" Bilmem, belki aşık olursunuz diye."

4.1K 163 15
                                    

" Ben, Craster prensi Joseph Craster, Albian prensesi Katerina Albian'ı prensesim ve eşim olarak kabul ediyorum."

Kraliyet ailesi mensubu olmanın en kötü yanı ne biliyor musunuz? Her önemli şeyde ziyafet verilmesi. Dün yapılan ziyafete aldırmadan yine bir ziyafet düzenlemişlerdi ve tahmin edebileceğiniz gibi bu ziyafet benim içindi. Bizim için... Joseph yanımda oturmuş, leydilerden ve şövalyelerden gelen tebrikleri kabul ediyordu. Ben ise yüzüme zoraki gülümsemi yerleştirmiştim. Herkes eğleniyordu. Yine. Şarkılar eğlenceliydi ve ben yavaş bir şey çıkmaması için dua ediyordum. Ah, Tanrı ne zaman beni duydu ki? İşte çalıyorlardı. Joseph kimsenin fark edemeyeceği şekilde ve bana bakmadan yaklaşıp " Sanırım dans etmemiz için çalıyorlar."

" Sanırım falan değil. Onun için çalıyorlar." Ayağa kalkıp elini uzattı " Onlara istediklerini vermemiz gerekiyor." Haklıydı. Uzattığı eli tutup onunla birlikte diğerlerinin dans ettiği alana gittim. Dans etmeye başladığımızda " Dans etmekten nefret ediyorum." dedim. Karşılığı ise " Yalnız değilsin." olmuştu. Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Dans ederken ondan başka herkese bakıyordum. Ve bu maalesef ki onun gözünden kaçmamıştı " Leydim, bana bakmaya korkuyor mu yoksa?" Bu sefer kaşlarımı çatarak ona baktım. Gülüyordu.

" Neden size bakmaktan korkuyor muşum?"

" Bilmem, belki aşık olursunuz diye." Bu sefer kahkaha attım. Kahkaham üzerine " Komik olan ne?" diye sordu.

" Size aşık olacağımı düşünmeniz. Gerçekten, bunu size düşündürten ne?"

" Bir düşüneyim, yakışıklı olmam? Tüm leydilerin peşimde koşması?"

" Üzgünüm ama ben o 'tüm leydilerin' içine girmiyorum."

" Ya zamanla girerseniz?"

" Asla olmayacak."

" Çok büyük konuşuyorsunuz."

" Büyük konuşmayı severim."

" Çok ortak noktamız var o zaman." Konuyu değiştirmeliydim yoksa her an bit tartışma çıkabilirdi " Neden yarın gidiyoruz? Yani neden bu kadar erken?"

" Biz büyük bir krallığız leydim. Sorun yaşadığımız tek krallık siz değilsiniz. Bizi ortadan kaldırmak isteyen çok. Ne kadar çabuk dönersek o kadar iyi." Hiçbir şey demedim ama o devam etti " Ayrıca bir yanlışınızı düzeltmeliyim. Yarın değil, bu gece ziyafetten sonra gidiyoruz." Bir şey söylemek üzereyken müzik kesildi ve annelerimizle babalarımız salondan çıktılar. Bunun tek bir anlamı vardı.

" Görünüşe göre ziyafet bitti. Gitme vakti."

Yaklaşık 1 saat sonra.

" Hazır mısınız leydim?" Arkamı dönüp gülümsedim " Birazdan olurum sör."

Zachary de gülümsedi " Aşağıda bekliyoruz." ve odadan çıktı. Son kez odama baktım. Bir daha ne zaman gelecektim acaba? Burayı gelen misafirlere verirler miydi? Hayır. Abim buna asla izin vermezdi. Annem de yapmazdı zaten. Daha fazla bekletmek istemediğimden odanın kapısını kapatıp çıktım. Saray gece olduğundan sessizdi. Uyanık olanlarsa aşağıda, gitmemizi bekliyorlardı. Sarayın duvarlarını gözlerimle taraya taraya aşağı indim. Neden böyle yaptığımı ben de bilmiyordum. Sonuçta bu bir veda değildi. Derin bir nefes verip bahçeye inen merdivenlerden indim. 2 tane kapalı fayton vardı bahçede. Joseph,Zachary ve Alexander bir faytonun önünde sohbet ediyorlardı. Daha doğrusu vedalaşıyorlardı. Sanırım. Craster Kralı ve Kraliçesi ortalıkta görünmüyordu. Sanırım faytona binmişlerdi bile. Merdivenlerden indiğimi gören babam gülümseyerek kollarını açtı " Katerina." Ben de gülümsedim ve sarılmam için açtığı kollarının arasına girdim. Başım ancak göğsüne geliyordu. Evet, babam yaşlanmış olabilirdi ama hala uzundu. Geri çekilip omuzlarımdan tuttu " Bir daha görüşeceğimizi biliyorsun değil mi? Bu bir veda değil."

" Biliyorum baba." Sonra anneme dönüp sıkıca sarıldım. Tamam, çok tartışıyor olabilirdik ama o benim annemdi. Aram kötü olamazdı.

" Seni çok özleyeceğim."

" Ben de seni anne. Özellikle seninle tartışmayı." Benim gibi o da güldü. Sonra yanaklarımdan öptü ve " Hadi, Craster'ları bekletmek olmaz." dedi. İçimden her ne kadar " Beklesinler. Çok da önemli değil." desem de annemin haklı olduğunu bildiğimden ses çıkarmadım ve abimlerin yanına gittim. Abim geldiğimi görünce sarıldı bana. Kulağına fısıldadım " Gitmek istemiyorum." O da fısıldadı " Maalesef gitmek zorundasın." Sonra geri çekilip güldü " Burası sensiz çok sakin olacak. Küçük baş belası kolay bulunan bir şey değil."

Ben de güldüm " Annemi sinir edeceğine söz ver."

" Hiç şüphen olmasın." Güldüm.

" Gidelim mi artık?" Joseph'ın sorusuna başımla cevap verdim. Zachary " Görüşmek üzere Alexander." dedikten sonra diğer faytona gitti. Anlamaya çalışır gibi bakınca Joseph açıkladı " Zach, annemlerle birlikte seyahat edecek. Bizi yalnız bırakmak istedi." Uzun bir yol boyunca Joseph'la yalnız mı kalacaktım yani? Tanrım! Bunu bana neden yapıyorsun? Son kez abime sarılıp üstü kapalı olan faytona bindim. Ardımdan da Joseph'ın binip karşıma oturmasıyla araba hareket etmeye başladı. Arabanın küçük bir camı vardı. Aslında perdeyle örtülmüş bir boşluk. Oradan dışarı baktım. Burayı gerçekten çok özleyecektim.

" Abine çok düşkünsün sanırım." Vay, sizli bizli konuşmayı bırakmıştık ha? Benim için daha iyi. Zoraki kibarlığa gerek yok.

" Evet, öyleyim."

" Merak etme, yakında yine göreceksin. Zach, abini saraya davet etti."

" Zachary çok kibar biri. Nasıl senin kardeşin olduğuna şaşıyorum doğrusu."

" Neden Zach'i benle kıyaslıyorsun?"

" Bilmem, çok kaba olduğun için olabilir mi? Keşke o büyük olsaydı. Böylece onunla evli olurdum, senle değil."

Ben size bir şey diyemiyorum :D Sınır geçmez diye 13 vote demiştim ama yayınladığım gün geçtiniz ve ben bölümü yetiştirebilmek için saçmaladım resmen :D Yani bu yazdığım bölümü beğenmedim. Neyse bu sefer sınırı yükseltiyorum; 22 vote, 5 comment. Fazla demeyin hemen geçiyorsunuz zaten :D Upuzuuun yorumlar bekliyorum sizden bölümde nereyi sevdiniz ilerideki bölümlerdeki tahminleriniz falaan :D iyi okumalar size :D Ayrıca multimedia bölümündeki Katerina :D 

Kingdom LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin