Hayal Kırıklığı

253 39 18
                                    

Arkadaşlar okuyan sayısı fazla ancak oy sayısı az lütfen okuduktan sonra oy verin . Multimedia ekleyemiyorum. Belki bu bölüme ekleyebilirim.
Umarım yeni bölümü beğenirsiniz .
İyi okumalar..



Gözlerinin içine baktım Pelin'in. Acımasızca bakıyordu. Bende acımasız olmak istemiştim. Kötü olmak istemiştim.
Ama olamamıştım. Yapamamıştım. Kendime bu zararı vermemiştim. İnsanlar acımasızdı. Beni herşeyle sınıyorlardı. Aldığım bıçak darbelerine bir yenisi daha eklenmişti.
İftira...
Hemde çok kötü ve acımasız bir iftira..
Dizlerim tutmuyordu adeta. Yerimde öylece kalakalmıştım. Sesli bir şekilde yutkundum. Kahverengi gözlerim yine sulara boğulmaya başlamıştı bile..
Olamıyordum. Kötü felan olamıyordum. Olmak isterken bile , kendimi korumak isterken bile kendime zarar verdiriyordum.
Ağlamaktan nefret ediyordum. Hiçbir suçum yokken bile ağlıyordum. Çünkü salaktım. Kendimi savunamıyordum bile.
Yankı'nın bir adım öne çıktığını görmemle kendime geldim.

"Ne diyorsun kızım sen"

"Okulun bana dediğini diyorum Yankı"

"Lan bak eğer yalan söylüyorsan söküp atarım o dilini"

Buket araya girdi. Pelin'i arkasına aldı.

"Yalan söylemiyor Yankı. Okuldaki herkes bunu konuşuyor. "

Yankı'nın bakışları üzerimdeydi. Bunu hissediyordum. Zorlukla gözlerine baktım.

" Afra?"

"Yalan söylüyorlar"

"Neden sana inanasım gelmiyor?"

Gözlerinden ayırmıyordum gözlerimi. Kahverenginin en koyu halini almıştı. Sert bakıyordu. Şuan bana herkesin içinde abim olarak hesap soruyordu. Yoksa umrunda olmayacağımdan emindim. Ancak bana inanmıyor muydu? İşte nedensizce bu canımı acıtmıştı.

"İftira atmaya çalışıyorlar "

Gözlerimde birşey arıyordu adeta.
Ya bir şüphe..
Ya bir yalan..

Kafasını salladı.

"Öyle mi?"

Kafamı salladım.

"Gel bakalım öyle miymiş?"

Kolumdan çekmesiyle. Hızlıca çıkardı beni sınıftan. Çok hızlı yürüyordu. Ve ben ona yetişemiyordum. Merdiven basamaklarını üçer üçer iniyordu. Ancak bu hızla ben inemiyordum. İki kere düşmenin eşiğinden döndüm. Bahçeye çıktığımızda bahçenin ortasına doğru ilerledik. Bileğim çok acıyordu. Hızına yetişemiyordum. Beni bahçenin ortasına doğru fırlattı diyebilirim.
Bu tepki fazla değil miydi?
Herkes burda onu benim abim olarak görüyordu. Ben ona yalan dediğimde inanmalıydı. Uzatmamalıydı. Ancak hem uzatıyor hem canımı yakıyordu.

"Herkes buraya hemen"

Bir emir gibi söylemişti, bu sözlerini. Herkes etrafımızda toplanmaya başlamıştı bile. Bahçede olmayanlar bile bahçeye çıkıyordu. Gördükleri kalabalığın arasına sıkışıyordu. Gözlerimden akan yaşa engel olamadım. Kafamı çevirdiğimde. Kalabalıkta Enes'i de gördüm. Elleri cebinde sırıtıyordu. Ben ona ne yapmıştım. Allah aşkına. Hem kendi gelip benimle uğraşıyordu. Hemde bana iftira atıyordu. Yankı gözlerini gözlerime dikti.

"Derdiniz ne? Ne konuşuyosunuz aranızda söyleyinde bizde bilelim."

Yankı'nın söylemiş oldukları üzerine. Kumral , kıvırcık saçlı ve gözlüklü olan bir çocuk öne çıkıp cevap verdi.

Bir An.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin