Geçmişin sızısı

217 29 19
                                    

Evettttt. Uzun bir aradan sonra yazmaya başladım hayırlısıyla. Bana hep Yankı'nın Afrayı yatağına çekmesi, gece gelip kulağına birşeyler fısıldamasının erken olduğu söylendi durdu. Bu bölümde neden öyle davrandığını anlarsınız artık. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. Sizi daha fazla bekletmeden yazmaya başlıyorum. Yorum yaparak görüşlerinizi bildirirseniz sevinirim. Sizi seviyorum. İyi okumalarr.

"Yıllardır bir gölge gibi Afra'yı takip etmen yetmedi mi? Ne arıyorsun burda Yankı?"

Açelya'nın ona sorusu üzerine kendine geldi. Açelya'nın suratının her bir noktasında gezdirdi gözlerini. Hatırlıyordu. Ama biraz gecikmiş bir hatırlamaydı bu. Sahip olduğu bir çok şey geçti, genç adamın gözlerinden. Ama hiçbiri Afra kadar yer kaplamamıştı hayatında. İçinde bir çok duygu barındırıyordu aslında Yankı. Sadece bunları kelimelere dökmesi olumsuz sonuçlanıyordu.
Nasıl olabilirdi?
Hayatının en önemli parçasını nasıl olurda ilk geldiği andan itibaren tanımamıştı. Bu soruyu kendine bir kaç haftadır soruyordu aslında.
İlk geldiği günde Afra'nın güzelliğinden etkilenmişti genç adam. Fakat onun her zamanki kızlardan farksız olacağını hatta, onunla aynı evde kalırlarsa her gece eğlenebileceklerini bile düşünmüştü içinden.
Ama Afra farklıydı. Yüzü her zaman tanıdık gelmişti genç adama. Nasıl olurduda uğruna ölebileceği gözlerini tanımamıştı.
Adının Afra olduğunu öğrendiği ilk günden beri kafasında herşeye açıklık getirmişti. Genç kızın Afrası olduğunu öğrendiği günden beri , ona daha yakın davranıyordu. Yanından ayrılmak istemiyordu adeta. Enes'in yaydıği dedikodular canını bu yüzden yakmıştı genç adamın. Afra'ya onun evine geldiği ondan beri değil. Afra'ya 6.sınıftan beri aşıktı. O Yankı'nın Afrasıydı. Yankı'nın Afrası.

"Sana bir soru sordum Yankı."

"Ne saçmalıyosun kızım sen?"

Genç adam çekip gitmek istiyordu. Bir an önce şu durumdan kurtulmak istiyordu.

"Neden bahsettiğimi biliyorsun Yankı"

Sinirlenmişti. Hesap vermek zorunda olduğunu düşünmüyordu Yankı. Helede bu karşısındaki kişi bir kızsa ..
Gözlerini kapatıp, açtı. Sakinleşmeye çalışıyordu. Dişleri arasından Açelya'ya cevap verdi.

"Kapa çeneni"

"Beni bu şekilde susturabileceğini mi sanıyorsun?"

Yankı okul çıkışına doğru yürümeye başladı. Kolunda hissettiği ağırlıkla Açelya'yı çenesinden kavradı.

"Sakın bir daha buna cürret etme"

Açelya kafasını aşağı yukarı salladığında, serbest bıraktı onu. Okulun kapısından çıkarak taksi aramaya başladı.

Babasının arabasını elinden almasına da sinirlenmişti., kendi için sinirlenecek şeyler bulabiliyordu.

"Bok mu vardı lan araba mı alacak"

(Cem Adrian mutlu yıllar müziği ile dinleyin kesinlikle . ben o şekilde yazdım hârika oluyor :-) )

Saçlarını sinirle arkaya atarken gelen taksiyi durdurdu. Taksiye bindiği anda tüm düşünceler aklına yeniden doğuyordu. Açelya ve AFRA'NIN neden kavga ettiklerini, tartışırken neyden bahsettiklerini merak etmiş olsada şimdilik bunu kurcalamayacaktı. Evet Açelya haklıydı. Afra'yı 6.sınıftan beri takip ediyordu. İlk başlarda amacı çok farklıydı. Gerekli sebepleri vardı. Afra'yı korumak onun görevi olmuştu adeta. Ama sonradan ona aşık olmuştu. Liseye başladığında Afra çok güzel bir genç kız olmuştu. Onu hep uzaktan izlemişti genç adam. Ancak lisesini değiştirmeyle bir daha izini bulamamıştı.
Kaybetmişti onu.
Ama Afra'nın yıllar önce gölgesi olduğu kız olduğunu bire kaç hafta önce fark etmişti. Ve onu bir daha bırakmak istemiyordu.
Yıllar sonra tekrar İzmir'de karşılaştıklarında değişmişti sevdiği kız. Kadın gibi çıkmıştı adeta karşısına.
Masum, hiç makyajlı görmediği , sürekli gülen yüzü gitmişti. Yerini cesur,suratı makyajdan ibaret olan, ciddi bir kadına bırakmıştı adeta. Belkide bu yüzden tanıyamamıştı sevdiği kızı. Yıllarda vardı tabi. Kendiside bu yıllarda çok değişmişti. Ama Genç kız onu daha önce hiç görmemişti.Yada şöyle demeli ki Sadece 6.sınıftan beri kendini takip eden gölgenin farkında değildi.

Bir An.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin