Sabah güneş doğmuş tüm ışıltılarıyla yukarı doğu yavaş yavaş yükseliyordu. Saat yedi sularını çoktan gelmiş ve geçiyordu. Sibel her sabah olduğu gibi erkenden uyanmış kocası için kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı. Kocasını uyandırmak için yatak odasından içeri girerek yatakta yatmakta olan eşinin başucuna geldi. Bir süre Mert'in o geceden kalma yorgun uyumasını izledi. Uyandırıp uyandırmama arasında gidip gelse de işe geç kalmaması için daha fazla beklemeden eşine istemeyerek olsa seslendi.
"Mert canım geç kalacaksın. Kalk hadi." Sibel bu cümleyi bir kaç kez daha tekrarlamak zorunda kaldı. Sonunda eşini uykusundan uyandırmayı zorda olsa başardı. Gözlerini açarak yeni güne eşinin bakışlarıyla mer komiser başlamış oldu. Mert'in geceden kalan yorgunluğu ve dinlenememiş olduğu her haliyle belli oluyordu. Sibel eşinin yanına yatağa oturdu
"Geldiğini duymamışım canım gece çok geç geldin sanırım. Seni beklerken uyuyakalmışım."
"Evet, hayatım Osman amir bir vakada benim bulunmamı özellikle istemiş. Olayda biraz uzun sürdü." Bu cümleyi söyledikten sonra sustu.
Mert gece ki olaydan dolayı eşi Sibel'i telaşlandırmak istemediği için ona bu konuyu şimdi açmanın doğru olamayacağını düşündü. Bu Mert'i huzursuz etse de verdiği karardan emindi. Bir süre sonra Mert ve Sibel yemeğe birlikte el ele liseli aşıklar gibi indiler. Kahvaltıyı yaptıktan sonra evden çıkmak üzereyken Kemal daha yeni uyanıyordu. Ev halkını ve Kemal'i bırakarak evden ayrılan Mert, kapısının önünde bekleyen ekip otosundaki polislerin aracına"Günaydın" diyerek bindi. Mert yıllar sonra evinden işine giderken bir polis aracıyla işine gidiyordu. Önceden bu anları ortağı şehit olan Murat komiser ile birlikte yaşardı. İşe giderken o eski hatıralarını hatırladı ve duygulandı. Murat'ın acı olayı kısada olsa gözlerinin önünden akıp bir film şeridi misali geçip gitti.
Çok geçmeden Mert komiser görevdeki memurların aracıyla merkeze ulaştı. Ekip otosundan inip, Tıpkı beş yıldır yaptığı gibi merkezin karşısında duran minibüste bulunan seyyar satıcı olan kahveci Seyfi'den kahvesini almaya gitti. Her sabah evde yapmış olduğu güzel kahvaltının ardından ,üstüne bu adamın kahvesi kendisi için müthiş, adeta bulunmaz bir keyifti. Kendisini dinç ve enerjik yapmasını sağlıyor iş yerinde konsantresini arttırıyordu. Eline kahvesini aldıktan sonra Merkezin kapısından içeri girdi. Merdivenleri hızlı adımlarla çıkarak merkezdeki odasına girdi. Elindeki kahveyi yudumlamaya çoktan başlamıştı. Odasına girdiği andan itibaren dünkü olayı tekrar hafızasında canlandırdı. Fakat düşüncesine elle tutulur bir şeyleri kendiside ulaşamıyordu. Aklına ise katilin kim olabileceğine ait hiçbir fikir gelmiyordu. Bu sırada Osman amir ise Merkeze daha yeni gelerek odasına girmişti. Odasına girer girmez makam telefonunu aldı. Devriye ekipler amiri Tekin komiseri, organize suçlar amiri Mesut komiseri, olay yeri inceleme bölüm amiri Serkan komiseri ve olayın içinde olan Mert komiseri teker teker aradı ve hemen toplantı odasında buluşmak üzere emir verdikten sonra hemen toplantı odasına gitti. Osman amir toplantı odasına girdi. Emiri alan komiserler ise Osman amiri bekletmemek için hemen arka arkaya toplantı salonuna geldiler. Hemen vakit geçirmeden Osman amir konuyu kısaca özetleyerek karşısında duran bölüm amirlerine anlattı. Konuyu bitirdikten sonra altında çalışan amirlere dönerek
"Mert komiser bizim meslektaşımız ve kardeşimiz peşinde bulunan katili bir an önce yakalamak için elimizden geleni yapmalıyız. Bu süre zarfı içinde Mert komiser ve ailesini korumak için emniyetin elindeki tüm imkânları çekinmeden kullanabilirsiniz. Diyerek konuşmasını Mert komisere bıraktı.
Mert komiser söze nasıl başlayacağını ilk defa bilemiyordu. Dünkü olayın kendisi ile hiç bir bağ kuramamıştı. Zaten anlatacak fazla bir bilgiyede sahip değildi. Yılların vermiş olduğu deneyimden olsa gerek Hemen aklındakileri bir çırpıda toparlayarak konuşmasına başladı.
"Sayın amirlerim Osman amirim olayı size gerektiği şekilde anlattı. Cinayeti işleyen şahıs maktulün eline bir not bırakarak şahsıma gönderdiğini açıkça belirtti. O notta 'Komiser Mert bu sonun bir başlangıcı olacaktır,' yazısıyla benim peşimde olduğunu alelade ifade etmiştir. Fakat ben peşime düşebilecek kimsenin olabileceğini kimseye zarar verdiğimi düşünmüyorum," dedikten sonra konuşmasını karşısında oturan Devriye Ekipler Amiri Tekin komisere konuşmayı bıraktı.
Tekin komiser merkezin en genç ve başarılı komiserlerinden biri sayılırdı. Zaten genç yaşta bu bölüme amir olması da bunu kanıtlıyordu. İki kez görev sırasında göstermiş olduğu özveriden dolayı üstün hizmet ödülü almıştı. Bir seksen boylarında atletik yapılı, güler yüzlü bir komiserdi. Merkezde eğlenceli biri olarak tanınan Tekin komiser konuşmaya başladı.
"Mert komiserimin ve ailesinin güvenliği için bölümümün en iyi memurlarını yirmi dört saat göreve verdim ailesini bir ekip kendisini bir ekip daima koruma altında olacak fakat aileniz şuan kendilerini izleyen memurların olduğunu bilmeyecek sadece evinizin dışında ve dışarıda dolaşmaları sırasında arkalarında kendilerini farkettirmeyerek takipte olacaklar. Alınan önlemlere ilave etmemi düşündükleriniz varsa not alayım" Cümlesinden sonra yerine oturdu. Odada bulunan komiserler kısa düşünceler altında Tekin'e ekleyecek bir şeyler bulamamışlardı. Bunu anlayan Osman amir sıranın artık kendisine geldiğini düşünerek. Kürsüye çıkıp karşısında duran ekibine konuşmaya gür ve kendinden emin bir ses tonuyla başladı.
"Arkadaşlarım gerekenin en iyi şekilde yapacağına dair güvenim tamdır. Toplantıyı söyleyeceklerinizin olmadığını düşünerek burada sonlandırıyorum." dedikten sonra toplantıyı bitirmişti. Oturduğu koltuktan kalktı. Toplantı odasından ayrıldı. Saat on iki sularına çoktan gelmişti. Öğle mola saati herkes için çoktan gelmiş geçiyordu.
Odadaki Tekin, Serkan ve Mesut komiser Mert komiserin yanına gelerek yemek ısmarlama teklifinde bulundular. Karnı aç sayılmasa da meslektaşlarının teklifini kıramadı. Onlara ''Tamam ama masamdaki telefonu alıp geleyim," dedi.
Odasına giren Mert masasının çekmecesinden duran cep telefonu aradığı sıra odasının kapısı bir memur tarafından çalındı. Gelen bir kargo görevlisiyle birlikte içeri girdiler. Kargo görevlisinin elinde Mert komisere ufak bir kutu getirmişti. Gönderenin ismi tanıdık gelmiyor adres ise Afyonkarahisar merkez karakolunun karşı caddesi yazıyordu. Kutuyu kargo görevlisinin elinden alarak imzasını attı. Mert komiserin gecikmesi üzerine Tekin komiser kendisine bakmaya odasına gelmişti. Bu sırada Mert komiser elindeki küçük kutuyu masasında duran maket bıçağı yardımı ile açtı. Kutunun içinde resimler vardı. Onları eline aldı. Kendisinin, eşi Sibel'in, oğlu doruk ve kızı ve Semanın birer fotoğrafları vardı. Fotoğrafların altında da sarı bir zarf duruyordu. Mert komiser bu kutuya hiçbir anlam veremiyordu. Zarfı kutudan dikkatlice aldı, içindeki kâğıdı çıkardı ve okudu. 'Sen benim hayatımın önceliklerini çaldın. Bende senin hayatının hangi önemini alayım'. Okuduğu bu cümle karşısında oracıkta donup kaldı. Okuduğu cümleyi duyan Tekin komiser ise soğuk kanlılıkla Mert komiserin yanına gelip kutuyu, resimleri ve Mert komiserin elindeki kâğıdı, eline cebinden çıkardığı eldivenleri takarak aldı. Bu sırada Mert komiser ilk şoku üzerinden atmaya çalışıyordu. Dün geceki katil artık işi bir kademe daha ilerletmiş Mert komiseri ve ailesini böylelikle tehdit etmiş oldu. Bu sırada ikilinin gecikmesi üzerine Serkan ve Mesut komiserler de Mert komiserin odasına gittiler. Gittiklerinde ki manzara oldukça karmaşık gözüküyordu. Tekinin elinde eldiven ve bir kutu, Mert komiser ise yüzü solmuş, donuk bir halde duruyordu. Oda adeta buz kesmiş halde olan ikilinin
İki komiser hemen Tekin komisere ''Ne oldu Tekin hayırdır?'' sorusunu merakla sordular. Tekin komiser olayı yüzeysel olarak anlattı. Duydukları karşısında Serkan ve Mesut komiser oldukça şaşırsalar da meslekleri gereği üzerlerinde bulunan şaşkınlıklarını hemen atıp Tekin komisere yardım etmeye başladılar. Tekin komiser kutuyu olay yeri incele komiseri Serkan komisere verdi. Kutuyu alıp hemen odadan çıkan Serkan komiser merkezin alt katında bulunan olay yeri inceleme bölümüne kutuyu bizzat kendisi götürdü. Kutuyu Serkan komiser bizzat kendisi incelemek istiyordu. Küçükte olsa hataya şuandan itibaren yer yoktu. Bu yüzden bölümüne vardığında orada çalışan memurlar ile birlikte incelemeye başladı. Mesut ve Tekin komiser ise Mert komiseri kendisine getirmek için onunla konuşmaya çalışsalar da bu Mert komiser için fazla bir anlam ifade etmiyordu. Mert komiser evine ailesinin yanına gitmek istiyor onların yanında olmak istiyordu. İkiliden müsaade isteyip odadan ayrıldı. İzin almak için Osman amirin odasına gitti. Odasının kapısını çaldı ve içeri beklemeden girdi. Odaya girdiği sırada telsizden anons geçiliyordu.
"Merkez karakolunun karşısında bulunan kahveci arabası içinde ölü bulundu" ........

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komiser Mert Peşimdeki Katil
AdventureKomiser Mert ve hayatında yaşayacağı aksiyon dolu anılar ile peşindeki katil arasında geçecek bir polisiye roman serisi olarak olarak ilk kitabım olarak okurlarımın karşısına sunuyorum.....