Konsey.

3K 169 18
                                    

" Neden hala gelmediler?"

Hizmetçiler arkamdan kapıyı kapatırlarken annem bana baktı " Surlara gittiler Katerina, ormana avlanmaya değil."

" 2 gün oldu anne. Koskoca 2 gün! Şimdiye kadar gelmeleri gerekirdi."

" Surlar yakın değil. Ayrıca kötü bir şey olmadığından eminim. Olsaydı şimdiye kadar haberi gelirdi. Boşuna endişeleniyorsun."

Sesim ister istemez yüksek çıkmıştı " Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun anlamış değilim gerçekten. Babam öldüğünden beri hiçbir şey, hiç kimse umrunda değilmiş gibi davranıyorsun!"

" Tabi ki umrumda. Ama ben bir kraliçeyim Kat. Güçsüz görünemem." Masadaki kadehten bir yudum aldıktan sonra devam etti " Sen de bir gün benim gibi kraliçe olacaksın. Kimseye endişeni belli edemezsin. Her zaman güçlü görünmek zorundasın. Anlıyor musun?"

Başımla onayladım "Babam da aynı şeyleri söylemişti. Merak etme anne. Ben zaten güçlüyüm."

Kapının çalınmasıyla annem " Gel." dedi. Hazine başı içeri girip reverans yaptıktan sonra başı eğik bir şekilde konuşmaya başladı " Kraliçem, krallıkla ilgili önemli meseleleri konuşmak için konseyin toplanması gerekiyor. Kralımız bugün konuşacağımızı söylemişti fakat kendisi daha dönmedi. Tekrar ertelememiz mi gerekecek yoksa siz--"

" Hayır, ertelemeyin. Katerina, Alex'in yerine size eşlik eder."

Kocaman açılmış gözlerle anneme baktım " Ben mi?"

" Sizi toplantı salonunda bekliyor olacağız leydim." Adam küçük bir reverans yapıp çıkınca anneme geri döndüm " Neden sen Alex'in yerine geçmiyorsun?"

" Çok yorgunum Katerina. Krallığın en ufak bir sorunuyla ilgilenemeyecek kadar yorgun.. Hem eminim sen çok iyi idare edeceksindir."

Öylece bakmaya devam ettim. Annem sonunda " Git artık. Bütün konsey seni bekliyor." Dedi.

" Ne diyeceğim peki? Anne, ben konsey yönetmesini nerden bileyim?"

" Bir şey demene gerek yok. Onlar sana durumları anlatacaklar. Sonrası kendiliğinden gelir zaten."

Öylece bakmaya devam edince yorgun bir şekilde " Katerina." dedi.

" Tamam, tamam."

Odadan çıkıp hızlı adımlarla toplantı salonuna gittim. Kapıdaki şövalye geldiğimde kapıyı açtı. İçeri girmemle yuvarlak masanın etrafındaki herkes kalkıp eğildi. Hafifçe gülümseyip yerlerine oturmalarını işaret ettikten sonra ben de Alex'in oturması gereken yere oturdum. İçimde 'bakalım neler oluyor' diye geçirirken ne olduğunu bilmediğim bir adam konuşmaya başladı " Leydim, Kral Edward öldüğünden beri krallıklardan mektuplar geliyor."

Derin bir nefes aldım "Ne tür mektuplar bunlar?"

"Çoğu taziye mektupları.."

Kaşlarımı çatıp söylediği kelimeyi vurguladım " Çoğu?"

" Bazıları daha önce onlardan aldığımız borçları acilen ödememizi istiyor."

Başımı hızla hazine başına çevirdim " Alex borç mu aldı?"

Adam boğazını temizledi " Hayır leydim, babanız."

" Babam mı?" Bu, benim için büyük bir şoktu diyebilirim. Şimdiye kadar borcumuz olduğunu duymamıştım. Konuşmaya devam ettim " Babam borç mu aldı?"

" Evet leydim. Ani ölümüne kadar bizim de bir bilgimiz yoktu."

Kısık sesle " Anlaşılan babam hastalığı gibi bunu da hepimizden sakladı." dedikten sonra sesimi tekrar yükseltip devam ettim " Ne zaman alındı bu borç?"

Kingdom LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin