının yanına gidip onu yavaşça kucakladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir Zemberek
RomanceSırlar... Maskeler... Ve bir masal... Merve Öztekin, son moda şık takım elbisesi, yıkılmaz görüntüsü ve taviz vermez tavırlarıyla iş dünyasının dişi afeti. Kaya Türkoğlu, Merve'den ölümüne nefret eden, Türkoğlu Holding'in parlak veliahtlarından biri...