Zehir Zemberek - 25

13.4K 1.1K 173
                                    

Herkese sevgiler ve kocaman öpücükler ❤

***

Dev sinirlenerek Cadıya dönmüş.

"Sen, maskesinin altında yalan taşıyan kadın, bana emir veremezsin." Cadı, deve sessizce baktıktan sonra kollarını kaldırmış. Cadının tüm çevresi yoğun ve kızıl bir alevle sarılırken Dev, Şövalyeyi iyice sıkmış. Cadının saçları ve üzerindeki elbisesi havalanırken, anlaşılmaz sözler fısıldayarak iki kolunu deve doğru uzatmış. Dev kendini korumakta çok geç kalmış ve kükreyerek yere yığılırken, "Bunun hesabını vereceksin. En çok sevdiğin şeyi elinden alacağım," diyerek zehirli tırnağını Kara Şövalyenin kalbine batırmış.

Devin tırnağındaki zehir çok güçlüymüş. Kara Şövalye acı içinde kıvranırken, Maskeli Cadı koşarak şövalyenin yanına gitmiş ve başını kucağına alarak yüzünü okşamış. Gözlerini zorlukla açan Şövalye cadıya bakmış.

"Sen de kimsin?"

***

Üstü açık, 66 model Chevrolet Impala'nın içinde, kafasında kovboy şapkası ve gözlerinde yüzünün yarısını kaplayan bir güneş gözlüğüyle oturan kadın sıcaktan bayılmak üzere oluşunun suçunu kardeşine atmak konusunda çok istekliydi. Bu sebeple söylenmeye başlaması, sıcak yaz güneşinin tepelerinde daha da etkili parlamasına neden olmuş gibiydi.

"Neden Arizona? Neden Kanada değil? Vücudumuzdaki tüm suyun buharlaşmasını ve kuruyarak mumyalaşmamızı mı istiyorsun? Böylece ölümsüzleşecek miyiz? Ama sana bir şey söyleyeyim mi kardeşim, cesedimizi kurtlar yediğinde ölümsüzleşeceğimiz tek yer o hain canavarların midesi olacak!" Ozan, ablasına dik dik baktıktan sonra gaza yüklendi. Arkalarında bıraktıkları toz bulutu giderek yoğunlaşırken Merve yüzünü memnuniyetsiz bir şekilde buruşturdu.

"Biraz daha çeneni kapatmazsan, o kurtları bulup gönüllü olarak besleyen ben olacağım, ablacığım!" Merve gözlerini kısarak kardeşine döndü. Bu hareketi gözlük nedeniyle pek belli olmasa da vücudundan çıkardığı elektromanyetik dalgaların yakıcı Arizona güneşiyle birleşmiş hali Ozan'ın mesajı almasını sağlamıştı. Merve bununla da yetinmeyerek söylenmeye devam etti.

"Doğru söyle, beni öldürüp cesedimi Büyük Kanyon'a atmayı mı düşünüyorsun? Eğer öyleyse beni Manhattan'da öldürüp bir soğutucuyla da buraya getirebilirdin. En azından bu işkenceyi çekmek yerine serin serin seyahat ederdim!" Ozan aniden frene basarak ikisinin birden öne doğru savrulmasına neden olduktan sonra emniyet kemerini açtı ve kolunu koltuğun arkasına atarak ablasına döndü. Güneş gözlüklerini de alnına tutturmuştu. Merve de gözlüklerini burnunun ucuna indirince iki kardeş göz göze geldiler.

"Neden normalden daha huysuzsun?" Merve kardeşinin sorusuyla birlikte huysuzluk seviyesindeki artışın ivmelendiğini hissederek kaşlarını çattı.

"Sen bana huysuz mu demek istiyorsun?" Ozan, sorunun cevabı çok açık değil mi, der gibi kaşlarını kaldırınca Merve kin dolu bakışlarını kardeşinin üzerine sabitledi. Bir süre birbirlerini iki inatçı keçi gibi süzdükten sonra Merve derin bir nefes alarak ellerini kaldırdı.

"Tamam, huysuzum! Ama bunu yüzüme vurmak zorunda değildin. Azıcık büyüklerine saygın olsun!" Ozan derin bir nefes alarak kafasını iki yana salladı.

"Zaten büyüklere saygım olduğundan seni şimdiye kadar uykunda boğmadım," deyince Merve'den bir tekme kazandı.

"Huysuzluk seviyendeki bu beklenmedik artışın Kaya denen o adamla bir ilgisi var mı?" Merve, Kaya'nın ismini duyunca kalbinin sancıdığını hissetse de renk vermedi. Zaten renk vermeye çalışsa bile güneş muhtemelen o rengi de soldurur, kimsenin daha önce keşfetmediği yeni renkler ortaya çıkarırdı. Hafifçe homurdanarak önüne döndü ve kocaman çantasını eline alıp karıştırmaya başladı.

Zehir ZemberekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin