Bir gece aynanın karşısında oturup kendine teselli vermek nasıldır bilir misin ? Hayallerini tek tek kendi elinle kırmak nasıldır ? Bir süre sonra her şeyin manasını unutmak ? Boş boş kendine bakmak ?
Ben o gece yatırdım hayallerimi dizlerime. Okşadım başını. Masallar anlattım. Sonra kanlı suyla yıkadım. Beklediler, baktılar, uyudular. Bulutlara yükledim onları. Bulutlara acıdım sonra. Sen benim bulutum olabilirdin. Ben de güneşin. Aynı gökyüzünde olup her an birlikte olurduk. Ama sen ay olup bana uzakta olmayı tercih ettin. Sen benim gökkuşağım oldun ve bu bir iltifat değil. Bilirsin gökkuşağı bir nevi yarasıdır bulutun.
Sen güzel bir cümleyi bırak, güzel bir kelime olamadın. Nokta oldun cümleme. Yarıda kestin. Yara oldun. Belki de matematik gibiydin sen. Çok az kişi tarafından çözülen. Ben çözmüştüm fakat sonuç yanlış çıktı. Matematik düşmanıydım ben oysa. Bu dersi bile sevdirdin ya daha ne diyeyim ?
Sigaranın sonu gibiydin. Bitmesini istemediğim ama bitmek zorunda olan. Bitiyoruz. Ölüme yakın günlerimizi sayıyoruz. Bulutlar lanetler yağdırıyor tepemize yağmurlarla. Temizlenemiyoruz. Lakin bize dolu lazım. Geçmeyen acılarımız, kapanmayan yaralarımız, kanayan iç organlarımız var. Umut pırıltıları yetmiyor mutlu olmaya. Karanlık hep peşimde, fırsat kolluyor arkadan vurmaya.
Hayat örgü gibi. Örgüden çıkan birkaç tel saç farklı olan, hayata mutlu bakan, hiç kırılmamış insanlarımız. Örgüdeki saç hayatın tekdüzeliğine uyum sağlayan, koşuşturan insan topluluğu. Peki ben ve sen ? Biz iki paralel tel tokayız.
Sen diğerleri gibi sevme. Hiç ayrılmayacakmışız gibi sev...
Sen sarıl bana sımsıkı. Toplansın tüm dağınıklığım. Kırılan kalbim utansın kırıldığına...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın El Kitabı
RomanceBu kitapta yazmış olduğum çeşit çeşit konulardaki yazılarımı derledim. Bazı sayfalarda hüzünleri paylaşıcağız. Bazı sayfalarda gülüp eğleniceğiz. Bazı sayfalarda yalnızlığı yudumlayacağız. Bazı sayfalarda aşka tutkuyla bağlanıcağız. Ve başka sayfal...