Geç kalıyoruz her şeye. Hasret mesela. Geç kalmanın kalbine fısıldadığın bir başka anlamı gibi. Yarına gidip gidemeyeceğimizi bilemiyoruz. Binlerce insan ölüyor bir günde ve ayrıca binlerce insan doğuyor da. Binlerce hayat acı biberini çoktan yemişken , binlerce hayatın acı biberleri daha yeni tohumlanıyor. Her gün biraz daha geç kalıyoruz sevdiğimiz şeylere. Her geç kaldığımızda bizden biraz uzaklaşıyorlar farkında olmuyoruz. Köreliyor gözümüz bir şekilde. O kadar çok olay geçiyor başınızdan ve bir süre sonra gülerek hatırlıyorsunuz belki ağladığınız anları. Size yıllar gibi gelen zamanların geçip gittiğini "Hey gidi yıllar." diyerek hatırlıyorsunuz. Dün gibi hatırladığınız bir anı bakıyorsunuz geçen sene , ondan önceki sene. Hep bir keşkemiz oluyor hayatta. İşin garip tarafı ise keşke dediklerimiz olsa bile biz daha iyileri için keşke diyoruz ve bunun bir sonu yok. Gittikçe gidiyor. Özlüyorsunuz birilerini. Geldi geçti , veya gelmedi bile. Sevdiğinizi bile bilmeyen birini özleyebiliyorsunuz. Kalbin kontrolü sizde olmuyor. İnsanlar sürekli gülüyor. Kimi içten kimi dıştan. Kimi gülücüklerle üzülüyorken kimi de ağlayışlarıyla mutlu bir hayata sahip aslında. Ve yine işin garip tarafı ise kimse birbirinin elçisi olamıyor beklenenden başka.
Velhasıl ı Kelam duygularınızı saklamayın. Büyüklerin de dediği gibi bugün varız yarın yokuz. Duygularınızı açıklamaktan korkmayın. İçiniz dışınız bir olsun. Varsın canınız yansın. Söylemek istediklerinizi söyleyin ve yapmak istediklerinizi yapın. Hayat kısa. Aşk için çok çok kısa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğim Kırgın Gülüşüne
PoesíaHasret denen şeyi ben uyuduktan sonra gelen babamda seviyordum ben. Sen neden çıktın ki karşıma ? ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- KİTAPTAKİ HE...