- Bölüm 6 -

130 13 3
                                    

"Gömülmek istedim maviye, bileklerimden zor tuttu ellerin."

- Hatırlatma-

Az çok kendime geldiğimde büyük bir ağacın altında buluyorum kendimi. Üstümde bir ceket. Yavaşça döndürdüğüm de başımı zifiride parlayan bir çift mavi gözle buluşuyor gözlerim. "Yine seni korkuttum değil mi?" diyor ağacın dibinde benim gibi oturan o adam. Kafamı çeviriyorum tekrar. Bir hareketlilik hissetsem de umursamıyorum. Karnıma kadar çekiyorum dizlerimi. Tam karşıma geçiyor o adam. Ormanın karanlığına dikiyorum gözlerimi. "Dizlerin.." diyor önce. "Avuçların.." diye de ekliyor sonuna. İfadesizce yüzüne bakarken, dokunuyor yaralarıma titreyen elleriyle. "Acıyor mu?" diyor elleri gibi titreyen sesiyle. İçim gibi buruk bir gülümseme yerleşiyor dudaklarıma. Sağa, sola sallıyorum başımı 'hayır' dercesine. Çekiyorum ifadesiz bakışlarımı üzerinden. Dizlerime sarmaladığım ellerimi çeviriyor kendisine. Benimde gözlerim çevriliyor avuçlarıma. Toprak içinde kalmış bir sürü çizik, bir kaç yara. Belli belirsiz bir ıslaklık hissediyorum avucumda. Karşımda duran adama bakıyorum. Gözyaşı bile canımı yakıyordu. Az önce yarattıklarını şimdi de yara olan avuç içlerime, tuzlu gözyaşlarını akıtarak tekrarlıyordu. Öptü avuç içlerimden. Diz kapaklarımdan öptü sonra. Yüzüme baktı büyük bir içtenlik ve beklentiyle. "Hadi derinliğim. Götürmeliyim seni." bunlar gerçek değildi biliyordum. Esas kız o yolun ortasında, ellerini toprağa gömmüş öylece duruyordu. Kalp neydendi bilmiyordum. Ancak, yüreğim camdandı. Ve paramparçaydı. Kalıbımı basabilirdim. Bazı parçalarım kayıptı. Ben kayıptım.

-

Soğuktan karıncalanan ellerimi hissettim önce. Bir yaranın sızısını daha sonra. Kendimi de hissetmek isterdim oysa ki. Bir ses yankılanıyordu. Gözlerimi açamıyordum. " Kanıyor..." diye ağlamaklı bir ses duyunca kıpırdamak, gözlerimi açmak istedim. Yapamadım. "Ne yapacağım. Kanıyor.." duyduğum ses sürekli bunu tekrarlıyordu. 'Kanıyor.. kanıyor..." Sonra bir sessizlik hakim oldu bulunduğumuz ortama. Bir kaç adım sesi. "Ben mi yaptım Derin, benim yüzümden mi?" diye sordu fısıltıyla. Erdenizdi. Hareket bile edemiyordum. Bir kâbusun içinde gibiydim. "Ne kadar canın acıyordur?" diye sordu cevap beklercesine. Dudaklarımı bile oynatamadım. Vücudum, geçerdi. Kalbim kağıt kesikleriyle doluydu sanki. Küçük ama bir o kadar da sızlayan çiziklerle doluydu.

Tekrar adım sesleri duyarken, kapı sesinin ardından gittiğini anladım. Yavaşça açtım ıslak gözlerimi. O kadar ağırdı ki göz kapaklarım, taşıyamıyordum. Göz kapaklarımda toplanmıştı kırıklarım. Her gözümü kırptığımda, seriliyordu birer birer önüme. Etrafıma bakındım biraz. Beyaz, sade bir odaydı. Yalnızca bir yatak vardı. Üzerinde ben, siyah elbiseli, çamurlu elleri, kanlı dizleri ile büyük bir ironiyle uzanmış yatıyordum. Tekrar kapattım gözlerimi. Çektim dizlerimi karnıma kadar. Büyük bir acıyla inledim. Fakat umurumda değildi. Ne olmuştu, ne bitmişti bilmiyordum. Tek isteğim düşünmeden saatlerce uyumak, ya da böylece durmaktı. Kaç dakika, kaç saat geçti, bilmiyordum. Gözlerim iyice ağırlaşmıştı. Ne zamandır buradaydım kim bilir. Aşırı rahatsız hissediyordum ama hu da umurumda değildi.

Gözlerim kapalıydı ama bilincim açıktı hâlâ. Kapının açıldığını duydum. Erdenizse eğer ağlayacaktım yine, biliyordum. Hıçkırıklarım hâlâ dinmemişti. Adım sesleri yaklaştı, yaklaştı. Yatağın bir tarafının yana eğilmesinden anlamıştım yanıma birinin oturduğunu. Nefes alıp verişlerini duyuyordum. Derince bir nefes aldı, konuşacağını anlamıştım. "Ah.. ne olduğunu kim anlatacak bakalım bana?" Algılayamadım bir süre. "Ben seni buraya böyle getirmemiştim küçük hanım."

Geleni Erdeniz diye düşünmüştüm halbuki. Koray abiymiş. Kaldırdı uyumadığımı fark ederek. Doğrulttu beni, baktı yaralarıma. Sordu tekrardan "Ne oldu?" diye. Tek kelime bile etmedim. Bir ara gitti yanımdan. Otururken çektim dizlerimi yine karnıma kadar. Öylece karşıya baktım. Geldiğini hissetim yine, geçti tam karşıma. "Tamam, anlatma." Dedi küçük bir çocuk gibi. Tepki vermedim. "Biraz canın yanacak sanırım." Gülümsedim burukca. Hiç yanmamış mıydı sanki?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 20, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zifiri GizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin