Herkese sevgiler ve kocaman öpücükler ❤
***
Türkoğlu ailesinin evindeki geniş salonda oturanlar o gece yaşadıklarından sonra hem bitkin hem de rahatlamış hissediyorlardı. Jai FBI tarafından yakalanmış ve vatana ihanet suçundan yargılanmak üzere hapse atılmıştı. Papaz denen aşağılık yaratık kaçmaya çalışırken bir hurda yığınının devrilmesi sonucunda ezilerek can vermişti. Cesedini çıkardıklarında kadının kafasının parçalandığını görmüşlerdi. Herkes hak ettiği gibi öldüğünü düşünmüştü. Her ne kadar Kaya ve Eren kadının kendi ellerinden ölmemesi yüzünden mutsuz olsalar da dünyanın bir pislikten daha kurtulduğunu düşünerek rahatlamaya çalıştılar.
Eren, arabayla kaçarlarken babasına bir yardım çağrısıyla beraber konumlarını da göndermeyi başarmıştı. Böylelikle kurtulabilmişlerdi. Nihayet Haldun Bey, dört oğlu, Merve ve Ozan toplanarak Samantha'nın onları beklediği eve gitmişlerdi. Samantha onları büyük bir heyecan ve endişe ile karşılamıştı. Kocasına ve tüm çocuklarına tek tek sarılmış, hepsini ayrı ayrı tehdit etmiş, en sonunda da gözyaşlarına boğulmuştu. Hepsi birden salona geçtiklerinde herkes biraz olsun normale dönebilmişti.
"Baba, en başından beri merak ettiğim bir şey var." Söze giren Eren çok ciddi görünüyordu. Herkes pür dikkat ona bakarken de devam etti.
"Neden Merve'yi Kaya'nın şirketine ortak ettin?" Bu soruyla odada bulunanların hepsi birden merakla Haldun Bey'e bakmaya başladılar. Haldun Türkoğlu arkasına yaslanıp keyifle gülümsedi.
"Yine neler karıştırıyorsun, hayatım?" Samantha'nın kuşkucu bakışlarına çapkın bir gülüşle karşılık veren Haldun Türkoğlu, herkesin heyecanını doruğa çıkaracak kadar bekledikten sonra konuşmaya başladı.
"Hatırlarsanız Kaya on yaşlarındayken kaçırılmıştı." Herkes o zamanı hatırlamanın verdiği üzüntüyle kafasını salladı. Merve bu hikâyenin nereye bağlanacağını merak ederek soluksuz bir şekilde bekliyordu.
"O zamanlar Kaya'yı tüm İstanbul'da aramamıza rağmen tek bir ipucu bile bulamamıştık. Sonra Kaya aniden çıkıp gelmişti ve bize bir çocuğun kaçmasına yardım ettiğini söylemişti. O günden sonra tüm gücümle Kaya'nın kaçmasına yardım eden çocuğu aramaya başladım. Sonunda onu kaçıran kişinin kimliğine ulaştım." Haldun Türkoğlu bu noktada duraksayarak Merve'nin gözlerinin içine baktı. Merve onun ne söyleyeceğini anlamış gibi şok içinde Kaya'ya döndü. Kaya da Merve'ye dönmüş dikkatli bir şekilde kadına bakıyordu.
"O sensin..." diye fısıldayan Merve, olanlara inanamadığını gösterircesine ellerini ağzına bastırmıştı.
"Evet, o çocuk Kaya'ydı. Çok küçükken Papaz'ın elinden kaçmasına yardım ettiğin çocuk benim oğlumdu. Sen o gün Kaya'yı kurtarmasaydın, bugün yaşamıyor olabilirdi. Bundan tam yirmi iki yıl önce sen Kaya'nın hayatına ve kaderine zaten ortak olmuştun. Benim tek yaptığım bu ortaklığı resmileştirmekti." Kaya sevdiği kadına aşk dolu gözlerle bakarken, Merve de gülümseyerek adamın yanağına dokundu.
"Seni Antalya'da gördüğümde neden dikkatimi çektiğini şimdi anladım. Seni tanıyordum. Beni kurtaran kızı bilinçli olmasa da kalben ve ruhen tanımıştım. Bizim kaderimiz o zaman mühürlenmişti ve şimdi sonsuza dek birbirine bağlandı." Merve kimseye aldırmadan uzanıp adamın yanağına bir öpücük kondurdu.
"Yaşanan her şey senin için değerdi." Kaya gözlerini kapatıp inledi. "Daha fazla dayanamıyorum," dedikten sonra babasına dönüp ciddiyetle konuşmaya başladı.
"Baba, ben Merve'yle evlenmek istiyorum."
Adamın sözleri ortama atılmış bir hidrojen bombası etkisi yaparken, Merve dâhil herkes ağzı bir karış açık şekilde Kaya'ya bakıyordu. Ağzı sinek yuvası gibi görünmeyen tek kişi Haldun Türkoğlu'ydu. O daha çok yüzündeki sırıtışla uluslararası sırıtma şampiyonasında altın madalya kazanmış gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir Zemberek
RomansaSırlar... Maskeler... Ve bir masal... Merve Öztekin, son moda şık takım elbisesi, yıkılmaz görüntüsü ve taviz vermez tavırlarıyla iş dünyasının dişi afeti. Kaya Türkoğlu, Merve'den ölümüne nefret eden, Türkoğlu Holding'in parlak veliahtlarından biri...