Barış Yolu.

19.5K 216 21
                                    

" Bu renk size çok yakışır leydim. Gözlerinizin rengi ortaya çıkar." Kraliçenin-annemin- gönderdiği kadına hafifçe gülümseyerek " Gözlerimin rengi yeterince ortada. Bunun için elbiselere ihtiyacım yok." Her ne kadar kırıcı olmamaya çalışsam da beceremiyordum. Leydi olmak kanımda yoktu. " Elbiseleri geri götürebilirsiniz. Her ne kadar hiçbirini giymek istemesem de yeterince elbisem var zaten. Yenilerine ihtiyacım yok."

" Ama kraliçemiz--"

" Kraliçemize sana dediklerimin aynısını söylersin. Hatta elbiseleri ona götür. Muhtemelen çok ihtiyacı vardır." Kadın önümde bir reverans yaptıktan sonra odadan çıktı. Ben derin bir nefes verirken yardımcım Kate " Kraliçemiz çok sinirlenecek leydim." dedi. Aynada kendime bakarken cevap verdim " Beni kendi gibi zarif bir leydi yapmaktan vazgeçmediği sürece evet, çok sinirlenecek." Ardından ona dönüp devam ettim " Ayrıca sana kaç kere bana ismimle hitap etmeni söyleyeceğim." Güzel yüzünde bir gülümseme oluştu " Nasıl isterseniz ley-- Katerina." Memnun bir şekilde gülümsedikten sonra camdan bahçeye bakındım " Abimi gördün mü?"

" Prensimiz arka tarafta kılıç talimi yapıyorlar." Kate'e döndüm ve " O zaman talim kıyafetlerimi bulmam da yardımcı olur musun?"

--

Talim alanına gitmek için sarayın içinde dolaşırken annenize rastladığınızı düşünsenize. Şu kraliçe olan anneniz? Hani sizi istemediğiniz biri olmaya zorlayan? Ne derdiniz? Şahsen ben içimden bildiğim bütün küfürleri ediyorum. Yanımıza geldiğinde Kate " Kraliçem." diyerek reverans yaptı. Ben mi? Dik dik bakmayı sürdürdüm. Annem Kate'e gülümsedikten sonra bana döndü " Senin için yaptırdığım elbiseleri geri göndertmişsin." Yüzüme gıcık bir gülümseme yerleştirdim " Sanırım öyle yaptım."

" Benimle böyle konuşma Katerina." Evet, sinirlenmeye başlıyordu. Her konuşmamızda olduğu gibi.

" Bağışlayın beni Kraliçem." Alaycı ses tonumun sinirlerine hiç yardımcı olmadığına eminim. Beni baştan aşağı süzdükten sonra " Bu üstündekiler ne?" diye sordu.

" İnsanlar genelde bunu kılıç talimi yaparken giyer."

" Erkekler demek istedin sanırım." Ben cevap vermeyip dik dik bakmayı sürdürünce devam etti " Kılıç talimini erkekler yapar Katerina, leydiler değil."

" Kendini korumayı öğrenmek için erkek olmak gerekmiyor Kraliçem."

" Böyle davranmaktan vazgeç."

" Beni istemediğim biri yapmaya çalışmaktan vazgeç." Ortam iyice gerilmişken tanımadığım bir hadım yanımıza gelip küçük bir reverans yaptıktan sonra " Kralımız sizi istiyor efendim." Dedi. Her ne kadar tanımasam da bu hadımı sevmiştim. Sonuçta beni annemden ve gittikçe kötüleşen bir tartışmadan kurtarmıştı değil mi? Annem hadıma gülümseyerek " Geliyorum." dedikten sonra bana sert bir bakış atıp yanımızdan ayrıldı. Benden başka herkese gülümsediğini söylemiş miydim? Ah, abime de gülmezdi. Annem kurallara uymayan çocukları pek sevmez. Şansa bakın ki iki çocuğu da öyle. 

Talim alanına gittiğimizde abimin etrafındakilere yaptığı havalı hareketleri görünce  gülmeden edemedim. Aslında havalı olmakta biraz haklıydı. Baya haklıydı. Şu ana kadar talimler de kimseye yenilmemişti. Benim dışımda...

" Sırada kim var?" Ukala bir gülüş takınıp elimi kaldırarak " Ben." dedim. Abim Alexander beni görünce içten bir şekilde gülümsedi. Yanına ilerledim " Sevgili abiciğimi yenmek için her zaman hazırım."

" Küçük kardeşim fazla iddialı konuşuyor." İkimiz de gülerken birden kılıcımı çekip sol omzuna doğru hamle yaptım. Kılıcı zaten elinde olduğundan savurmayı başardı. Bu sefer sağ bacağına doğru hamle yaptım ama onu da savuşturdu. Bu sefer onun hamle yapmasını bekledim. Tabii ki gecikmedi. Sol bacağıma yaptığı hamleyi ustalıkla savurduktan sonra bir ses duyduk " Prensim! " Yardımcısı sesleniyordu.

" Şimdi olmaz Adam."

" Fakat Kralımız sizi çağırıyor." İkimiz de kılıçlarımızı geri çekip ona baktık. İkimiz de ona dönünce devam etti " Sizi de Prensesim." Kaşlarımı çattım. Alexander " Nerede?" diye sorunca Adam cevap verdi " Büyük Salondalar efendim."

" Neden çağırdığını söylemedi değil mi?"

" Hayır efendim." Alexander'la birbirimize bir baktıktan sonra yürümeye başladık. Tabii yardımcılarımız Kate ve Adam da peşimizden gelmeye başlamışlardı. Kate'e dönüp gülümseyerek " Gelmene gerek Kate." dedim. Gülümseyerek başını eğdi. Alexander da aynısını Adam'a söylediğinde koridorda yalnız kalabilmiştik. Konuşmayı başlatan ilk ben oldum " Bizi çağırması hiç iyi değil. Talime gelmeden önce annemizi de çağırdı."

" Önemli bir şey değildir. Babamı bilirsin. Aklına estiği zaman hepimizi yanına çağırıp sohbet eder. Bu da onlardan biridir."

" Peki ya Craster'lar?"

" Ne olmuş onlara?" Büyük Salonun önüne gelmiştik. Kapıyı açmadan önce abimin karşısına geçtim ve konuşmama devam ettim " Bana çocukmuşum gibi davranmayı kes Alexander. Her şeyi biliyorum. Craster'larla olan anlaşmazlığı, kontrol etmek için sınırlara gönderilen askerleri, hepsini biliyorum. Ya savaş çıktıysa?"

" Böyle işlere burnunu çok fazla sokuyorsun Katerina. Bir leydi olarak bu davranışların annemin hiç hoşuna gitmeyecektir."

Dişlerimin arasından " Bana bir daha sakın leydi deme." dedim. Alexander kısa bir gülümsemeden sonra tekrar ciddileşti " Eğer öyle bir şey varsa, birazdan öğreniriz." Söylediklerini bitirdikten sonra hızla Büyük Salonun kapılarını itti. Buraya boşuna büyük salon demiyorlardı. Hayret edilecek şekilde uzundu ve aynı zamanda genişti. Kral bizi görünce gülümsedi " Alexander, Katerina. Gelin oturun." Gülümsemesinin zoraki olduğu belliydi. Yanlarına gitmek için yürürken " Her şey yolunda mı?" diye sordum. Babam bu sefer eliyle oturmamızı işaret etti. Endişeyle Alexander'a baktım. Endişelenmişe benzemiyordu. Daha çok merak ediyor gibiydi. Ona baktığımı görünce bana güven dolu bir şekilde baktı. Bakışlarım anneme kaydığında başının eğik olduğunu gördüm. Neler olduğunu anlamaya çalışırken babamız konuşmaya başladı " Son zamanlarda krallığımızın bulunduğu durumdan haberinizin olduğunu varsayıyorum." İkimiz de başımızı 'evet' anlamında sallayınca devam etti " Craster hanedanlığıyla olan anlaşmazlığımız malum."

" Savaşacak mıyız?" Babam Alexander'ın sorusuna kısa süreliğine gülümsedikten sonra " Hayır. Barış sağlamanın bir yolunu bulduk." dedi. Abimle birbirimize bakıp rahatlıkla gülümsemiştik. Kısa süreliğine... " Ama bu yol hiç hoşunuza gitmeyecek." Bana döndü " Özellikle senin Katerina." Kaşlarımı çatıp " Anlamıyorum-" derken babam Kral sesiyle konuşmaya başladı " Craster Krallığı ile kan yoluyla bağ kurmaya karar verdik." Kaşlarım çatık anlamaya çalışırken abim sormam gereken soruyu sordu " Bu da ne demek oluyor?"

Babamız yerine boğuk sesiyle annemiz cevapladı " Katerina, Craster prensiyle evlenecek demek."

Yeni hikayeyle karşınızdayım :) Bu diğerinden farklı, bir Fan Fiction değil. Umarım kurguyu beğenirsiniz :) Bol bol yorum ve oy istiyorum ona göre :) Bu arada karakterlerin resimlerine Cast bölümünden bakabilirsiniz hayalimdeki kişiler onlar :)

Kingdom LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin